Zirvenin şifresi Dokker

Gültekin KARA
Gültekin KARA OTOSTOP [email protected]

 

Önce kısa bir hatırlatma yapalım. Biliyorsunuz Dacia Grubu satışlarını yukarı taşıyabilmek için hemen her segmentte yeni bir otomobil pazara sunuyor. Bunun son örneklerinden bir tanesi de hafif ticari araçta Dokker oldu. Dokker, markanın yakaladığı yüksek satış volümüne ekstra bir katkı sağlayacak orası muhakkat. Buraya kadar işin Renault Grubu’nu ilgilendiren global özeti geçtik.
Globalden biraz ülkemize dönersek, burada Dokker üzerinden farklı bir strateji izlendiği muhakkak. Nitekim, geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin Tofaş’tan sonra farklı markalara üretim yapan en önemli ikinci üreticisi Karsan, Renault Grubu ile Dacia Dokker üretimi için masaya oturduklarını ve bir niyet sözleşmesi imzaladıklarını açıklamıştı.
Yaklaşık iki hafta önce yeni şehiriçi minibüsü Jest’in tanıtımı sırasında bir araya geldiğimiz Karsan CEO’su Murat Selek’in Dokker’e yönelik sözleri oldukça ilginçti. Aslında geçen hafta yazmak istemiş, ama sayfada yer olmadığı için yazamamıştım. Selek’in tespitleri bugüne kısmetmiş.
Henüz kesinleşen bir şeyin olmadığının altını kalın çizgilerle vurgulayan Selek, “Ancak niyet anlaşması imza aşamasına gelmek yolun en zor bölümüydü.
O imza, bizim işi yapabileceğimizi kanıtlayan, Renault’nun da bize güvenin ispatıydı. Durum böyle olunca gerisi sadece detaylar üzerine yapılan konuşmalar” yorumunu da yapmadan edemedi. Benim bu sözlerden çıkardığım, çok net. Dokker, yıllık 20 bin başlangıç ve talebe göre 30 bine çıkabilecek şekilde Bursa’da üretilecek.
Selek’e neden kendilerinin seçildiğini sorduğumda ise daha doğrusu neden Avrupa’daki kapasite boşluğunda Türkiye’nin tercih edildiğini sorduğumda ise aldığım yanıt beni şaşırtmadı.
Öncelikle ufak bir parantez açalım. Avrupa’da her ne kadar atıl kapasite sorunu yaşansa da 20-30 bin adetlik bir üretim için bu kapasiteyi üretilecek o araca yönelik düzenlemek çok fizibl olmuyor. O yüzden bu tip üretimler için firmalar genelde fason üreticiler arıyor. Fason kelimesinin kalitesiz olarak algılamamak lazım. Zira, Karsan’ın seçimindeki en önemli etken, Selek’in de belirttiği gibi, Peugeot, Renault Trucks, Hyundai Ağır Ticari gibi markalara yapılan dünya standartlarında kalite normlarına uygun üretim kabiliyeti olduğu kesin.
Ancak, ne kadar kaliteli olursanız olun bazı durumlarda küçük sayıda üretim için büyük miktarda para yatırmanız gerekiyor. İşte bu durumlarda küçük bir fabrikanın, büyük bir işvereni olmak ana firma için oldukça karlı. Tamamen duygusal! Nedenlerle yapılan bu seçimin ardından, Dokker-Karsan ideal bir ikili oluşturuyor.
İşin bir diğer ayağı da özellikle Renault Grubu’nun Türkiye’deki liderliği çok istemesi. Bu istemin ardında ise Bursa’da üretilecek Dokker’in Renault’ya getireceği liderlik de var. Öyle ya yerlilik oranı yüksek bir üretim, rakipleri arasında Dokker’e oldukça büyük bir avantaj sağlayacaktır. Halihazırda geçen sene yaklaşık 120 bin olan Renault Grup satışlarının (Renault ve Dacia) en az yüzde 20- 25 artıracağı kesin.
Satış adetlerinde yakalanan önemli artışın yanı sıra yerli üretim Dokker, Renault Mais’in kar hanesine de önemli katkı yapacaktır.
Nitekim sırf lojistik maliyetlerde yapılan tasarruf bile önemli bir artı. Zira, bugün kar marjlarının yüzde 3’ler düzeyinde seyrettiği bir dönemde, ürün temininde yakalanacak binde 5’lik, hatta onbinde 5’lik tasarruflar kara olumlu yansıyacaktır.
Bu arada işin bir de imaj boyutu var. Renault uzun yıllar boyu liderlik vurgusunu iletişiminde kullanan bir firma. Geçtiğimiz yıllarda bu pozisyon farklı nedenlerle kaybedildi. Bunun kaybı ise daha önce gerek duyulmayan “Renault Grubu” söylemiyle aşılmaya çalışıldı. Yerli Dokker’in bantlardan inmesiyle benim tahminim Renault Grubu diğer rakiplerine önemli fark atacaktır. Bu fark eğer tüketiciye de yansıtılabilirse işte o vakit önemli bir başarı yakalanabilir.
Renault Grubu’nun zirve şifresinin Dokker olduğunu vurgulamamın ana nedeni budur. Ancak Renault-Karsan arasındaki bu imza her ne kadar win-win olarak görülse de bana göre terazide
Karsan bir dirhem daha ağır basıyor

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hep bana… 18 Mart 2019
Baskınla olmaz 21 Ocak 2019
Rotası olmayan gemi 07 Ocak 2019
Umuda yolculuk 31 Aralık 2018
Otomobile soğan muamelesi 10 Aralık 2018
Feragat edilmiş 19 Kasım 2018
Nereye koşuyoruz… 12 Kasım 2018
Rica ederim yapmayın 05 Kasım 2018
Kurcalama arabayı 22 Ekim 2018
Çelik bile erir 08 Ekim 2018