Zenginler durdurulamıyor…
Önce dış ticaretten başlayalım:
Ekim ayı verilerine göre ithalat yüzde 0,1 azalırken ihracat yüzde 3,6 artış gösterdi. Böylece aylık bazda geçen yıla göre 2,07 milyar dolar olan dış açık şimdi 600 milyon dolara geriledi. Yıllık bazda, yani son 12 ayda ise ihracat artışı yüzde 3,1’e ulaşırken ithalatta ise yüzde 7,4 gerileme yaşandı.
Böylece geçen yıl ekim ayında 112,7 milyar dolar olan dış ticaret açığı bu yıl ekim ayında 77,8 milyar dolara geriledi.
Buna göre, dış ticaret açığında yüzde 31,0 veya 35,0 milyar dolarlık iyileşme yaşandı.
Evet; buraya kadar her şey güzel değil mi?
Gelin alt kırılımlara bakalım…
Geçen yıl ekim ayında yıllık tüketim malı ithalatı 45 milyar 465 milyon dolardı. Oysa şimdi tüketim malı ithalatı 52 milyar 633 milyon dolara yükseldi.
Aylık ortalama tüketim malı ithalatı 3 milyar 790 milyon dolardan 4 milyar 380 milyon dolara yükseldi. Ve Ekim 2024 olarak tüketim malı ithalatımız 5,1 milyar dolar ile tarihi rekor kırarak 5 milyar dolar sınırını da aşmış oldu. Evet, içeride kemer sıktıran program ithal tüketimde kemer sıktıramıyor…
O zengin kesim her kimse deli gibi ithal mal tüketimini artırarak devam ettiriyor. Size şöyle söyleyelim: Ekim 2021’de tüketim malı ithalatımız sadece 1,9 milyar dolardı. Şimdi 5,1 milyar dolar… Ve 2019 kemer sıkma programında aylık tüketim malı ithalatımız sadece 1,77 milyar dolardı…
Ve dış ticarette detaylara gelelim:
İthalatımız yıllık bazda yüzde 7,4 geriliyor ama altın ve enerji düşüldüğünde ithalatta gerileme oranı sadece yüzde 2,8.
Evet, ithalatımız yıllık bazda 27,1 milyar dolar azalarak 340,1 milyar dolara iniyor. Enerji ithalatı ise 8,2 milyar dolar gerilerken altın ithalatında da 11,7 milyar dolarlık düşüş yaşanıyor. Kısaca ithalattaki 27,1 milyar dolarlık iyileşmenin 20,0 milyar doları tamamen altın ve enerjiden geliyor. Benzer durum ihracat açısından da söz konusu: İhracatımız yüzde 3,1 yani 7,9 milyar dolar artıyor ama bu artışın 2,6 milyar doları altın ve enerji ihracatındaki artıştan geliyor. Altın ve enerji hariç net ihracat artışı 5,3 milyar dolar…
Dış ticarette 35 milyar dolarlık iyileşmenin sadece 12,4 milyar doları altın ve enerji dışından geliyor. Ekonomik aktiviteye dayalı bir iyileşme maalesef hala çok ama çok sınırlı.
Gelelim ithalatta nerede kemer sıktığımıza… (İlk 9 aylık veriler)
İthalat 21.9 milyar dolar azalırken altın ve enerji hariç gerileme sadece 7,7 milyar dolar.
Peki nereden geldi bu 7,7 milyar dolarlık daralma? Çünkü burada da ilginç sonuçlar var:
Hububat: 4,3 milyar dolar ithalatın yerine bu yıl 2,1 milyar dolarlık ithalat var. Ekonomik aktivite yerine hava durumuna bağlı bir 2,2 milyar dolarlık iyileşme.
Yatırım düştü, tüketim arttı
Ticaret Bakanlığı’nın ilk 10 aylık verileri diyor ki; tüketim malı ithalatı yüzde 12,8 artışla 44,0 milyar dolara ulaşırken yatırım malı ithalatı yüzde 2,4 azalarak 41,9 milyar dolara geriledi.
Oysa program tam tersi olmalıydı.
Tüketimi azaltırken yatırım artırmalıydı.
Ama olmadı… Gelir dağılımı bozukluğu temelinden gelen tüketim ayrışması çok bariz şekilde kendini gösteriyor. Ama maalesef biz yine sabit gelirlileri hedef alan bir yönde ilerliyoruz…
TUIK verileri ile baktığımızda yakın tarihte (2013 ve sonrası) ilk kez karşımıza yatırım malından daha çok tüketim malı ithal ettiğimiz gerçeği çıkıyor.
Geçen yıl ekim ayında 45,5 milyar dolar tüketim malı ithal ederken yatırım malı ithalatı 51,1 milyar dolardı. Yani geçen yıl ekim ayında tüketim malı ithalatından 5,7 milyar dolar daha fazla yatırım malı ithal ediyorduk. Oysa şimdi ilk kez tüketim malından daha az yatırım malı ithal eder olduk. Eğer Türkiye büyüyecekse ve geleceğe daha iyi adımlarla gidecekse olması gereken şey yatırım malı ve yatırım iştahının güçlü tutulması gereğidir. Oysa olan duruma bakıyoruz ki, tüketim çılgınlığı devam ederken yatırımlarda durağanlık söz konusu oluyor.
Ve enflasyon
Cuma günü İTO fiyat artışının aylık bazda yüzde 3,64 olduğunu ve yıllık enflasyonun da İstanbul’da yüzde 59,10’da kaldığını ilan etti.
Bugün TÜİK verileri açıklanacak ama muhtemelen yüzde 2,5 seviyelerinin üzerinde gelecek.
Kısaca enflasyon hedefinde de ciddi sorun var.
Gelir dağılımı bozukluğunun yol açtığı dengesiz fiyatlandırma enflasyonda da kendini gösteriyor.
Son 5 ayda;
Ücretler artmıyor
Kurlar artmıyor
Maliyetler artmıyor
Ama fiyatlar artıyor…
Demektir ki, genel ekonomik durum dışında kalan kesim ülke ekonomisinin temel dinamiklerini zorlamaktadır. Oralara dokunamazsak programın acısı haksız yere sabit gelirli kesimleri daha da ezecektir. Ve de yatırım iştahı düşen ülkemizde gelecek maliyeti daha yüksek olacaktır.