Zor zamanlar

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

GENİŞ AÇI / Serhat Gürleyen sgurleyen@isyatirim.com.tr Türkiye ekonomisi ve piyasalar zor bir dönemden mümkün olan en az zararla geçmeye çalışıyor. ABD ekonomisindeki durgunluğun ve bankacılık sisteminde oluşan zararların küresel bir mali krize yol açacağı endişesi dünya piyasalarını sallıyor. Ekonominin durgunluğa girdiğini gören ve sistemik bir mali kriz çıkmasından endişe eden Amerikan Merkez Bankası faiz indirimlerinde adımlarını büyüttü. Ancak gelinen noktada para politikası ile ekonominin durgunluğu girmesinin önlenmesi kolay değil. ABD ekonomisi yalnızca likidite eksikliği sorunu ile değil aynı zamanda önemli bir arz fazlası ve borç krizi ile karşı karşıya. Arz fazlası, yatırımların faiz oranlarına karşı duyarlılığını azalttığı için, hanehalkının aşırı borçlu olması ise bankaların kredi iştahını kapattığı için para politikasının gücünü azaltıyor. ABD ekonomisi uzun süreli bir durgunlukla karşı karşıya. Genişleyici para ve Maliye politikalarıyla bunu engellemek mümkün gözükmüyor. Dünya ekonomisinin yüzde 25'ini oluşturan ABD'nin uzun süreli ve şiddetli bir durgunluğa girmesinin gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkilemesi kaçınılmaz gözüküyor. İhracatının yüzde 28'ini Avrupa Birliği ülkelerine yüzde 19'unu ABD'ye yapan gelişmekte olan ülkeler doğal olarak bu süreçten olumsuz etkileniyorlar. Ancak küresel dalganın gelişmekte olan ülkeler üzerindeki asıl etkisini ödemeler dengesinde sermaye hareketlerinde görüyoruz. Yaşanan gelişmeler nedeniyle risk iştahı azalan küresel sermaye gelişmekte olan ülke paralarından çıkmaya başladı. Japon Yeni ve İsviçre Frangı üzerinden borçlanılıp gelişmekte olan ülkelerde alınan pozisyonların kapatılmaya başlandığını görüyoruz. Yabancı yatırımcıların satışının Brezilya, Rusya gibi dış dengesi güçlü ekonomilerde etkisi sınırlı düzeyde kalıyor. Buna karşı Türkiye gibi yurtdışından finansman ihtiyacı yüksek ekonomilerde aktif fiyatlarında önemli dalgalanmalara yol açıyor. Küresel dalgalardan daha çok etkilenmemizde AKP hükümetinin mali disiplin, yapısal reformlar gibi iktisaden öncelikli konuları geri plana atıp yerel seçimlere yönelik çalışmaya başlaması büyük önem taşıyor. Küresel krizin şiddetlenmesine rağmen IMF ile ilişkilerin nasıl süreceği konusunun belirsiz bırakılması, AB hedefine yönelik reformlarda bir ilerleme sağlanmaması, bütçe dışı fonlar kurarak kamu harcamalarının artırılacağı sinyalinin verilmesi ekonomiyi dışsal dalgalara karşı zayıf bırakıyor. Küresel dalgaların ekonomi ve piyasalar üzerindeki etkisini artıracak son darbe siyaset cephesinden geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın AKP'nin kapatılması için açtığı dava ve ardından hükümet yetkililerinin izlediği tutum siyaset sahnesinde gerilimi tırmandırdı. Bu konuda toplumda yaşanabilecek kamplaşmanın küresel dalgalardan daha yıkıcı olacağından endişe ediyoruz. Türkiye ekonomisinin dışarıdan gelecek dalgalara dayanacak güçte olduğuna biz de inanıyoruz. Ama savunmak için fazla bir şey yapmadığımız da bir gerçek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019