Zayıf dolar, düşük faiz nakaratı Türkiye’ye yetmiyor...
New York Fed başkanı Dudley’in şahin çıkışıyla sarsılan küresel piyasalar FOMC tutanaklarındaki dengeli yorumlar ile temkinli yükseliş patikasına geri döndü.
Düşük faiz – zayıf dolar diye özetlenebilecek mevcut konjonktür gelişmekte olan piyasalardaki yükselişin devam edeceğine işaret ediyor.
Piyasa fiyatlamaları ABD ekonomisinden gelen zayıf sinyaller, hedefin oldukça aşağısında dengelenen enflasyon ve küresel ekonomide aşağı yönlü riskler nedeniyle Fed’in 2016 ilkbaharından önce faiz artıramayacağına işaret ediyor.
FOMC tutanakları sonrasında erken faiz artırım senaryolarını rafa kaldıran gelişmekte olan ülke piyasalarında yukarı yönlü bir seyir hakim. Zayıf dolar, yükselen petrol fiyatları ve getiri arayışı gelişmekte olan piyasalara fon girişini son 58 haftanın en yüksek seviyesine çıkardı.
Avrupa ve Japonya’da eksi faiz verildiği bir konjonktürde küresel sermayenin gelişmekte olan ülkelere yönelmeye devam etmesi kaçınılmaz gözüküyor. Pimco ve BlackRock gibi dünyanın en büyük fon yöneticilerinin gelişmekte olan ülke fonlarını ön plana çıkarması rastlantı değil.
Ancak zayıf dolar düşük faiz rüzgarına rağmen, son dönemde yükselen jeopolitik riskler, politik şoklar ve politika belirsizlikleri küresel yatırımcıları Türkiye gibi gelişmekte olan ülke piyasalarda daha temkinli olmaya zorluyor.
Son haftalarda yaşanan yükselişe rağmen MSCI Türkiye darbe girişimi öncesine göre halen %7 aşağıda bulunuyor. Oysa aynı dönemde gelişmekte olan piyasalar %5 yükseldi. Gelişmekte olan ülkelerle aramızdaki %12’lik fark küresel yatırımcıların gözünde risk algımızın ne kadar kötüleştiğini gösteriyor.
S&P ve Moodys’in ardından Fitch’in de Türkiye’nin görünümünü durağandan negatife çevirmesi söz konusu algı kırılmasının düzeltilmesinin zaman alacağını ve Türkiye’nin bu konuda ciddi caba harcaması gerektiğini gösteriyor.
Mahşerin üç atlısı olarak adlandırılan kredi derecelendirme kuruluşları arasında S&P sıfırcı, Fitch ise notu bol hoca kategorisinde görülüyor. Notu bol hocanın Türkiye’nin görünümünü negatife çekmesi hükümet yetkilileri için madendeki kanarya niteliği taşımalı.
Fitch tarafından kamu oyuyla paylaşılan bilgi notunda bilinmedik bir şey yok. Ancak Türkiye’ye yönelik algının ne kadar bozulduğunu göstermesi açısından tekrarlamakta fayda var.
Fitch raporunda, darbe girişimi sonrasında kamu ve özel kesimdeki işten çıkartmaların ve gözaltına almaların artmasının, terörist saldırıların tırmandığı bir ortamda, güvenlik riskini artırdığı ve bunun turizm başta olmak üzere ekonominin genelde kırılganlığını artırdığı vurgulanıyor.
Söz konusu risklerin uzun sürdüğü ve veya derinleştiği bir senaryoda ekonominin genel performansındaki bozulma ve ekonomi politikalarına olan güvenin kırılmasına paralel Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyenin altına çekilebilir.
Türkiye ekonomisinin dışsal şoklara karşı dirençli olduğu ve bu badirenin de altından kalkacağı yönündeki inancımız değişmiş değil.
Ancak başarısız darbe girişiminin ardından doğu ve güneydoğu Anadolu’da geçen hafta ardı ardına yapılan bombalı saldırılar Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek isteyen topyekun bir saldırı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Dış kaynağa ihtiyaç duyan bir ülke olarak kredi notumuzu korumamız bu zorlu ortamda hayati önem taşıyor.