Zarar mahsubunda yargının görüşü

Recep BIYIK
Recep BIYIK VERGİ PORTALI [email protected]

8 nisan 2016 tarihli DÜNYA’da yayımlanan makalede, zarar mahsubunda dikkat edilecek konuları özetlemiştim. Makalede özelgeler çerçevesinde dikkat edilecek konuları özetledikten sonra,

- Geçmiş yıl zararlarının nitelik itibariyle istisnalara değil giderlere benzediğini,

- Bu niteliği nedeniyle, zarar mahsubunu istisnalardan farklı olarak seçimlik bir hak olarak görmemek gerektiğini,

- Zarar mahsubuyla ilgili olarak beyannamede yapılan hataların her zaman düzeltilebileceğini ve düzeltilmiş beyannamelere göre zarar mahsup olanağının kullanılabileceğini,

- Sonuç olarak, yasal olarak mahsup edilebilir nitelikteki geçmiş yıl zararlarının, yasanın aramadığı koşullar ve mahsup hakkının kullanımından vazgeçildiği gerekçesiyle kısıtlanmaması gerektiğini,

belirtmiştim.

Makale sonrası tespit ettiğim bir Danıştay kararı çerçevesinde bugün yargının konuya bakışını özetlememeye çalışacağım. Elbette tek bir karar yargının bakışı olarak kabul edilmeyebilir ama yine de bir fikir verebilir.

Dava konusu olayın özeti

Dava konusu olayda;

- Mükellefin 2004 yılında zarar ettiği ve bu zararını beyannameye yazdığı,

- 2005 yılı beyannamesinde 2004 yılı zarar tutarını tam olarak yazmadığı, bir kısmını yazdığı,

- 2006 yılında kâr beyan ettiği ancak 2010 yılında verdiği dilekçe ve düzeltme beyannamesiyle geçmiş yıl zararlarını mahsup ettiği,

- 2008 yılı beyannamesinde 2004 ve 2006 yılları zararlarnın mahsup edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu tarhiyatın yapıldığı,

anlaşılmaktadır. 

Kararda yer alan özetten konu tam olarak anlaşılamamakla birlikte, karar ve karar gerekçesi yeterli bilgiyi içermektedir.

Danıştay kararı ve gerekçesi

Yapılan tarhiyatı;

- Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinde ve 1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (9) numaralı bölümünde; kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla dair tutarların ayrı ayrı gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararların indirim konusu yapılabileceğinin düzenlendiği, 

- Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın, müteakip beş hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkânının ortadan kalkacağı, 

- Söz konusu hükümlerde, mükelleflerin oluşan zararlarını izleyen yılda beyan etmemeleri ve kâr beyan etmeleri durumunda, kâr beyan ettiği yıldan sonraki yıllardaki kurum kazançlarından düşemeyecekleri şeklinde bir düzenleme yer almadığı gibi bu yönde yapılacak bir yorumun da, Kanun’un mükelleflere tanıdığı kanuni bir hakkın engellenmesi sonucunu doğuracağı, 

- Bu durumda, davacının süresinde verdiği kurumlar vergisi beyannamelerine göre 2004 yılında beyan edilen zararın izleyen yıllarda indirilmesine bir engel bulunmadığından, söz konusu dönemdeki zarar ile 2007 yılında beyan edilen zarar dikkate alındığında, davaya konu dönemde kurumlar vergisine konu olabilecek matrah kalmadığı,

gerekçesiyle kaldıran Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçelerle Danıştay Üçüncü Dairesinin 17.03.2015 tarihli ve E.2011/4940 K.2015/1312 sayılı kararıyla onanmıştır.

Kararın özü

Yukarıda özetlenen karardan, Danıştayın, kazanç olmasına rağmen geçmiş yıl zararının mahsup edilmemesinin, zarar mahsup hakkını ortadan kaldırmayacağı görüşünde olduğu anlaşılıyor.

Anlaşıldığı kadarıyla bu karar, geçmiş yıl zararı mahsup edildiği dönemde zarar mahsup hakkı var mı yok mu, buna bakılır diyor.

Mahsup hakkı varsa, örneğin beş yıllık süre geçmemişse, mahsup mümkündür deniyor. Mahsup hakkının sınırlandırılması ise Kanun’un mükelleflere tanıdığı kanuni bir hakkın engellenmesi sonucunu doğuracağı şeklinde değerlendiriliyor.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar