Zenginler durdurulamıyor…

İbrahim KAHVECİ
İbrahim KAHVECİ Rakamlarla [email protected]

Önce dış ticaretten başlayalım:

Ekim ayı verilerine göre ithalat yüzde 0,1 azalır­ken ihracat yüzde 3,6 ar­tış gösterdi. Böylece aylık bazda geçen yıla göre 2,07 milyar dolar olan dış açık şimdi 600 milyon dolara geriledi. Yıllık bazda, ya­ni son 12 ayda ise ihracat artışı yüzde 3,1’e ulaşır­ken ithalatta ise yüzde 7,4 geri­leme yaşandı.

Böylece geçen yıl ekim ayında 112,7 milyar dolar olan dış ticaret açığı bu yıl ekim ayında 77,8 mil­yar dolara geriledi.

Buna göre, dış ticaret açığında yüzde 31,0 veya 35,0 milyar dolarlık iyileşme yaşandı.

Evet; buraya kadar her şey gü­zel değil mi?

Gelin alt kırılımlara bakalım…

Geçen yıl ekim ayında yıllık tü­ketim malı ithalatı 45 milyar 465 milyon dolardı. Oysa şimdi tüke­tim malı ithalatı 52 milyar 633 milyon dolara yükseldi.

Aylık ortalama tüketim malı ithalatı 3 milyar 790 milyon do­lardan 4 milyar 380 milyon dola­ra yükseldi. Ve Ekim 2024 olarak tüketim malı ithalatımız 5,1 mil­yar dolar ile tarihi rekor kırarak 5 milyar dolar sınırını da aşmış oldu. Evet, içeride kemer sık­tıran program ithal tüketimde kemer sıktıramıyor…

O zengin kesim her kimse deli gibi ithal mal tüketimini artırarak devam ettiriyor. Size şöyle söyle­yelim: Ekim 2021’de tüketim ma­lı ithalatımız sadece 1,9 milyar dolardı. Şimdi 5,1 milyar dolar… Ve 2019 kemer sıkma programın­da aylık tüketim malı ithalatımız sadece 1,77 milyar dolardı…

Ve dış ticarette detaylara gele­lim:

İthalatımız yıllık bazda yüzde 7,4 geriliyor ama altın ve enerji düşüldüğünde ithalatta gerile­me oranı sadece yüzde 2,8.

Evet, ithalatımız yıllık bazda 27,1 milyar dolar azalarak 340,1 milyar dolara iniyor. Enerji itha­latı ise 8,2 milyar dolar gerilerken altın ithalatında da 11,7 milyar dolarlık düşüş yaşanıyor. Kısaca ithalattaki 27,1 milyar dolarlık iyileşmenin 20,0 milyar dola­rı tamamen altın ve enerjiden geliyor. Benzer durum ihracat açısından da söz konusu: İhra­catımız yüzde 3,1 yani 7,9 milyar dolar artıyor ama bu artışın 2,6 milyar doları altın ve enerji ihracatındaki artıştan geliyor. Altın ve enerji hariç net ih­racat artışı 5,3 milyar dolar…

Dış ticarette 35 milyar do­larlık iyileşmenin sadece 12,4 milyar doları altın ve enerji dı­şından geliyor. Ekonomik akti­viteye dayalı bir iyileşme maa­lesef hala çok ama çok sınırlı.

Gelelim ithalatta nerede ke­mer sıktığımıza… (İlk 9 aylık veriler)

İthalat 21.9 milyar dolar aza­lırken altın ve enerji hariç gerile­me sadece 7,7 milyar dolar.

Peki nereden geldi bu 7,7 milyar dolarlık daralma? Çünkü burada da ilginç sonuçlar var:

Hububat: 4,3 milyar dolar itha­latın yerine bu yıl 2,1 milyar do­larlık ithalat var. Ekonomik akti­vite yerine hava durumuna bağlı bir 2,2 milyar dolarlık iyileşme.

Yatırım düştü, tüketim arttı

Ticaret Bakanlığı’nın ilk 10 ay­lık verileri diyor ki; tüketim ma­lı ithalatı yüzde 12,8 artışla 44,0 milyar dolara ulaşırken yatırım malı ithalatı yüzde 2,4 azalarak 41,9 milyar dolara geriledi.

Oysa program tam tersi olma­lıydı.

Tüketimi azaltırken yatırım ar­tırmalıydı.

Ama olmadı… Gelir dağılımı bozukluğu temelinden gelen tü­ketim ayrışması çok bariz şekilde kendini gösteriyor. Ama maalesef biz yine sabit gelirlileri hedef alan bir yönde ilerliyoruz…

TUIK verileri ile baktığımızda yakın tarihte (2013 ve sonrası) ilk kez karşımıza yatırım malından daha çok tüketim malı ithal etti­ğimiz gerçeği çıkıyor.

Geçen yıl ekim ayında 45,5 mil­yar dolar tüketim malı ithal eder­ken yatırım malı ithalatı 51,1 mil­yar dolardı. Yani geçen yıl ekim ayında tüketim malı ithalatından 5,7 milyar dolar daha fazla yatı­rım malı ithal ediyorduk. Oysa şimdi ilk kez tüketim malından daha az yatırım malı ithal eder ol­duk. Eğer Türkiye büyüyecekse ve geleceğe daha iyi adımlarla gi­decekse olması gereken şey yatı­rım malı ve yatırım iştahının güç­lü tutulması gereğidir. Oysa olan duruma bakıyoruz ki, tüketim çıl­gınlığı devam ederken yatırımlar­da durağanlık söz konusu oluyor.

Ve enflasyon

Cuma günü İTO fiyat artı­şının aylık bazda yüzde 3,64 olduğunu ve yıllık enflasyonun da İstanbul’da yüzde 59,10’da kaldığını ilan etti.

Bugün TÜİK verileri açıklana­cak ama muhtemelen yüzde 2,5 seviyelerinin üzerinde gelecek.

Kısaca enflasyon hedefinde de ciddi sorun var.

Gelir dağılımı bozukluğunun yol açtığı dengesiz fiyatlandırma enflasyonda da kendini gösteri­yor.

Son 5 ayda;

Ücretler artmıyor

Kurlar artmıyor

Maliyetler artmıyor

Ama fiyatlar artıyor…

Demektir ki, genel ekonomik durum dışında kalan kesim ülke ekonomisinin temel dinamikle­rini zorlamaktadır. Oralara doku­namazsak programın acısı haksız yere sabit gelirli kesimleri daha da ezecektir. Ve de yatırım iştahı düşen ülkemizde gelecek maliye­ti daha yüksek olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar