Zihniyet Kalibrasyonu Yapmalısınız!
Zihniyet, akıl, düşünce veya fikir anlamına gelen Arapça kökenli "zihn" kelimesinden türeyen, Türkçeye geçişinde "-iyet" eki alarak "zihniyet" kelimesine dönüşen önemli bir kelime. Kişinin veya grubun dünya görüşü, düşünce yapısı, inançları, değer yargıları ve önyargıları gibi zihinsel eğilimlerini ifade etmek için kullanılır. Bireylerin veya toplulukların olaylara, durumlara veya diğer insanlara yaklaşımını belirleyen genel bir düşünce tarzı veya tutum olarak da tanımlanabilir.
Kalibrasyon" kelimesi ise İngilizce "calibration" kelimesinden Türkçeye geçen, Latince "calibrate" fiilinden gelen ve "ölçmek" anlamına gelen bir kelime. Bilimsel, endüstriyel ve teknik alanlarda sıkça kullanılan önemli bir kavram. Bir ölçüm cihazının veya sisteminin doğruluğunu kontrol etmek ve gerektiğinde ayarlamak için yapılan işlemler bütünü. Cihazın ölçüm sonuçlarının bir standart veya doğruluk kriterleriyle karşılaştırılması ve gerekirse cihazın bu standartlara uygun hale getirilmesi sürecini ifade eder. Kalibrasyon, ilgili cihaz ve süreçte; ölçümlerin doğruluğunu ve tekrarlanabilirliğini sağlamak için hayati önem taşır.
Kalibrasyon hatası tehlikeli, zararlı sonuçlar doğurur…
Daha somut anlatmak gerekirse, eğer bir uçağın enstrümanları fiziksel olarak kalibre edilmezse, pilot yanıltıcı bilgilere dayanarak yanlış kararlar alabilir. Örneğin, hız göstergesi kalibre edilmediğinde, pilot gerçekte olduğundan daha yavaş ya da hızlı olduklarını düşünebilir. Bu durum, özellikle iniş ve kalkış gibi kritik anlarda tehlikeli sonuçlara yol açabilir. 2005 yılında, Tuninter Uçuş 1153'te yanlış yakıt göstergesi nedeniyle gerçekleşen ve 16 kişinin hayatını kaybettiği trajedi, kalibrasyonun önemini acı bir şekilde göstermiştir. Uçak, yanlış gösterge nedeniyle yakıtının bittiğini fark etmemiş ve Akdeniz'e acil iniş yapmak zorunda kalmıştır.
İş dünyasında zihniyet kalibrasyonu şarttır!
Buradan hareketle, iş dünyasında, hızlı bir teknolojik dönüşüm çağında oyunda kalmak istiyorsanız, stratejilerinizi, iş modellerinizi ve operasyonel süreçlerinizi gözden geçirmek ve yeniden şekillendirmek yani kalibre etmek zorundasınız. Ancak, bu değişikliklerin temelinde daha derin bir dönüşüm gereklidir ki ona da “zihniyet kalibrasyonu” diyebiliriz. Çünkü yeni çağın gerekliliklerine uyum sağlamak, sadece dışsal değişikliklerle değil, aynı zamanda içsel bir dönüşümle, yani düşünce tarzımızı, değer yargılarımızı ve önyargılarımızı sorgulayarak ve geliştirerek mümkündür.
Bu süreç, bireylerin ve organizasyonların yenilikçi düşünmeyi benimsemelerini, hata yapmaktan korkmamalarını ve sürekli öğrenme ile kendilerini geliştirmelerini,
T-İnsan’laştırmalarını gerektirir. Zihniyet kalibrasyonu, şirketlerin değişen pazar koşullarına hızlı bir şekilde adapte olmalarını, rekabet avantajı elde etmelerini ve sürdürülebilir büyüme sağlamalarını, bireylerin de değişen ve değişecek koşullara adaptasyonunu mümkün kılar. Liderlerin ve çalışanların esnekliğini, yaratıcılığını ve işbirliğini artırır, böylece daha etkili çözümler ve yenilikler gelişmesini, geleceğe uyumlanmayı gerçekleştirir.
Geleceğe uyumlanmayan, gelecekte başarılı olamaz!
Özetle, teknolojik dönüşümle başa çıkmanın anahtarı, yeni araçlar ve teknolojileri benimsemenin ötesine geçer. Geleceğe uyum sağlamak için gerekli içsel ve dışsal kalibrasyonların önemini metaforik olarak ortaya koyar. Tıpkı kalibre edilmemiş bir uçağın yolculuğunun beklenmedik ve tehlikeli sonuçlar doğurması gibi, bireylerin ve organizasyonların da sürekli değişen dünya koşullarına uyum sağlamak için "zihinsel kalibrasyonlarını" yapmamaları durumunda karşılaşabilecekleri riskler vardır.
Geleceğin belirsizlikleriyle başa çıkabilmek için, teknolojik beceriler, düşünce tarzları ve iş modelleri sürekli olarak yeniden değerlendirilmeli ve gerekli ayarlamalar yapılmalıdır. Aksi halde, gerçeklikten kopuk kararlar alınabilir ve bu da işletmelerin ve bireylerin geride kalmasına, fırsatları kaçırmasına veya daha kötüsü, varlıklarını sürdürememesine neden olabilir.
Sonuç olarak; fiziksel kalibrasyonun eksikliği nasıl felaketlere yol açabiliyorsa, zihinsel ve stratejik kalibrasyonun eksikliği de bizi geleceğe hazırlıklı olmaktan alıkoyar ve başarısızlığa sürükler. Bu denklem son derece nettir, gerçektir ve zorunluluktur.