Zor durum ve çok zor durum hallerinde vergi mükelleflerine imkânlar
Vergi mükellefleri karşı karşıya kaldıkları olaylar ve ekonomik zorluklar nedeniyle zaman zaman vergileme ile ilgili ödevlerini süresinde yerine getirememekte kesinleşmiş vergi borçlarını zamanında ödeyememektedirler. Bu tür sıkıntılar yaygın bir hal almaya başladığında vergi afları ve genel taksitlendirme yoluyla hükümetler kolaylık sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu tür özel düzenlemeler dışında vergi kanunlarımızda mükelleflerin yararlanabileceği bazı müesseselere yer verilmiştir. Bu gün yazımızda iki müesseseden kısaca bahsedeceğiz.
Zor durum ve süre verilmesi
Vergi Usul Kanunu'nda var olan mücbir sebepler dışında, mükelleflerin vergi ödevlerini zamanında yerine getirmelerine engel olabilecek nitelikte olan ancak kanunda sayılması mümkün olmayan bir takım durumlar için kanun idareye, süre verme yetkisi tanımıştır. Önceden sayılamayacak nitelikteki olaylar için de doğal olarak kanunda bir tanımlama yapılmamıştır.
Vergi Usul Kanunu'nun 17. maddesinde mühlet verme başlığı altında zor durum olarak adlandırılan bu müessese verilecek süreyi kanuni sürenin bir katı ile sınırlamaktadır. Uygulamada idare zor durum halinin bulunup bulunmadığına tamamen kendisi karar vermektedir. Süre verme yetkisinin mahalli teşkilata devredilmesi de mümkündür. Vergi Usul Kanunu'nun 17. maddesinde yer alan konu ile ilgili düzenlemede mühlet (süre) verilmesi ile ilgili olarak yapılması gerekenler belirtilmiştir. Buna göre; zor durumda bulunmaları dolayısıyla vergileme ile ilgili ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek olanlara, kanuni sürenin bir katını, kanuni sürenin bir aydan az olması halinde bir ayı geçmemek üzere, Maliye Bakanlığı'nca uygun bir süre verilebilir. Süre verilebilmesi için;
1.Mühlet (süre) isteyen, sürenin bitmesinden evvel yazı ile istemde bulunmalıdır.
2.İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından kabule layık görülmelidir.
3.Mühletin verilmesi halinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir.
Maliye Bakanlığı mühlet verme yetkisini tamamen veya kısmen mahalline devredebileceği gibi bölgeler, iller, ilçeler veya sektörler ile iş kolları ya da mükellef grupları itibariyle yazılı başvuru şartı aramaksızın da kullanabilir.
Zor durumun kanunda tanımı yapılmadığı için mükelleflerin ileri sürdükleri mazeretlerin zor durum kapsamına alınıp alınmayacağı tamamen bakanlığın kararına kalmıştır. Ancak Bakanlığın teamül haline gelmiş uygulamaları da bulunmaktadır.
-Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 18 ve 19. maddeleri çerçevesinde yapılan devir ve birleşme durumunda devir bilançosunun zamanında çıkarılamaması zor durum kabul edilmekte ve bu durumda olan mükelleflere kanuni sürenin bir katı yani 15 gün süre verilmektedir.
-Veraset ve intikal vergisi açısından terekenin tam olarak tespit edilememesi, veraset ilamının çıkarılamamış olması veya mirasçılardan bazılarının terekenin tamamının miktarını diğer mirasçılardan saklama ihtimalinin bulunduğu durumlar da idarece zor durum sebebi sayılmaktadır.
-Mücbir sebep halinde olduğu gibi defter ve belgelerin mali polis veya mahkemelerce muhafaza altına alınmış olması durumunda da Vergi Usul Kanunu'nun 141 ve 144. maddelerinden bahsedilmekte fakat yine de süre verilmektedir.
-Tabii afetlerin sona ermesinden (mücbir sebebin ortadan kalkmasından) sonra bu afetler nedeniyle beyanname hazırlama zorluğu sebebiyle süre talebinde bulunan mükelleflere de süre verilmektedir.
Zor durum halinde uzayacak süreler
Zor durum sebebi ile uzayabilecek süreler, sadece kanuni sürelerdir. İdari süreler, zor durum sebebi ile uzatılamaz. Zor durumda ödeme ile ilgili sürelerin uzayıp uzamayacağı konusunda, belirmiş uygulama ve yorum yoktur. Genelde ödeme süresi 6183 sayılı Kanun'un 48. maddesi uyarınca, çok zor durum şartına bağlı olarak ve teminat karşılığında uzatılır. Ancak, 6183 Sayılı Kanun'un 8. maddesi ile Vergi Usul Kanunu'nun sürelerle ilgili hükümlerine yapılan atıf gereğince 6183 sayılı Kanun'un 48. maddesi dışında da ödeme sürelerinin zor durum sebebi ile uzatılabileceği kabul edilmelidir. Ödeme güçlüğü ile ilgili kapsamlı düzenleme esas itibariyle 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile yapılmıştır.
Çok zor durum hali ve ödeme sürelerinin uzaması
6183 sayılı Kanun'un 48. maddesinde, amme (kamu) alacağının vadesinde ödenmesi, haciz uygulanması veya haczedilen malın paraya çevrilmesi hallerinin, amme borçlusunu çok zor duruma düşüreceğinin anlaşıldığı durumlarda, Kanun'un ve alacaklı amme idarelerinin öngördüğü şartlarla, amme alacağının 36 ayı geçmemek üzere tecil edilerek taksite bağlanabileceği hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanun'un tecil ve taksitlendirmeye ilişkin hükümlerinde yapılan değişiklikler 29/06/2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Seri:A Sıra No:2 Tahsilat Genel Tebliği'nde yapılmıştır.
Bu değişiklikler sonrasında tecil ve taksitlendirme işlemlerinde uyulması gereken usul ve esaslar yeniden belirlenmiş ve Gelir İdaresi Başkanlığı'nca yayımlanan 01/07/2008 tarihli ve 2008/3 sayılı Tahsilat İç Genelgesiyle Gelir İdaresi teşkilatına duyurulmuştur. Daha sonrada bazı değişiklikler yapılmıştır.
Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla alacaklı amme idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir.
Tecil ve taksitlendirme talep edecek ödeme zorluğu içindeki vergi mükelleflerinin, Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu ile alacaklı vergi dairelerine başvurmaları gerekmektedir. Bu form ve ekli bilgilerden hareketle vergi idaresi mükellefin likidite durumunu inceleyerek ve diğer bilgilerden hareketle talepte bulunan mükellefin çok zor durumda olup olmadığına karar vermektedir. Zor durum derecesine göre taksit süreleri belirlenmektedir.
Teminat ve tecil faizi
Tecil edilerek taksite bağlanan amme alacakları için teminat gösterilmesi de gerekmektedir.
Şu kadar ki, amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı elli bin Türk Lirasını (bu tutar dahil ) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı elli bin Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Bakanlar Kurulu; bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, yeniden kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı amme idareleri itibarıyla bu hadler arasında farklı tutar belirlemeye yetkilidir.
Taksitlendirilen kamu alacağı için teminattan başka ayrıca, aylık %1 oranında tecil faizi alınır.
Tecil talebinin reddi
Borcunun tecilini talep eden ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen mükellefler söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde bu amme alacağı ödendiği tarihe kadar faiz alınmak suretiyle tecil olunur.
Teminatların kaldırılması
Vadesinde ödenmeyen borçlar nedeniyle haciz yapılmış durumdaysa haczolunmuş mal, değeri tutarınca teminat yerine geçer. Tecil edilen amme alacakları ile ilgili olarak daha önce tatbik edilen ve borcun tamamını karşılayacak değerde olan hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminat iade edilir. Ancak, mahcuz (haczolunmuş) malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla olması halinde, tatbik edilen hacizler, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarı mahcuz mal değerinin altına inmediği müddetçe kaldırılmaz. Tecilli borca karşılık alınan teminat ise, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarının zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır.
Tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağı muaccel olur. Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.
Tecil edilmeyecek vergiler
Katma Değer Vergisi, Geçici Vergi, Özel Tüketim Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Özel İletişim Vergisi, Harçların ödenmemesinden kaynaklanan borçlar tecil edilebilecek borçlar kapsamında değerlendirilmemektedir.