5 kırmızı araba peş peşe gelirse
Kırmızı arabalar trafikte böyle sıralanırsa Christopher Boone'un “Süper İyi Günler”inden biri başlıyor demektir! Önce romanıyla, ardından oyunuyla hayran sayısını artıran Christopher, bu sezon Tiyatrokare'ye konuk...
NERMİN SAYIN
Sizin için “süper iyi” bir gün nasıl başlar? Mark Haddon’un önce tüm dünyada çok satan, ardından sahneye taşınarak Broadway ve West End’te bol bol alkışlanan yapıtı “Süper İyi Günler”in kahramanı 16 yaşındaki Christopher Boone için, servisle okula giderken peş peşe 5 kırmızı araba geçmişlerse işte o gün süper iyi bir gün!
Hikâyesi okuyan ve izleyen herkesin içini ısıtan Christopher çok özel biri; dünyadaki tüm ülkelerin başkentlerini biliyor ve 7507’ye kadar tüm asal sayıları öğrenmiş... Christopher aynı zamanda “İnsanları çok karmaşık buluyor”, matematiği ve uzayı ise kendine çok daha yakın hissediyor... Çünkü ona göre bu bilimler insanlardan çok daha sade... Gökyüzüne ve rakamlara olan tutkusuna kanıt isterseniz yıldız desenleriyle süslü çoraplarına bakabilir ya da ona rastgele 3 basamaklı sayılar verip çarpmasını isteyebilirsiniz... Daha neler neler anlatabilirim ama yer yer Christopher’ın dedektiflik öyküsüne dönüşen “Süper İyi Günler” oyununun sürprizlerini kaçırmayı hiç istemem doğrusu.
Tiyatrokare, üzerinde 2 yıldır çalıştığı Christopher Boone’un öyküsünü, yeni yılın ilk günlerinde teknolojiden verimli bir şekilde yararlanan bir yorumla sahneye taşıdı Tohum Otizm Vakfı işbirliğiyle... Şunu söyleyebilirim ki Nedim Saban’ın çevirdiği ve yönettiği bu sımsıcak oyun, hem seyirciyle tanıştırdığı renkli ve güçlü ana karakteriyle hem de dinamik yapısıyla her yaştan seyirciye hitap eden bir yoruma sahip... Emir Özden’in “Christopher Boone” rolüyle pırıl pırıl parladığı, pek çok farklı role girip çıkan genç oyuncular dahil tüm oyuncuların tertemiz bir oyun çıkardığı “Süper İyi Günler”i 23 ve 24 Ocak akşamları Artı Sahne Mecidiyeköy’de seyredebilirsiniz... Seveceksiniz...
Üç boyutlu animasyonlarla desteklenmiş
Christopher Boone’un kendine özgü bir cümle kurma sistemi var. Örneğin öğretmeni “Düşündün mü peki?” dediğinde onu “Düşündüm peki” diye yanıtlıyor. Oyuncularla teknolojiyi son derece dengeli bir şekilde kol kola sahneye taşıyan yönetmen Nedim Saban, çeviriye de tabii ki özenmiş ve güzel olanı, Emir Özden’in bir kere bile teklemeden bu konuşma şeklini 2 saat 45 dakika kadar süren oyun boyunca başarıyla sürdürebilmesi. Oyun, üç boyutlu animasyonlar eşliğinde 80 metrekare LED ekranlardan oluşan bir dekorla oynanıyor. Kerem Çetinel’in dekor ve ışık tasarımıyla Tufan Dağtekin’in animasyonlarının oyunculardan rol çalmayan, esprili ve seyirciyi Christopher’ın dünyasına yaklaştıran yorumu oldukça başarılı.
Oyuncular alkışları kapıyor
Bu oyunla tanıştığım Emir Özden’in samimi ve yalın yorumunu çok sevdim, başarısıyla ismini tüm “Süper İyi Günler” seyircilerine öğretecektir... Christopher’ın babasını oynayan Korel Cezayirli'ninse işi zor. Üstlendiği ağır yükü, oğluna duyduğu sevgiyi ya da ikilemlerini biraz abartsa keyfi kaçabilir rolün. Yani onun sihirli kelimesi denge bence ve Cezayirli bu konuda alkışı hak ediyor. Öğretmen de Didem İnselel’in yorumunu da beğendim; Emir Özden’le sahnelerinde iki çok iyi dostu yaşatabiliyorlar. Annede Ayça Erturan’sa zaaflarını da sevgisini de seyirciye geçirebiliyor..Celile Toyon’un seyretmekse her zamanki gibi keyifli. Canlandırdığı tonton komşunun repliklerde dile gelmeyen bütün altmetinlerini seyircinin kafasında yazdırıyor âdeta... Hepsine alkış!