Bu korsan parmak ucunda
Yaşayan en önemli bale yorumcularından Anne-Marie Holmes’un koreografisini hazırladığı bale, birbirinden görkemli anlarla süslü...
Serüven romanlarından Hollywood filmlerine elleri kılıçlı, tek gözleri bantlı, cengaver korsanların karşımıza çıkmadığı herhangi bir sanat dalı var mı? İşte bu kez de parmak uçlarında, bale sahnesindeler! İDOB yorumuyla bale sevenlerin kalplerini çalmak için Süreyya Operası’ndalar... İngilizlerin yaşamından birkaç roman çıkabilecek şairi Lord Byron’ın “La Corsaire” şiirinden esinle Vernoy de Saint-Georges ve Mazilier’in yazdığı metinden sahneye taşınan “Korsan”, baleseverlerce öyle heyecanla karşılandı ki mart temsillerinin tamamının biletleri, prömiyer yapılmadan bitti. Neyse ki nisanda da var, 6’sında ve 8’inde. Tarihleri hemen yazıyorum, ilginizi çekiyorsa yazıyı sonuna kadar okumayı erteleyip gişeye yönelmenizi tavsiye ederim, ilgi öylesine yoğun! İsterseniz mart tarihlerini de hatırlatalım: Yarın ve 12 Mart... Artık devam edebiliriz... Baleyi çok özlememiz bir yana, bu ilginin sebebi nedir sorusuna odaklanalım, isterseniz... İlki hikâye: Oryantalist esinli ama güzel. Korsan Conrad, bir limanda kurulmuş esir pazarında Medora’ya görür görmez vuruluyor. Fakat cariyeyi Seyd Paşa parayı bastırıp almaz mı! Gerisini yalnızca izleyen bilecek... İlginin ikinci nedeni, eserin Adam, Pugni, Delibes, Drigo ve Oldenbourg imzalı müziklerinin taşıdığı coşku. Ve yeri gelmişken hemen hakkını vereyim, Svetoslav Borisov yönetimindeki orkestra da harika çalıyor... Üçüncü nedense şu: “Korsan”; 1856’da Paris’te Joseph Mazilier koreografisiyle perde açtığından bu yana, bazı özellikleriyle efsaneleşmiş durumda. Ne mi bunlar, hemen sayayım: Öncelikle çok artistik... Balede sık rastlanmayacak kadar mimik kullanımına müsait, İDOB yorumunda bizim sanatçılarımızda hiç atlamıyorlar bu önemli ayrıntıyı. Bütün önemli rollerinin soloları var; ikili anlar muhteşem; baletler de balerinler de hünerlerini sergilemek için “Korsan”ı iple çekiyor. Bir de “çılgınlık” barındırıyor: Cariye Medora, 2. perdede “foutte” dönüşünü tam 32 kez tekrarlıyor. Tüm bunların üstüne, yeni yorumun bir artısı daha var: Koreografinin çağımızın yaşayan en önemli bale yaratıcılarından Anna-Marie Holmes’a ait olması... Sanatçının Amerikan Bale Tiyatrosu’nda sıklıkla sahnelenen “Korsan” yorumu, Holmes’un ustalığıyla tanışmak için iyi bir fırsat.
Son söz: Bale seviyorsanız “Korsan”ı kaçırmayın. Sevmiyorsanız, baleyi sevme fırsatını kaçırmayın!
'Alkışlamaya' doyduk
Ben, “Medora”yı Gizem Atik’ten, “Conrad”ı Batur Büklü’den, “Gülnare”yi Müge Bayramoğlu’ndan, “Lankendem”i Mutlu Cankup’tan, korsan “Birbanto”yu Nuri Arkan’dan, “Ali”yi ise Ali Türkkan’dan izledim. Hele ikinci perde, gerçekten “alkışlamaya doyduk.” Soloların yanında bir de paşanın rüyası sahnesi var ki Müfi t Özbek’in ışıklarıyla düş kadar özeldi. Bir de sürprizi var balenin: Oktay Keresteci! Özlediğimiz usta balet, tombul ve ehlikeyf bir “Seyd Paşa” olarak rol yeteneğini konuşturdu.