Zor Tercihler
Murat BERK - YAPI KREDİ YATIRIM
1970’lerin sonları ve 1980’lerin başında, Volcker’in FED başkanı olmasından önce, yüksek enfl asyonun kalıcı olacağı inancı son derece yaygındı ve veriler ile destekleniyordu. 2008 krizinden bu yana ise piyasalar ve özellikle merkez bankaları deflasyon riski ile yatıp kalkıyor.
Enflasyonun bazı gelişmekte olan ülkeler hariç dünya genelinde kalıcı olarak düşük kalacağı inancı son derece yaygındı ve bu geçmiş veriler ile destekleniyordu. Tarih boyunca piyasalarda bir konu hakkında, yakın geçmişe dayanarak, tek taraflı güçlü bir inanç meydana geldiğinde ve yatırımlar önemli oranda bu görüş doğrultusunda oluştuğunda, yanılgının sonuçlarının ciddi boyutlarda olabileceğini görüyoruz.
Örneğin tarihe baktığımızda 1981 yılında ABD’de enflasyonun ve faizlerin tepe yapıp 35 yıl sürecek bir düşüş trendine girebileceğine ihtimal verenlerin yok denecek kadar az olduğunu görüyoruz.
Bugüne baktığımızda ise, trilyondolar değerinde nominal eksi getirili bonoları da hesaba kattığımızda, global bono faizlerinin ve enfl asyonun dip yaptığına dair inanış son derece düşük. Bunun ne kadar akıllıca olduğunu ise tarih değerlendirecek.
Enflasyonun yapısal olarak düşük kalması için birçok güçlü argüman var. Öte yandan uygulanan para politikaları, istihdam piyasaları, çıktı açıkları gibi konular da önemli. Ayrıca petrol ve özellikle manşet enfl asyon arasındaki ilişki akademik olarak tartışma konusu olsa da, 50 dolar seviyelerine yükselen petrol fiyatlarının özellikle çıktı açığı azalan ve yavaş yavaş ücret enfl asyonu artışı emareleri veren ABD ekonomisinde, bazı göstergelere göre enfl asyon beklentisinde yükselişlere sebep olduğunu düşünebiliriz. Örneğin, FED New York Başkanı Dudley’nin önem verdiğini söylediği New York FED’in üç yıl sonrası enflasyon beklentisinin Mart’ta yüzde 2,5’den Nisan’da yüzde 2,8seviyesine yükseldiğini görüyoruz.
Atlanta FED ücret artışı göstergesinin (Wage Growth Tracker) Nisan ayında yıllık yüzde 3,4 ile 2008 krizinden sonra en yüksek seviyesine gelmiş olması ise başka bir örnek. Enflasyonun yükselmesi aslında özellikle G3 olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının ) deflasyon korkusunu azalttığı için arzu edilen bir gelişme. Fakat enflasyon, önceden belirli olmayan bazı eşik değerlerini aşma durumunda bu piyasalar açısından önemli bir risk haline gelebilir.
Basitleştirerek ifade edersek şu an oluşan piyasa çerçevesi içinde, piyasalar rahatladığı zaman söylemini biraz şahinleştiren, bozulduğunda ise daha güvercinleşen FED’in enfl asyonun düşük kalacağı beklentisi sayesinde oyun alanı nispeten geniş. Enfl asyonun yükselme eğilimine girmesi ise bu alanı hızla daraltabilir ve merkez bankalarını, piyasaları zor tercihler ile karşı karşıya bırakabilir. Piyasalarda sadece volatilitelerin değil volatilite göstergelerin volatilerinin de son senelerin en düşük yerlerine gerilediği, merkez bankalarına güvenin ve enfl asyonun kalıcı olarak düşük olacağına dair inancın çok güçlü olduğu bir ortamda, piyasalar böyle bir ihtimale karşı hazırlıklı mı?