Zihinsel savrulma hâli

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Yerli oyuncuların, ekonomi ve finansal piyasalarla ilgili olumsuz düşüncelerinin değişmesi gerekiyor. Bu işin düğüm noktası gerçekten yerel yatırımcılardır. Bu negatif ruh hâli, 2018 ağustosunun ilk iki haftası içinde dolar kurunda yaşanan yüzde 53’lük artışla başladı. Bu anormal yükseliş, deyiş yerindeyse travmaya yol açtı. Algı öylesine bozuldu ki, piyasa yorumları sadece şovmenlerin eline kaldı. Bizde dolar kuru için de, borsa endeksi için de çok kısa vadeli tahmin yapanların sayısı çoktur. Yatırımcılar finans medyasından kopamaz. Televizyonda ve sosyal medyada boy gösterenler de, yatırımcıların para kazanma konusundaki sabırsızlıklarından, kısa vadeciliklerinden faydalanırlar. Finansal varlık fiyatlarıyla ilgili günlük, haftalık öngörüler havada uçuşur.

Bir para biriminin, yıllık bazda, ülkedeki enflasyon oranı kadar değer kaybetmesi makuldür. Bu değer kaybı kademe kademe olmalıdır. Yıllık bazda beklenen düşüş bir ayda yaşanırsa psikoloji iyice bozulur. Üst gelir grubundaki insanlardan, alt gelir grubundaki kişilere kadar, herkes dolar kurunu konuşur. Belirsizlik ortamında, iş dünyası yatırımlarını, tüketiciler harcamalarını keserler. İnsanlar komplo teorilerinden başka bir şey konuşmaz. Bilimsel kuramlar tartışılmaz. Böyle bir düşünce sisteminde, küresel piyasalarda esen pozitif rüzgârlardan faydalanamıyoruz. Eylül 2018-Şubat 2019, Türkiye’nin içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler grubunun finansal varlıkları açısından iyi bir dönemdi. Fiyatlardaki yükseliş hareketleri, Aralık 2018’deki Fed toplantısından sonra iyice hızlandı. Türk varlıkları bu fırsattan yararlanamadı. Öte yandan, içerideki ekonomik ve politik belirsizlikler, global piyasalarda satış dalgasının yaşandığı periyotlarda en yüksek cezanın bize kesilmesine yol açıyor. Gelişmekte olan ülkelerin varlıklarında sert satışlar yaşandığında, fazla darbe alıyoruz. ABD ile Çin arasındaki savaş, Brexit, Fed politikası gibi dış etmenlere karşı yapacak bir şey yok. Ancak içeriyi derli toplu tutarak, dışsal faktörlerin etkilerini azaltabiliriz.

Sürekli bir zihinsel savrulma hâlindeyiz. Bir seçim bitiyor, bir başkası geliyor. O seçim yapılmadan, ‘‘2020’nin başında bir erken seçim olur mu’’ spekülasyonu başlıyor. BDDK ve Merkez Bankası’nın döviz talebini azaltmak için attığı adımlardan sonra, anlamsızca ‘‘Sabit kur rejimine geçilir mi, bankalardaki döviz mevduatlarının çekilmesine bir kısıtlama getirilir mi’’ havası oluşuyor. Yazının başında da belirttiğim gibi önce insanımızın beklentilerini yönetmek elzemdir. Son on aydır yapamadığımız budur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019