Zenginin malı, züğürdün; öğretmenin tatili, cahilin çenesini yorar
Okul tatil ama yine de gel
Bir özel okuldaki öğretmen anlatıyordu. "Okul tatile girdi. Okulda öğrenci kalmadı. Ama yönetim bizim hala okula gelmemizde ısrarcı. Üstelik binada bir de tamirat var. Bütün gün matkap sesi dinliyoruz. Yapacak bir şey de yok. Bu sıcakta okula gelip öyle oturuyoruz ve günün sonunda kalkıp eve dönüyoruz. Sanki insanlar öğretmenin tatilini kıskanıyor. Tatilde de İstanbul’un o trafik çilesini çekiyoruz."
İşverenlere şöyle bir soru sorsak: "Siz çalışanınızın neyini istiyorsunuz? Fiziksel varlığını mı, yoksa yaptığı işi mi?" . Acaba cevap ne olurdu? Aklı başında herkesin "Tabii ki yaptığı işini" dediğini duyar gibiyim. Ama nedense yönetimler çalışanlarını hep yanı başlarında isterler. Nedense okulda ders olmadığı halde öğretmeni okula çağırırlar.
Öğretmen ne iş yapar?
Madem ki işverenlerin gönlü çalışanın yaptığı iştedir, önce öğretmen ne iş yapar sorusunu yanıtlamak gerekir. Öğretmenin birinci işi, öğretmektir. Öğretmen bunu çoğunlukla sınıfta yapar. Ama öğretmeni sadece sınıfta görmüş kişilerde bir yanlış algılama oluşur. Öğretmenin yaptığı iş gündeme geldiğinde sadece ders saatlerine bakarlar. Halbuki sınıfta geçen saatler, bir buzdağının görünen kısmıdır.
Öğretmen ders saatleri dışında ne yapar? Öğretmen ders hazırlar. Her yıl aynı dersi verse bile konusundaki yeni gelişmeleri öğrencilerine aktarmak için hazırlanmak zorundadır. Öğretmen, ödev hazırlar ve sonra da gelen ödevleri okur. Öğretmen sınav hazırlar ve sonra da öğrencilerin yaptığı sınavları değerlendirir. Okullarda öğrencilerin ders dışı faaliyet kolları vardır; öğretmen bunlarda görev alır. Bunların dışında öğretmenin angarya sayılabilecek başka idari görevleri de olur. Bir de öğretmen, beşeri sermayesini yenilemek için sürekli okumak ve araştırmak zorundadır.
Öğretmen işini nerede yapar?
Sınıftaki ders saatleri, öğrencilerin kol faaliyetleri ve idari işlerin dışındaki işleri öğretmen her yerde yapabilir. Kitabın ve/veya internet bağlantısının olduğu her yerde yapabilir. Yani, öğretmenin her an okulda olmasını gerektirecek bir neden yoktur. Ama nedense, kıskanç eşler gibi, yönetimler öğretmenleri gün boyu öğretmen odalarına kapatma içgüdüsünün önüne geçemezler.
Peki neden böyle davranır yönetimler? Öğretmenin bir fikir işçisi olduğunu unuturlar; öğretmeni bir tekstil işçisi olarak görürler. Yöneticiler, "Biz okulda zaten kalıyoruz, onlar neden kalmasın?" duygusu içinde davranırlar. Öğretmenin yaptığı işi değerlendirecek, kontrol edecek yöntemleri bilmezler; tek bildikleri kontrol sistemi, yoklamadır. Onun için "Ders olmasa da okula gelin; dersiniz olmasa da okulda kalın" davranışı bu mantığın ürünüdür.
Öğretmenlik zor iştir
Öğretmeni hoş tutmak, öğretmeni her fırsatta rahat ettirmek, rahatlatmak gerekir. Çünkü öğretmenlik eğitimin her seviyesinde zor zanaattır. Alın en alt seviyeyi. Öğretmen, hem çocukları sosyal bir varlık haline getirmek için hem de her şeyi öğretmek için uğraşacaktır. Seviye büyüdükçe uğraştıkları öğrenci grubunun sorunları da büyür. Çocukluktan ergenliğe geçen her bir öğrenci adeta patlamaya hazır bomba gibidir. Türk dilindeki "delikanlı" sözcüğünün tam hakkını verir bu öğrenciler. Öğretmenin karşısında kanı deli 30 genç durur. Onlara laf anlatmak, sınıfta belli bir düzeni sağlamak bile başlı başına bir başarıdır. Anne ve babalar başlarındaki bir çocukla uğraşırken zaman zaman "illallah" derler. Ama öğretmen her an okulda en az 30 çocukla karşı karşıyadır.
İşte böylesine yorulan bir öğretmeni gelecek güne, gelecek ders yılına bataryaları dolmuş vaziyette istiyorsak ona dinlenme fırsatını da vermeliyiz.
Bir yorum
Eğer eğitim önemli diyorsak, öğretmeni önemsemeliyiz. Çünkü eğitim kalitesindeki en önemli faktör öğretmendir. Öğretmenlik de yıpratıcı bir meslektir. Her gün yeniliklerin olduğu bir ortamda öğretmenin beşeri sermayesi sürekli yıpranır. Bu nedenle öğretmene kendini toparlama, kendini yenileme fırsatı verilmelidir. Öğretmen de bunu okul ortamından uzaklaştığında yapar.
Okul tatil olduğunda öğretmeni okulda tutmamak gerekir. Öğrencisi yokken öğretmeni okulda tutmak için suni faaliyetler yaratmak beşeri sermayeye zarar verir. Hele hele, öğretmenin tatiline göz dikmek, öğretim ve öğretmenlik olayını kavramamak demektir.