Zeka savaşları: Küresel rekabetin yeni cephesi
Yapay Zeka ve Teknoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ergi ŞENER
Dünya, veri ve algoritmaların belirleyici olduğu yeni bir savaş alanına adım atıyor: Yapay Zeka Savaşları. ABD ve Çin arasındaki yapay zeka (AI) rekabeti, jeopolitik dinamikleri kökten değiştirirken, teknoloji şirketlerinden hükümetlere kadar geniş bir yelpazede büyük bir dönüşümü tetikliyor.
Biden’ın giderayak ileri düzey çip ihracatına yönelik getirdiği kısıtlamalar, özellikle Çin’in AI alanındaki ilerlemesini engellemeyi amaçlıyordu. Ancak DeepSeek gibi yenilikçi Çinli firmaların geliştirdiği daha verimli ve düşük maliyetli yapay zeka modelleri bu kısıtlamaları aşmakla kalmadı, inovasyon odaklı yaklaşımla en kötü zamanlarda bile nasıl atılım gerçekleştirilebileceğini somut olarak gösterdi.
DeepSeek’in “Mixture-of-Experts” (MoE) modeli gibi yenilikçi algoritmalar ve çok daha az hesaplama gücüyle yüksek performans sağlamayı mümkün kılıyor. Bu, “daha fazla işlem gücü, AI’dan daha iyi sonuç almak demektir” anlayışını değiştirebilir ve yapay zekanın demokratikleşmesini hızlandırabilir. DeepSeek’in yükselişini bir yandan da AI’ın artık sadece bir teknoloji değil; ekonomik büyümenin, ulusal güvenliğin ve küresel rekabetçiliğin en önemli bileşeni olduğunu da göstermesi adına da analiz etmek gerekiyor.
ABD-Çin rekabeti: Teknoloji savaşlarının yeni aşaması
Bu yarış sadece donanım ve yazılım üstünlüğü ile sınırlı değil. ABD’nin Silikon Vadisi’nde geliştirdiği OpenAI, Google DeepMind ve Anthropic gibi yapay zeka devleriyle, Çin’in DeepSeek, Tencent, Baidu ve yeni nesil AI firmaları arasındaki mücadele küresel ticaret savaşlarının bir uzantısı haline geliyor. Yanıtlanması gereken sorular şunlar: AI’nin yeni dünya düzenindeki rolü ne olacak? Hangi ülke, hangi stratejilerle rekabet avantajı sağlayacak?
Yeni jeopolitik dinamikler
Çip savaşları, AI’de kaynak milliyetçiliğini (resource nationalism) de tetikledi. Çin, AI işlemcilerini kendi üretme çabasını hızlandırırken, ABD ve Avrupa da kritik teknoloji tedarik zincirlerini yeniden yapılandırıyor. Örneğin, AB’nin 43 milyar dolarlık çip yatırım fonu ve ABD’nin CHIPS Act politikaları, üretimin yerelleşmesini sağlamak için atılan adımlar. Ancak bu yaklaşımlar, AI’nin küresel gelişimini yavaşlatabilir ve inovasyonu tekelleşmeye sürükleyebilir. Kısıtlamalar arttıkça, yeni pazarlar ve oyuncular devreye girecek. Türkiye gibi yenilikçi ve gelişmekte olan ülkeler, burada stratejik bir konum elde edebilir.
Geleceğin AI savaş alanları: Dijital egemenlik mücadelesi
Yapay zeka, ülkeler arası rekabetin yeni savaş alanı haline gelirken, bu mücadele sadece çipler ve büyük dil modelleri (LLM) etrafında şekillenmeyecek. AI’nin jeopolitik oyunları dönüştüreceği alanları da tartışmaya açmak isterim:
1-Dijital propaganda ve algı yönetimi: Deepfake Çağı: AI destekli propaganda araçları, deepfake videolar ve sahte sosyal medya kampanyaları, ülkeler arasında seçimleri etkilemek, liderleri itibarsızlaştırmak ve toplumsal kutuplaşmaları derinleştirmek için kritik bir silah haline gelebilir.
2-TikTok, X ve dijital platform savaşları: Bilgi Akışını Kim Kontrol Edecek?
ABD’nin TikTok yasağı gibi adımlar, AI ile bilgi manipülasyonu ve veri milliyetçiliği konularında küresel bir savaşın parçası haline geliyor. Gelecekte daha fazla yasak ve sansür önlemi beklenebilir.
3-AI ile silahlanma: Otonom savaş sistemleri ve uydu savaşları: Otonom silahlar, insansız hava araçları (İHA’lar) ve AI destekli füze sistemleri savaşın doğasını değiştirecek. Uydu savaşları ve siber saldırılar ise fiziksel çatışmalardan daha büyük bir tehdit haline gelebilir.
4-AI destekli siber saldırılar: Ulusal altyapıları hedef alan AI tabanlı siber saldırılar, bankacılık sistemlerini ve kritik hizmetleri çökertme riski taşıyor. AI optimize edilmiş dolandırıcılıklar ve dijital suçlar artabilir.
5-Teknoloji milliyetçiliği: AI tedarik zincirlerinin bölünmesi: ABD ve Çin’in ayrışması, AI tedarik zincirlerini parçalayabilir. Ülkeler taraf seçmek veya kendi bağımsız AI ekosistemlerini kurmak zorunda kalabilir.
Türkiye’nin AI Stratejisi: AI Yol Haritası
Türkiye, yapay zeka savaşlarında bir “takipçi” olmaktan çıkıp, belirleyici bir aktör olmalı. Bunun için bir yol haritasını tartışmalara açmak isterim:
1-AI çip tasarım ve üretim için altyapı oluşturulmalı
-Türkiye, yerel AI çipi üretimi için yatırımları hızlandırmalı ve yerli süper bilgisayar altyapısını oluşturmalı.
-AI hesaplama merkezi kurarak yerel start-upların, üniversitelerin ve şirketlerin yüksek işlem gücüne erişimi sağlanmalı.
2-Yapay zeka fonları ve destek mekanizmaları oluşturulmalı
-Stratejik AI fonlarıyla girişimler desteklenmeli ve düzenleyici çerçeve inovasyonu teşvik edecek şekilde tasarlanmalı.
-AI startup’ları için hızlandırıcı programlar ve teşvik sistemleri oluşturulmalı.
3-Küresel iş birlikleri güçlendirilmeli
-Türkiye, hem ABD hem de Çin ile AI konusunda dengeli ilişkiler geliştirmeli. Avrupa Birliği ve Orta Doğu pazarlarıyla stratejik ortaklıklar kurarak, uluslararası AI projelerinde konumlanmalı.
4-AI model eğitimi için büyük veri stratejisi geliştirilmeli
-Türkiye, kendi dil modelini geliştirmeye odaklanarak, sektör bazlı AI çözümleri geliştirmeli.
-Özel sektör ve kamu iş birlikleri ile yerel AI ekosistemine destek olunmalı.
5-AI güvenliği ve etik politikalar belirlenmeli
-Türkiye, AI etik kodlarını ve regülasyonlarını erken aşamada belirleyerek uluslararası arenada öncü olabilir.
-AI Etik Konseyi” gibi yapılar oluşturularak, AI güvenliği ve sorumlu yapay zeka geliştirme teşvik edilmeli.
AI Savaşları başladı, Türkiye stratejik olarak konumlanmalı
Yapay zeka, ülkelerin gelecekteki rekabet gücünü belirleyen en kritik faktör haline geldi. ABD ve Çin arasındaki AI çatışmaları, küresel ekonomiyi ve teknolojik üstünlüğü şekillendirme dönemindeyken, Türkiye için stratejik fırsatlar bulunuyor. Türkiye, AI konusunda hızlı ve stratejik hareket ederse, bölgesel bir AI merkezi haline gelebilir.