Zeytin ve Zihnimi Kurcalayan Sorular: II
Bir önceki yazıda zeytin ve zeytinyağı üretiminde zihnimi kurcalayan bir dizi soruyu paylaştık. Sorularımızı sürdürüyoruz:
Zeytin bahçelerinde “işçilik maliyetleri” hızla arttığına göre, “teknoloji ikamesinin” gerek ve yeter şartları hakkında bir analizimiz ve somutlaşan planımız var mı?
Çiftçi örgütlenmesinde “sarsılan güveni” yeniden kazandıracak, rakip ülkelerdeki gelişmeleri dikkate alan ve “karşılaştırmalı üstünlük” yaratacak yol ve yöntemlerin neler olduğunu gösteren örgütlenmenin esas ve usullerini netleştirmiş bir “rehber belge” elimizin menzilinde mi?
Zeytinde bakım aşamasındaki özen kadar, hasat bilgisi ve depolama sistemleri de verimliliğin temel bileşenlerinden biri. Ülkemizde üretimi artıran destekler sağlandığı halde, depolama sisteminin altyapısı ve uygun kapasitelerin oluşturulmasına yönlendirecek hangi önlemler alındı; alınıyor?
Çevre Analizimiz var mı?
Sofralık ya da yağlık ürünlerin işlenmesine ilişkin “işleme altyapısı” yeterli mi? Üretim artışı teşvik edilirken, işleme tesislerinin kapasite ve teknik olanakları arasında dengenin nasıl kurulacağına ilişkin bir plana sahip miyiz?
Fidanların “sertifikalı” olmasına ilişkin düzenlemelerin “gözetim ve denetimi” yeterli mi? Düzenli geri- bildirimlerle, hata yapanın yanında kar kalmaması için hangi yaptırımları uyguluyoruz?
Zeytin ve zeytinyağı üretiminde istikrar önemli ölçüde “iç tüketime” bağımlı. İç tüketimin artırılması için kamu ve özel kesim aktörleri arasında merkezi bir yapaya dayalı, öngörme ve önlem alma ilkesine uyan, ödünsüz gözetim ve denetim ilkesinden sapmayan bir yapılanmaya ne ölçüde sahibiz?
Zeytin ve zeytinyağı üretiminde rakip ülkelerin potansiyelleri, mevcut yapılanmaları, geleceğe dönük Ar-Ge çalışmaları, uyguladıkları destek sistemleri hakkında kapsamlı bir “çevre analizine” sahip miyiz? Yapılan yatırımların desteklenmesinde rakip stratejilerini, taktik ve operasyonlarını dikkate alarak mı hareket ediyoruz? Üreticilerimizin serbest ve adil piyasada rekabetteki şans eşitliğini sağlıyor muyuz?
Zeytin ve zeytinyağı ihracatında “potansiyel ülkeler” belirlenerek, uzun soluklu bir gelişme yaratmanın gerekli stratejileri oluşturulmuş mudur? İhracatla ilgili öngören ve önlem alan, geri-bildirim döngüleriyle gözetim ve denetim yapan kapsayıcı kurumlar oluşturduk mu? Kamuya açık sistematik hesap veren özgüvene sahip miyiz?
Bilginin toplumsallaştırılması
Zeytin ve zeytinyağı ile ilgili var olan kamu ve özel kuruluşlar, “bilginin toplumsallaştırılması” için gerekli bilgi donanımına, kurumsal yapılara ve uygulamalara ne kadar katkı yapabiliyor? Bu açıdan bakıp, “verinin değer üretme çarpanını” dikkate aldığımızda; dünyadaki zeytin ve zeytinyağı üretimiyle ilgili açık kaynakları sürekli tarayan, gelişmelerle ilgili erişebilir bilgileri paylaşan kurumsal yapılarımız var mı? Entelektüel birikim olmaksızın, zeytinle ilgili kaynaklarımızı doğru yönetebilir miyiz?
İklim değişikliğini de dikkate alarak, zeytin üretimde gelişebilecek ülkeler ve olası etkileri konusunda bir ön hazırlığımız var mı?
Zeytin üretiminde “desteklerin nitelik ve niceliği” ne olursa olsun, bir büyük planın parçaları olan uygulamalar yapmıyorsak, kaynak israfının önüne geçemeyiz. Ülkemizin diğer sorunları olduğu gibi, zeytin ve zeytinciliğimizi topraktan fideye, dikim şeklinden bakım işlemlerine, budamadan ürün hasadına, işleme tesislerinin kapasite ve teknik olanaklarına, iç tüketimin artırılmasından ihracat potansiyellerine kadar bir bütün olarak ele alarak değerlendirmeliyiz.
İndirgemeci mantık ve nokta çözümler bizi bir yere götürmüyor… Avcı-Toplayıcı Toplum, Tarım Toplumu, Sanayi Toplumu, Biligi Toplumu geride kaldı; şimdi “Süper Akıllı Toplum” aşamasına geçiyoruz… Gereğini yapmazsak, kaybedenler kervanına katılırız.