Zeytinlerle birlikte umutlar da çiçek açtı

Yasemin SALİH
Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI [email protected]


Son dönemde Ege’de zeytine dayalı ekonominin yeniden canlandırılması ve tıpkı İtalya, İspanya’da olduğu gibi stratejik bir markalaşma süreciyle bu işin geleceğinin garantiye alınması üzerine çalışmalar artıyor. Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, şirketler çeşitli proje ve kampanyalarla zeytinin bölgenin kalkınmasındaki önemine dikkat çekmeye çalışıyorlar. Bu çalışmalardan biri de geçtiğimiz hafta tam da zeytinlerin çiçek açtığı dönemde Küçükkuyu Belediyesi tarafından yapıldı.

Sekiz yıldır bölgenin zeytindeki gücünü anlatmak için çeşitli etkinlikler düzenleyen belediye, bu sene Zeytin Çiçeği Festivali adıyla olayı farklı bir boyuta taşımayı hedefl iyor. Belediye Başkanı Cengiz Balkan’ın asıl amacı zeytinle birlikte, tarihi ve doğal dokusuyla da “Küçükkuyu’nun markalaşmasını” sağlamak. Bu yolda belediyenin en büyük müttefiki ise tüm gelişim süreçlerinde olduğu gibi kadınlar.

Kadınları kalkınma ve markalaşma çalışmalarının daha fazla içine çekebilmek için de bu yıl ki festivalde 100 Kadın 100 Yemek adında proje başlatıldı. Küçükkuyu nüfusu, Girit ve Midilli’den mübadele ile gelenler dışında 1950’lerde dağ köylerinden inen Yörükler, 80 sonrasında ise büyük şehirlerden sakin bir hayat peşinde buraya sürüklenen farklı kültürlerden insanların buluşmasıyla oluşuyor. Bu da bölgede geniş bir yemek kültürünün yerleşmesine neden olmuş. Yine de kökeni ne olursa olsun yemeklerin temelini Kazdağları’nın otları ve zeytinyağı oluşturuyor. İşte bu yemekler geçtiğimiz hafta Küçükkuyu’ya akın eden kalabalıkla buluştu. Festivalde ayrıca bölgenin markalaşması adına neler yapılabileceğinin tartışıldığı bir de panel düzenlendi.

Varlığımızı zeytine borçluyuz

Başkan Cengiz Balkan, “Amacımız Küçükkuyu tatlarını tanıtmak, bu yolla ilçemizin markalaşmasında kadınların da desteğini almak. Yemeklerimiz de zeytinyağlarımız, otlarımız gibi zenginliklerimizden biri. 100 Kadın 100 Yemek projesi ile tüm bunlara dikkat çekmek istedik” diyor. Balkan’a göre bölge halkının etrafında toplanması ve güçlenmesi gereken en büyük silah zeytin. Ancak geçmiş ve bugüne dair verdiği rakamlar düşündürücü.
Tarih boyunca bölge halkı için altın değerinde olan zeytinyağı eski günlerini özlüyor. 15 yıl öncesine kadar halkın yüzde 70-75’i geçimini zeytinden sağlarken bu oran bugün yüzde 50’lere düşmüş durumda. Şimdi halkın geçiminde yüzde 5 balıkçılık, yüzde 30 inşaat ve turizmin yeri var. Geri kalan da diğer alanlarla uğraşıyor. “Bu halkın zeytine vefası var. Varlığımızı, geçmişimizi zeytine borçluyuz” borçluyuz diyen Balkan, bu yüzden “Marka Şehir Küçükkuyu” sloganıyla yola çıktıklarını anlatıyor.

Küçükkuyu’nun turizm potansiyeli de yüksek. 23 Nisan’a denk gelen dönemde birçok insanın dört gün tatil yaptığını ve o tarihler arasında bölgedeki 4 bin yatak kapasitesinin tamamen dolduğunu vurgulayan Balkan, böyle bir kalabalıkla kadın girişimciler ve yerel tatları buluşturdukları için bu yıl ki festivalin çok başarılı geçtiğini söylüyor.

Ağaçta arz fazlası var

Cengiz Balkan’ın verdiği bilgilere göre Türkiye’de 180 milyon zeytin ağacı var. Küçükkuyu bölgesindeki ağaç sayısı ise 1.7 milyon. “Ağaç sayısı plansız arttı, arz fazlalaştı ama tüketim aynı hızla artmayınca sorun oluyor” diyen başkan, neden artık zeytincilikle geçinilemediğini ve bahçelerin nasıl inşaatçılara satıldığını ise şöyle açıklıyor: “Yıllık kişi başı zeytinyağı tüketimi 20 yıl önce 1 litreyken, 1.5 litreye yükseldi. Ege’de ise bu miktar 20 litreyi buluyor. Yani bu bölgenin insanı oranı yükseltiyor. Kendimiz üretiyor, kendimiz tüketiyoruz. Zeytin üreticisi 50’lere kadar çok zengindi. İstanbul’un iyi yerlerinde, lüks semtlerinde gayrimenkulleri vardı hepsinin. Son yıllarda zeytinyağı üretimi karşılık bulmuyor. Var-yok yılları üreticinin belini büküyor. Raf fiyatı ile üreticinin satış fiyatı arasında uçurum söz konusu. 100 kilo zeytin toplamak için iki kadın gerekiyor. İkisinin yevmiyesi 120 lira. 15 lira işleme, nakliye de gelince 150 TL’ye mal oluyor. 100 kg zeytinden 20 kg yağ çıkıyor. 20 kg yağdan üretici 300 TL alıyor. 150’si zaten hasat maliyeti. Arsalar küçük, tek aileye ait bahçeden gelen gelir kurtarmıyor. Ortalama bir üretici yılda 150 çuval zeytin topluyor. Bundan da 30 bin TL kazanıyor ortalama. Bunun 15 bini cebine kalıyor. Yok yılı hesaba katılırsa iki yıl bununla nasıl geçinsin.”

Küçükkuyu organik destinasyon olabilir

Küçükkuyu’nun markalaşmasıyla ilgili fikirlerin tartışıldığı panelin konuşmacıları arasında Nar Grup CEO’su Samir Bayraktar da vardı. Yıllardır Anadolu’nun zeytinin anavatanı olduğunu tüm dünyaya anlatmak için çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Bayraktar’a göre Küçükkuyu’nun en büyük gücü sunduğu organik yaşam fırsatı. Küçükkuyu bölgesinde elde edilen zeytinyağının tüm Edremit Körfezi’nden daha özel olduğunu söyleyen Bayraktar’a göre bu bölgenin markalaşması için izlenebilecek en iyi yol hiçbir şey yapmamak. “Eğer Küçükkuyu marka olacaksa bunu organik yaşam kültürünü öne çıkararak yapmalı. Burası organik hayata uygun bir yer. Organik ürünlere ilgi, tüm dünyada çift haneli artıyor. Küçükkuyu da kendini bu trend içinde farklılaştırabilir. Organik yaşam destinasyonu olabilir. Bu yüzden bahçelere doğal yaşama dokunmayın” diye sıralıyor önerilerini.

Adatepe Zeytinyağları’nın sahibi ve Türkiye’de tek olan Zeytinyağı Müzesi’nin kurucusu Mahmut Boynudelik ise bölgenin zeytinyağlarıyla markalaşabilmesi için yerel yönetimlerin özel birtakım uygulamaları hayata geçirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. İspanya ve İtalya’da zeytin çiftçisinin gelişiminden örnek veren Boynudelik, “Tıpkı oradaki gibi yerel yönetimlerin kendi bandrol ve denetim süreçleri olmalı. Burada belediyeye ait laboratuvarda yağların organik olup olmadığı, kriterleri belirlenmeli. Marka olmak için güven sağlamak gerek. Ancak bu şekilde küçük üreticiler fark yaratabilir. Bahçe sahiplerinin ayakta kalabilmeleri için toprağı, suyu temiz tutmak gerek” diyor.

Zeytin dalda kalıyor

100 Kadın 100 Yemek projesinde gençlere destek veren 83 yaşındaki Küçükkuyulu Öznur Ural da gençlik günlerindeki zeytin hasatlarını özlüyor. Ural, aradaki değişimi şöyle anlatıyor: “Mutfağımız göçle birlikte değişti ama değişmeyen tek şey zeytinyağı. Ben de burada zeytin ve zeytinyağı kültürüyle büyüdüm. 50’lerden sonra hasat düştü. Küçükkuyu’nun içinde 5 fabrika vardı. Gece-gündüz çalışırdık. Şimdi bir fabrika kaldı. Dallarda tek bir zeytin bile kalmazdı, yerden, toprağın içinden toplar gene de bırakmazdık. Şimdi bahçelerde kimse yok, zeytin yerde kalıyor. Toplanamıyor. Gençler ise gidiyor.”

Küçükkuyu-Midilli seferleri başlıyor

Panele katılan DENTUR Avrasya Grup Yönetim Kurulu Danışmanı Gökhan Berkay, bir süredir hazırlıklarını sürdürdükleri Küçükkuyu-Midilli seferleri için de artık son noktaya gelindiği müjdesini verdi. Berkay, seferlerin başlaması için tüm hazırlıkların tamamlandığını ifade ederek, “İskele olarak belirlediğimiz yer bir balıkçı barınağıydı. Burayı bir gümrük kapısı olarak hazırladık. Bina hazır, bakanlıktan sınır kapısı izni çıktığı an seferlere başlamaya hazırız” şeklinde konuştu. Bu girişim için büyük hedefl er koyduklarını anlatan Berkay, hattın bölge ekonomisine katkısını ise şöyle anlattı: “Fizibilite çalışmaları yaptık. Burası Bodrum-Seferihisar- Kos hattından çok farklı olacak. Midilli’nin kasabalarına Alman turist çok gelir ancak 1-2 gün kalıp giderler. Onları buraya da getirmeyi planlıyoruz. Petra’dan Küçükkuyu’ya gelecekler. Petra-Küçükkuyu birbirini tamamlayacak iki destinasyon olacak. Çanakkaleyi de içine alacak paket programlar yaptık.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar