Zengin, yoksul arasında en büyük uçurum, en tehlikeli yerde

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Türkiye İstatistik Kurumu’nun hanehalkı tüketim harcamaları araştırması, tüketim kalıplarının kentlerde, kasabalarda ve köylerde yıldanyıla nasıl değiştiğinin yanısıra değişik gelir grupları arasındaki farkları da ortaya koyuyor. TÜİK’in 2013 yılı araştırmasına göre en zengin yüzde 20 içinde yer alan hanelerin aylık ortalama tüketimi, en yoksul hanelerin 4.25 katı. En yoksul yüzde 20 içinde yer alan bir aile, ayda ortalama bin 126 liralık tüketim yaparken, en zengin yüzde 20’deki ailelerin aylık ortalama tüketimi 4 bin 788 lirayı buluyor. Zengin ile yoksul arasındaki fark, değişik harcama kalemleri için farklı düzeylerde. 

Zengin ile yoksul arasındaki uçurumun en büyük olduğu harcama kalemi eğitim. En zengin yüzde 20 içinde yer alan aileler eğitime, en yoksul yüzde 20 içinde yer alan ailelerin 25.9 katı harcama yapabiliyor. En zengin yüzde 20 içindeki ailelerin aylık ortalama eğitim harcaması 191.8 lira iken, en yüksul yüzde 20 içindeki ailelerin eğitime ayırabildikleri aylık para sadece 7.4 lira. 

Zengin ile yoksul arasındaki uçurumun yüksek olması, sosyal refah açısından kötü bir durum. Bu uçurumun en yüksek düzeye çıktığı alanın eğitim olması ise çok daha tehlikeli bir durum. Çünkü eğitimdeki eşitsizlik, mevcut eşitsizliği geleceğe taşıyacak, üstelik artırarak taşıyacak en büyük etken. Eğitimde zengin ile yoksul arasında bu kadar büyük bir uçurum varken, gelecek kuşaklarda zengin ile yoksul arasındaki uçurumu azaltmak mümkün değil. Eğitimdeki uçurum böylesine yüksek kalırsa, gelir dağılımı düzelmek bir yana daha da artacaktır. Çünkü yoksulların eğitimden daha düşük pay alması, yoksul gençlerin, hem kalite hem de düzey olarak eğitimde geride kalmalarına ve daha düşük gelir elde edebilecekleri işlere mahkum olmalarına yol açacaktır. 

Bu eşitsizlik aynı zamanda Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olan işgücünün ortalama eğitim seviyesinin ve meslek eğitimi görenlerin payının düşük olması engelinin devam etmesine hizmet edecektir. 

Tüketim harcamalarının seyrinde dikkati çeken ikinci önemli nokta sağlık harcamalarındaki artış. Harcama kalemlerinin payına baktığımızda geçen yıl ulaştırmanın payı 0.29 puan, gıdanın payı 0.27 puan sağlığın payı 0.25 puan arttı. Bunlar birbirine yakın gözükse de sağlıktaki artış çok daha yüksek. Çünkü toplam harcama içinde gıdanın payı yüzde 20, ulaştırmanın payı yüzde 25 dolayında iken sağlığın payı yüzde 2 dolayında. Yani göreli olarak sağlığın payındaki artış diğerlerinin neredeyse 10 katı. 

Nitekim sağlık harcamalarındaki artış yüzde 24.16 düzeyinde. Enflasyonu da hesaba katarsak sağlık harcamalarındaki reel artışı, yüzde 18.42 olarak hesaplıyoruz. Toplam harcamalardaki reel artışın sadece yüzde 1.22 olduğunu gözönüne alırsak, sağlıktaki artışın ne kadar yüksek olduğu ortaya çıkıyor. 

Sağlık harcamalarındaki reel artış oranları, en düşük yüzde 20’lik gelir grubunda yüzde 18.2, ikinci ve dördüncü yüzde 20’lik gruplarda yüzde 29.7, üçüncü yüzde 20’lik grupta ise yüzde 28 düzeyinde. En zengin yüzde 20’nin toplam harcamalarında reel olarak yüzde 0.26’lık bir gerileme olurken sağlık harcamalarında yüzde 5.4’lük bir reel artış var. 

Bu veriler, sağlıktaki yeni düzenin tüm gelir gruplarının sağlığa erişimini artırırken, en yoksul kesimi bile bütçesinden sağlığa daha fazla para ayırmak zorunda bıraktığını gösteriyor.

4353.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar