Zenginler klübü OECD de Ali Koç gibi düşünüyor
Ülkenin en büyük ve zengin kapitalist ailesinin bir üyesinin, hem de kapitalistlerin dünya zirvesi sayılacak B-20 toplantısında "Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir" diye konuşması doğal olarak çok dikkat çekti.
Ali Koç’un bu itiraflarını aslında bundan 4 yıl önce “Zenginler Klubü” diye bildiğimiz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) de yapmıştı. Hem de tam 390 sayfalık kapsamlı bir rapor yayınlayarak. Ayrıca bu raporun ekleri sayılabilecek yan araştırma ve veri derlemelerini de unutmamak gerek.
OECD’nin “Eşitsizlik neden artmaya devam ediyor?” başlıklı kapsamlı raporu hazırlamasının nedeni “Wall Street’i işgal et” hareketiyle başlayıp dünyanın büyük merkezlerine yayılan kapitalizm ve neoliberal politikalara karşı eylemlerdi. OECD’nin amacı, “Yükselen anti-kapitalist dalga karşısında globalleşmeyi nasıl koruyup sürdürebiliriz?” sorusuna bir yanıt bulmaktı.
Ancak rapor ironik bir sonuç ortaya çıkardı. Eşitsizliğin globalleşmeye zarar vermesini önlemek için sorunun nedenlerini araştıran rapor, eşitsizliğin başlıca nedeninin bizzat globalleşmenin kendisinin olduğunu, geliştirilen neo-liberal ekonomik ve sosyal politikalar olduğunu tesbit ediyordu. OECD, ortadaki ilginç açmazı kabul ve itiraf ediyordu: Globalleşmeyi korumak için eşitsizliği azaltmak gerekiyordu ama eşitsizliği azaltmak için de globalleşmenin temeleni oluşturan neo-liberal politikalardan vazgeçmek gerekiyordu.
OECD’nin 2011 tarihli araştırmasının başlıca sonuçlarını bu vesileyle hatırlamakta yarar var:
- Dünyada gelir dağılımı giderek bozuluyor. OECD’de 1980’lerde 0.29 olan Gini katsayısı 2000’lerin sonlarında yüzde 10 artarak 0.316’ya çıktı. Yani eşitsizlik arttı.
- Gelir dağılımının artmasında ücretlerdeki eşitsizliğin artması başlıca etken.
- Globalleşme, sermaye hareketleri ve teknolojik gelişme, bir yandan istihdamı artırıyor. Ama öte yandan yüksek eğitimli, nitelikli işgücünün ve az sayıdaki üst yöneticinin ücretlerini hızla artırırken, eğitimsiz ve düşük nitelikli işgücünün ücretlerini asgari düzeylerin da altına iterek eşitsizliği artırıyor.
- Ticaretteki serbestleşmeyle ithalat ve ihracatın artması, dış yatırımlarla üretimin diğer ülkelere kaydırılması da ücret eşitsizliklerindeki artışla atbaşı gidiyor.
- Rekabeti artırma ve dışa açılma politikalarının bir parçası olarak istihdamda esnekleşme, yarı-zamanlı çalışma ve iş güvencesini azaltan uygulamalar, düşük ücret uygulamalarını artırarak eşitsizliği artırıyor. Bu uygulamaların bir parçası olarak birçok ülkede asgari ücret seviyeleri daha da aşağı çekildi.
- İşgücünü koruma yasalarının gevşetilmesiyle sendikalılık oranı düşüyor, ücret belirleme mekanizmaları değişiyor. Böylece düşük ücret uygulamalarının önü açılıyor ve eşitsizlik artırıyor.
- Borsa kazançlarının artması da gelir dağılımının bozulmasına neden oluyor.
- Ürün piyasalarının esnekleştirilmesi de ücret dengesizliğini artırıyor.
- Yoksullara nakdi-ayni yardım, sosyal güvenlik katkıları ve gelir vergisi uygulamalarının gelir dağılımını düzeltici etkisi var. Ancak bunların etkisi, eşitsizliği artıran diğer faktörler karşısında giderek zayıflıyor. Ayrıca yardım uygulamalarının sürdürülebilirliği yok. Kaldı ki son dönemdeki gelir vergisi uygulamalarını çoğu, gelir dağılımını bozucu yönde etki yarattı.
- Gelir dağılımını düzeltecek en etkili ve kalıcı faktör işgücünün eğitim düzeyinin yükseltilmesi. Gelir dağılımındaki bozulmayı tersine çevirebilmek için mutlaka toplumsal olarak eğitim düzeyinin yükseltilmesi gerekiyor.