Zeytin, milli ağacımız olsun
Bir Türk şirketi, İtalya’dan, ileri teknolojik bir zeytinyağı sıkma makinesi aldı. Bunu konteyner içine monte etti. Konteyneri TIR’a yükledi. Amaç: Zeytinyağının zaten elde edildiği “geleneksel” zeytin bölgeleri dışındaki coğrafyamızda kalan, zeytin üretimi az ve uzak yörelerdeki ürünü, yerinde, “oracıkta” hemen yağa çevirmek. Örneğin, Mardin Derik'te toplanan zeytin ancak taa Kilis veya Adana’da bir tesiste işlenebilir. Oysa, zeytinin, toplandıktan hemen sonra, çok kısa sürede yağının çıkarılması, kalitesini artırıyor.
TIR’da seyahat eden mobil sıkım makinesiyle zeytini 22-24 derece sıcaklıkta (“soğuk” demek lazım aslında) sıkmak ve hijyenik koşullarda şişelemek mümkün. Bunu sağlamak amacıyla, TIR’ın içinde uygun ortamda sıkım için konteynerde özel bölmeler yapıldı.
Bu yenilikçiliği ülkemize taşıyan Türk şirketi NAR (Natural & Regional) Gourmet. Bilimsel destek veren: Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Devlet desteği veren: Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığı. Yabancı ülkelerde bakıp imrendiğimiz mükemmel bir üniversite (kamu) - sanayi işbirliği. Üç yıl sürecek projeye BST Bakanlığı SAN-TEZ desteği sağladı. Bu, şirketlerin Ar-Ge ve inovasyon kültürü kazanmaları, sorunlarını üniversitede üretilen bilgi birikimini kullanarak işbirliği içinde çözme alışkanlığı edinmelerini amaçlayan bir destek mekanizması.
TIR, bu yılki hasat döneminde toplam 4 bin 100 km yol tepti: Hatay Antakya’dan, Antalya / Manavgat / Kepez, Manisa / Akhisar, sonra Ayvalık. Listede Mardin ve Mersin de vardı. Ama oralarda hasat yetersizdi, gidilmedi.
Her ilin her bölgesinde ve tek çeşit zeytinden ayrı ayrı sıkıyorlar. Bölge, yöre, zeytin çeşit ismiyle etiketleyerek satışa sunuyorlar. Böylece, “geleneksel zeytin bölgeleri” dışından tatlar, renkler, kokular şişeye giriyor. Bugüne kadar sadece yerel değeri olan (hatta “olmayan”), pazarlarda “öylesine” satılan zeytinyağları, aniden butik bir gurme öğesi oluveriyor. Yenilikçiliğin tanımına tam uyan bir uygulama. Bir Türk şirketinin, Türkiye için çok çok daha büyük ihracat kalemi olabilecek zeytinyağı konusundaki girişimi...
İşin güzelliğine dair Ankara Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nden şu çok ümit vaat eden tweet 13 Kasım tarihli: “Antakya Sourani zeytin çeşidinden 0.48 asitlik yağ elde ettik. Antalya Tavşan Yüreği çeşidinden 0.10 asitlik, Manisa Uslu çeşidinden 0.13 asitlik yağ elde ettik. Diğer analizler (duyusal ve kimyasal) her ay düzenli yapılacaktır. Böylece ilk defa bu zeytin çeşitlerinin gerçek kusursuz yağları üretilmiş oldu. Proje sonucunda bu çeşitlerimizi, ihracatın lokomotifi ve kırsal kalkınmanın öncüsü yapabilmemiz mümkündür.”
Yağın asidi ne kadar az olursa, kalitesi o kadar yüksek. Zeytin bir meyva: Suyu da yağ. Amaç, asidi sıfıra yaklaştırmak. Daha farklı tat, aroma, renk, doku aramak bulmak, aslında bir Ar-Ge. Çünkü, Anadolu’da tesçilli 88 farklı zeytin çeşidinden sadece 10 çeşidi ekonomiye kazandırılmış.
Bu arada, İzmir Zeytincilik Araştırma İstasyonu, dünyanın Üçüncü Zeytin Gen Bankası’nı kuruyor. İlk ikisi İspanya (Kordoba) ve Fas’ta (Marakeş). İzmir / Kemalpaşa’da 25 hektar üzerine çeşitli ülkelerden gelen zeytin fideleri dikiliyor. Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde de Zeytin Genom Projesi başlatıldı... Nihai amaç, bilimsel araştırmalarla, zeytinin meyva verme süreçlerini iyileştirmek, yağın kalitesini artırmak için moleküler ve genetik düzeyde yenilikçi çözümler aramak. Türkiye, 170 milyona yakın ağacıyla İspanya ve İtalya’dan sonra üçüncü. Bu mübarek ağaçları “çantada keklik” sayma lüksümüz yok. Hoyratça kesip biçemeyiz. Bu yaşamsal doğal gıda varlığımızı “milli ağacımız” yapmalıyız.