Zorunlu ihtiyaç maddesi fiyatları ve enflasyon

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel düzeyde yaşanan uzun vadeli fiyat eğilimlerine baktığımızda sistemik riski artıran eğilimlerin gücünü koruduğunu görüyoruz. Ortalama olarak zorunlu ihtiyaç maddesi grubunda bir yükseliş yaşanır iken, diğer mal ve hizmet fiyatları ya eski düzeyini koruyor ya da geriliyor. Bu durumu gerek gelir dağılımı ve gerekse rekabet koşullarındaki olumsuzluğa bağlı faaliyet gelirleri erozyonu ile birleştirdiğimizde iyimserliği korumak imkansızlaşıyor: Zira küresel ekonomik daralmanın dalgalı bir şekilde derinleşmesi olasılığı çok yükseliyor ve mevcut önlemlerin bu tehlikeyi önlemek amacında olmadığı da biliniyor. Başka bir deyişle enflasyonun düşük düzeyde kalması kesinlikle risklerin azaldığı anlamına gelemeyecek, yapısal sorunlar kaçınılmaz olarak ağırlaşabilecek.

Son altı ayda yaşanan küresel eğilimlere baktığımızda ekonomik daralmanın derinleşmesini önlemek adına para ve maliye politikalarının itibar kaybı olasılığı bile dikkate alınmadan olabildiğince gevşetildiğini görüyoruz. Bu durum başta dolar olmak üzere ulusal paraları yıpratıyor, belki mali sektördeki sıkıntıyı hafifletiyor fakat başta zorunlu ihtiyaç maddeleri olmak üzere emtia fiyatlarını da yükseltiyor; içine düşülen kısır döngüden çıkmak zorlaşıyor ve sorunlarla birlikte istikrarsızlığın daha etkili olması ihtimali büyüyor. Bir yandan faaliyet gelirleri eriyip diğer yandan zorunlu ihtiyaç maddesi fiyatları yükseldikçe hem diğer mal ve hizmetlere olan talep azalacak hem de daha önce alınmış borçların geri ödemesindeki sorun büyüyecek. Kısa vadede işe yarıyor gibi görünse de para aldatmacası yolu ile bu açmazı aşmak mümkün olamayacak.

Örneğin dolar değer kaybettikçe bu para bazında petrol başta olmak üzere hammadde fiyatları artacak ve tüm sektörlerde oluşacak yeni denge fiyatları farklılaşacak. Petrol yükseldikçe tarım arazileri bio-yakıt arzını artıran ürünlere yönelecek ve diğerlerinin arzı daralacak, petroldeki yükseliş belli bir gecikme ile önce işlenmemiş, sonra işlenmiş gıda ürünlerine de yansıyacak. Şekerle başlayan bu hareket hububatlara ve diğer ürünlere de benzer şekilde yansıyacak. Bir yandan fiyatı ne olur ise olsun tüketilmek zorunda olunan gıda ve enerji gibi ürün fiyatlarının yükselmesi diğer yandan faaliyet gelirlerinin erimesi sistemik kırılganlığı giderek artıracak; gelir dağılımı daha da bozulacak, diğer mal ve hizmetlere ilişkin rekabet koşulları daha da ağırlaşacak, faaliyet gelirleri eriyecek, işsizlik artmaya devam edecek ve sorunlu kredi hacmi büyüyerek mali sektörü ve kamu kesimlerini tehdit edecek. Zorunlu ihtiyaç maddelerindeki fiyat hareketinin diğer mal ve hizmet fiyatlarındaki gerileme ile dengelenmesi ve enflasyonun düşük düzeyde seyretmesi olumsuzlukların büyümesini engelleyemeyecek. Hal böyle olunca geleneksel enflasyon hesabı sorunu büyük ölçüde gizlediği ve öncelikle mali sektör ve kamu dengeleri gözetildiği sorunlar ağırlaştı ve sistemik kırılganlık arttı. Bu aşamadan sonra sorunların ağırlaşma hızının düşürülmesi bile başarı sayılıyor, yapay beklentilerle bu gerçekler örtüşmüyor.

Bazıları doların güçlenmesi durumunda bu olumsuz etki-tepki zincirinin kırılacağını iddia edebilir, fakat bu kez de her şeyin değerinin düşeceği mali kesimin fonksiyonelliğini kaybedeceği hesaba katılmalı! Hem para ve maliye politikalarının iyice gevşetilmesi ve paranın bollaştırılması, hem de başta dolar olarak arzı artan bu paraların satın alma gücünün korunması ne yazık ki mümkün değil. Konuya kısa vadede günü kurtarmak adına bakanlar tersini iddia edebilir fakat beklenti yolu ile yapılan manipülasyon hem kalıcı olamaz hem de sorunları daha seri bir şekilde ağırlaştırır.

Özetle söylemek gerekir ise boş koysak dolmuyor, doluya koysak olmuyor: Küresel ekonomi doların değer kaybetmesine de kazanmasına da tahammül edemiyor merkez bankalarının açıkladığı raporlar ise öncelikle beklentileri yönlendirme amacında olduğu için gerçeği yansıtmıyor ve sorunların ağırlaşmasını önleyemiyor. Bu aşamadan sonra enflasyonun düşük düzeyde kalması son bir yılda olduğu gibi işlerin iyiye gittiği anlamında olmayacak. Fiyat hadlerinin zorunlu ihtiyaç maddeleri lehine yükselmesi önlenemeyecek ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar