Zorunluluk, yaratıcılığın anasıdır
“Hanım tuz deyince...”
“Bekâra karı boşamak kolay” derler. İstatistiklere göre, bekâra işi boşamak da kolaymış; bekârların işi terk etme olasılığı ,evlilerden daha yüksekmiş. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, yeni evli birisinin işten ayrılma olasılığı, bekâr birisine göre %11 daha düşükmüş ve evlilik yılları arttıkça bu rakam daha da artıyormuş. Rahmetli annemin çok söylediği bir söz aklıma geldi. Bekâr birisi sorumsuzca hareket ettiğinde şöyle derdi: “Dur dur, evlensin de görelim. Hanım tuz deyince, bir tarafı dız diyecek.”
Kurumlaşmış çöpçatanlık
Yukarıda sözünü ettiğimiz eğilim, Financial Times gazetesinin haberine göre (Chinese tech groups turn to matchmaking; February 13, 2015) Çin’de de geçerli imiş. Özellikle hızlı büyüyen teknoloji dünyasında, çalışan devir hızı şirketlerin en büyük dertleri imiş. Bu nedenle büyük şirketler, çalışanlarını evlendirmek için çöpçatan firmalarından destek alıyormuş. Bir tarafta kadınların ağırlıklı çalıştığı banka ve devlet daireleri, öbür tarafta ise erkeklerin ağırlıklı çalıştığı teknoloji firmaları. Çöpçatan firmaları, iki tarafı bir araya getirecek etkinlikler düzenliyormuş.
Bu evliliklerden iki taraf da kârlı çıkıyormuş. Bir tarafta dolgun maaşlı erkekler, öbür tarafta “hukou” denen izin belgesine sahip devlet memuru kadınlar. Bu belge sayesinde çiftlerin başkentte ev almak ve çocuklarını buradaki okullarda okutma hakları oluyormuş.
Çin’in Silikon Vadisi’nde durum
Zhongguancun, teknoloji firmalarının yoğunlaştığı, Çin’in Silikon Vadisi. Baidu da 46.000 çalışanı ile buradaki güçlü firmalardan birisi. Çalışanlarının %60’ı erkek ve yaş ortalaması 26 imiş. Yaptıkları bir araştırmaya göre, bekâr nüfusun %19’u hiç ilişki yaşamamış.
Mühendis, her yerde mühendis... Summer Zhang, Çin’deki IBM’de klüp etkinliklerini düzenleyen birisi. Şöyle diyor “Mühendisler, utangaç tipler. Kendilerine bir kız arkadaş bulmakta zorlanıyorlar. Biz, bu etkinliklerle kendilerine yardımcı oluyoruz.” Şirketler, bekârlar arasındaki kaynaşmayı teşvik etmek için “doğada yürüyüş”, “müzik”, “badmington” kulüpleri gibi kulüpler de kuruyorlarmış.
Beijing’de çalışan çocuklarını merak eden, onların evlenmelerini arzu eden anne-babalar ise ayrı bir sorun oluyormuş. Bu nedenle Baidu Şirketi, anne-babalara gönderdiği yıllık bültenlerde bekâr kulüplerinin etkinliklerini de dile getiriyorlarmış anne-babalardan da “Aman daha fazla etkinlik yapın” tipi teşvik edici mektuplar alıyorlarmış. Geçen yıl bu etkinliklerde tanışan dört çift evlenmiş. Baidu Şirketi evliliği teşvik için toplu nikâh törenleri de yapmayı planlıyormuş.
Sadece Çin mi?
Bilgisayar chip’leri sadece bilgisayarlara girmiyor. Kahve makinelerinden arabalara, gösteri sahnelerinden, hastanelere kadar her yerde, örneğin elinizdeki akıllı telefonlarda da chip’ler var. O zaman bunları programlayacak yazılımcılara gerek var. Ama yazılımcı da kolay yetişmiyor. Yukarıda, Çin’deki durumu yansıttık. Aynı sorun, yazılımcı arzı ile talebi arasındaki fark, dünyanın her yerinde mevcut. O zaman şirketler bu bilgisayarcıları cezbetmek ve elde tutmak için Çin’deki gibi yaratıcı çözümler bulmak zorunda.
Programcıları cezbetmek için her yola başvuruluyor. Örneğin, Amerika’da Silicon Vadisi’nde, dolgun ücretler, hisse senedi opsiyonları ve şişkin transfer paraları yanında, “precation” diye bir uygulama var. Şirketler “Eğer bizi seçersen, işe başlamadan seni peşinen ücretli izine yollarız” diyorlar. İşe aldıklarını da el üstünde tutuyorlar; bir dediklerini iki etmiyorlar. Bu gençler şirket yöneticilerine hesap da soruyorlar. Bu şirketlerde yapılan toplantılarda tepe yöneticisini ,şirketin stratejisinden, ofisteki kahveye kadar sigaya çekiyorlar.
Genç yetenekler daha çok yeni başlayan firmaları (start-up) tercih ediyorlarmış. Bunu bilen büyük şirketler, geliri çok az olsa da, parasını verip bu küçük firmaları, sırf çalışanları için satın alıyorlarmış. Sonra da bu satın alınmış şirketlerin çalışanlarına aynen eski firmalarındaki serbestliği ve özerkliği tanıyorlarmış.
Sonuç
“Zorunluluk, icatların anasıdır” der bir Amerikan atasözü. Eleman kıtlığı da şirketleri eleman bulmakta ve elde tutmakta yaratıcı olmaya mecbur ediyor. Peki sizin şirkette durum nasıl? Eleman bulunmuyor diye ağlaşıyor musunuz, yoksa yeni çözümler mi arıyorsunuz? Pamuk eller cebe atılıyor mu?