Zorunlu karşılıkta hala yol var mı?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı Bakanlar Kurulu'na ilk sunumunu dün yaptı. Türkiye ekonomisinin son durumunu masaya yatıran ve alınan önlemleri, elde edilen sonuçları özetleyen Başçı, satır aralarında gelecek için ipuçları da verdi.

Dünyanın önde gelen ekonomilerinde iktisadi faaliyette ortaya çıkan durgunluk ve artan ülke riskleri nedeniyle süregelen miktarsal genişlemenin, merkez bankalarının bilançolarında daha önce benzeri görülmemiş artışlara neden olduğunu belirten Başçı şu görüşleri dile getirdi:

" Çok büyük miktarlarda sermaye girişleriyle karşı karşıya kalan bazı gelişmekte olan ülkeler, finansal riskleri azaltıcı miktarsal sıkılaştırmaya, hatta sermaye akımlarına yönelik önlemlere başvurmuşlardır.

Türkiye de miktarsal sıkılaştırma (MS) uygulamasını, Nisan-Kasım 2010'da izlediği çıkış stratejisi (MS1) ve Kasım 2010'dan sonra zorunlu karşılık oranlarında yaptığı artışlarla (MS2) başlatmıştır."

Miktarsal sıkılaştırma konusunda iki temel yaklaşım olduğunu belirten Başçı, faiz artırımları ile parasal sıkılaştırmaya gidilirken, Brezilya ve Güney Kore gibi ülkelerin sermaye girişlerini kısıtlamaya dönük önlemler aldıklarını ifade etti.

Başçı, Türkiye'nin ise, "kısa vadeli faiz oranlarının düzeyinin gelişmiş ülkelerdekine mümkün olduğunca yakın tutulması, yurtiçi kredilerin ve iç talebin daha kontrollü bir şekilde büyümesinin sağlanması amacıyla faiz dışı önlemlere başvurulması şeklinde özetlenebilecek" ikinci yaklaşımı uyguladığını kaydetti.

Zorunlu karşılıklar

Merkez Bankası Başkanı Başçı, Bakanlar Kurulu'na yaptığı sunumda, yalnızca politika faizi ile hem fiyat istikrarını, hem de finansal istikrarı birlikte sağlamanın her zaman mümkün olamadığına dikkat çekti. Finansal istikrara ulaşmada faiz dışı araçların diğer kamu otoriteleri ile birlikte eşgüdüm içinde kullanılmasının zorunluluğuna vurgu yapan Başçı, söz konusu araçları; "zorunlu karşılıklar, Merkez Bankası'nın likidite yönetimi, sermaye yeterlilik oranları, likidite yeterlilik oranları, vergiler ve hükümetin faiz dışı harcamaları" olarak sıraladı.

Başçı, son dönemlerin en çok tartışılan konusu olan zorunlu karşılık oranlarını diğer ülkelerle karşılaştırdı. Buna göre, zorunlu karşılık oranı yüzde 20.5 ile Çin'de en yüksek düzeyde uygulanıyor. Oran Brezilya'da yüzde 20 düzeyinde bulunuyor. Türkiye'de ise ağırlıklandırılmış ortalama zorunlu karşılık oranı Türk Lirası cinsi yükümlülüklerde yüzde 13.5, yabancı para yükümlülüklerde yüzde 11.8 düzeyinde.

Banka kredilerindeki artış oranında Türkiye diğer ülkelerin açık ara önünde gidiyor. Ayrıca, kredi ve mevduat büyümesinin GSYH'ye oranında mevduat ile kredi arasındaki makas, kredi lehine belirgin biçimde açılıyor.

"Büyüme güçlü, ama aşırı ısınma yok"

Erdem Başçı, sunumunun sonuç bölümünü dört madde halinde özetledi. Buna göre; "büyüme güçlü seyretmeye devam ediyor, henüz aşırı ısınma gözlenmiyor, petrol ve diğer emtia fiyatları enflasyonu geçici olarak artıracak, özel sektörün borcundaki aşırı hızlı artış, uygulamaya konulan tedbirlerle kontrol altına alınıyor".

Bu arada, Merkez Bankası Başkanı Başçı, yılın ikinci enflasyon raporunu yarın açıklayacak. Dünkü sunumun sonuç bölümünde yer alan "petrol ve diğer emtia fiyatları enflasyonu geçici olarak artıracak" şeklindeki görüşten yola çıkarsak, yarın açıklanacak raporda enflasyon tahmininin çok değişmeyeceğini söylemek yanlış olmaz. Merkez Bankası'nın bu yıl ocakta açıklanan ilk enflasyon raporunda, 2011 yılı enflasyonunun orta noktası yüzde 5.9 olmak üzere yüzde 4.5 ile yüzde 7.3 arasında tahmin edildiği belirtilmişti.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar