Zor zamanlarda karar vermek
Şant MANUKYAN
2010 yılında kreditörlerin kısmen sorunu anlayamadıkları için, kısmen kendi finansal sistemlerini kurtarmak için kısmen de Euro nedeni ile zorunda kaldıkları için attığı hatalı adımlar nihayet Yunanistan konusu içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Doğrusu belli başlı bankaların ciddi zararlar yazmasına izin verme pahasına büyük bir borç silme operasyonu yapılması ve Yunan ekonomisinin yeniden düzenlenerek verimli hale getirilmesiydi. Politik nedenlerle bu adımın atılmadığını düşünüyorum. Tıpkı şimdi Tsipras’ın aldığı politik referandum kararı gibi. Rezervimizde bulunan altın satılsın mı satılmasın mı? İngiltere’den ayrılalım mı ayrılmayalım mı? gibi sorunun net olduğu referandumların aksine 100 ekonomistin farklı görüş vereceği 5-6 sayfalık teknik bir dokümanı referanduma götürmek şövalyelikten ziyade kötü liderlik göstergesidir. İskoçya referandumunu incelediğimizde özellikle emekli kesimin sosyal güvenlikle ilgili oluşabilecek riskleri göz önüne alarak hayır oyu kullanmaya eğilimli olduğunu gördük. Tabii ki sıradan bir Yunan vatandaşı hayır dersem bu Euro’dan çıkışa kadar gidecek gelişmelerin başlangıcı mı olur diye düşünmektense emeklilik maaşında yapılacak kesintilere ve işsiz çocuklarına bakarak karar verecektir. Temsili demokraside ise bu kadar zor ve uzmanlık/uzak görüş gerektiren bir kararı Varoufakis gibi ekonomiyi iyi bilen (ki Syriza içinde çok iyi başka ekonomistler de var) bir bakana sahip ve secim öncesinde programdan çıkış sözü veren Tsipras’ın vermesi gerekirdi. Zor bir anda tüm yetki ve sorumluluğu sadece 1 hafta vererek halka yüklemeyi tercih etti. IMF reçetelerinde, hem 2010 hem de 2012, ön görülen büyüme hedefleri ile gerçekleşen hedeflerin çok farklı olduğunu görüyoruz. Bu noktada Syriza’nın haklı olduğunu, büyüme getirmeyecek bir programla devam etmenin hatalı olduğunu düşünüyorum. Yani oyum olsaydı Hayır olurdu. Ancak bunu romantize etmenin çok anlamı da yok. Her durumda Yunan halkı kırk satır ve kırk katır arasında secim yapmak zorunda kalacak. Birim işçilik maliyetlerinden iş yapabilme kolaylığına kadar son 4 sene içinde önemli gelişmeler yaşandı. Ancak global ortamı da göz önüne aldığımızda program kabul edilse bile hızlı bir büyüme ortamı mümkün değil. Öte yandan referandumda hayır kararı çıkması şayet ülkeyi Euro’dan çıkmaya kadar götürürse ekonomi bir anda rahatlamayacak. Arjantin örneği verilerek borsanın yükselişi sanki her şey çok basitmiş gibi gösteriliyor. Drahminin piyasaya çıkar çıkmaz devalüe olacağı gerçeği, petrolden ilaca kadar pek çok malın ithal edilmesi gerekliliği, alıp başını gidecek olan enflasyon o yükselen endeksin gölgesinde yaşanacak olayların bir kaçı. Şu ana kadar Yunan halkının belli kesimleri için trajik olan ekonomik gelişmeler şayet Euro’dan çıkış gerçekleşirse çok daha trajik bir hal alacak. Maalesef Yunanistan’ın önünde daha kötü günler var. Dahası sadece Yunanistan’a odaklanmak da büyük bir hata. İtalya Euro’ya girdiği günden bu yana büyümüş değil. Asıl sorun Euro bölgesinin kendisi. Yunanistan’ın kurtarma paketlerine rağmen bu durağa geleceğini çok uzun süredir yazıyorum. Euro’nun da son durağı bu değil, işler daha çok karışacak.