Zarar mahsubunda dikkat edilecek konular
Vergide öncelik şekil mi, öz mü?
Yasal düzenlemeler gereği zaman zaman, şekille ilgili konular özün önüne geçebiliyor. Zarar mahsubu ile ilgili konu buna en iyi örneği oluşturuyor. Yasanın aradığı şekille ilgili konulara zamanında dikkat edilmezse veya tercihler zamanında kullanılmazsa, telafi edilemez sonuçları olabiliyor.
Zarar mahsup koşulları
Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla, geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan mali zararlar indirim konusu yapılabilir. Bu hükme göre, geçmiş yıl zararlarının cari dönem kazancından mahsubu için;
- Zararın beş yıldan fazla nakledilmemiş olması,
- Mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zarar tutarının ayrı ayrı gösterilmiş olması,
- Mahsup edilecek geçmiş yıl zararının ilgili olduğu dönemin beyannamesinde yer alması,
gerekiyor.
Yasada başka bir koşul yok.
Zarar mahsubu yapılmayan yıllarda, geçmiş yıllar zararlarını göstermemek mahsup hakkını ortadan kaldırır mı?
Yukarıda saydığım koşulların içerisinde, zarar mahsubu yapılmayan hesap dönemine ilişkin beyannamede, izleyen yıllarda mahsup edilecek geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği yok. Kanun bunu şart görmüyor.
Gelir İdaresi, zarar mahsubu yapılmayan dönem beyannamesinde de geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesini istiyor. Gösterilmemişse düzeltme belli koşullar çerçevesinde mümkün. Ancak siz yine de bütün beyannamelerde, varsa hem cari yılın zararını, hem de mahsup olanağı olsun veya olmasın geçmiş yıllar zaralarını yazın derim.
Zararın yasal defterlerde ve mali tablolarda gösterilmesi şart mı?
Zarar mahsubu için, geçmiş yıllar zararlarının yasal defterlerde veya mali tablolarda gösterilmesi şart değil. Sermaye azaltımı nedeniyle veya başka bir nedenle, geçmiş yıl zararlarının kapatılması halinde, zarar mahsup olanağı son bulmuyor. Önemli olan beyannamede gösterilmiş olması.
Zarar mahsup hakkı kullanılmayan beyanname düzeltilebilir mi?
Gelir İdaresi zarar mahsubunu, gider indiriminden farklı olarak bir hak olarak görüyor. Dolayısıyla, kazanç beyan edilen dönemde geçmiş yıllar zararlarını mahsup etmeyerek bu hakkından vazgeçen mükelleflerin, kazanç beyan edilen dönem beyannamesini düzeltmelerinin ve geçmiş yıl zararlarını indirim konusu yapmalarının mümkün olmadığını söylüyor.
Zarar mahsup hakkı sonraki yıllarda kullanılabilir mi?
Bir önceki soruya verilen yanıt bu sorunun da yanıtı konusunda da bir ipucu veriyor.
Özelgelerde, kazanç olmasına rağmen geçmiş yıl zararını mahsup etmeyen mükellefin, söz konusu zararı izleyen yıllarda mahsup olanağının bulunmadığı açıkça belirtiliyor.
Bu konuda yargı ne diyor?
Tespit edebildiğim yargı kararlarından Danıştay'ın, kazanç olmasına rağmen geçmiş yıl zararının mahsup edilmemesinin, zarar mahsup hakkını ortadan kaldırmayacağı görüşünde olduğu anlaşılıyor.
Yargı kararlarında özet olarak;
- Mükelleflerin oluşan zararlarını izleyen yılda beyan etmemeleri ve kâr beyan etmeleri durumunda, kâr beyan ettiği yıldan sonraki yıllardaki kurum kazançlarından düşemeyecekleri şeklinde bir düzenleme yer almadığı gibi bu yönde yapılacak bir yorumun da, Kanun’un mükelleflere tanıdığı kanuni bir hakkın engellenmesi sonucunu doğuracağı,
- Geçmiş yıl zararının mahsup edildiği dönemde zarar mahsup hakkı var mı yok mu buna bakılacağı, mahsup hakkı varsa, örneğin beş yıllık süre geçmemişse, mahsubun mümkün olduğu,
belirtiliyor.
Zarar mahsubuyla ilgili kişisel düşüncemiz
Geçmiş yıl zararları nitelik itibariyle istisnalara değil giderlere benziyor. Benzemekten de öte aslında giderlerle aynı nitelikte. Sadece dönemsel farklılık söz konusu. Başta bu niteliği nedeniyle, ticaret hukuku açısından da geçmiş yıl zararları mahsup edilmeden kar dağıtımı yapılamıyor.
Bu nedenle, zarar mahsubunu istisnalardan farklı olarak seçimlik bir hak olarak görmemek gerek. Giderin hâsılattan indirilmesi gibi, gerçek kazancın tespiti için geçmiş yıllara ilişkin zararların da mahsubu kaçınılmaz. Dolayısıyla, yukarıda özetlenen üç koşula uyulması durumunda, zarar mahsubu her zaman yapılmalıdır.
Üç koşuldan, zarar tutarının ileriye doğru beş yıldan fazla taşınması yoruma açık değildir. Diğer iki koşul şekille ilgili olup, zarar tutarlarının izlenmesiyle ilgilidir. Şekille ilgili yapılan hataların ise her zaman düzeltilmesi ve gerçek kazanç üzerinden verginin ödenmesi esastır. Sonuç olarak, geçmiş dönem beyannamelerinin düzeltilmesinin her zaman mümkün olduğunu, düzeltilmiş beyannamelere göre zarar mahsup olanağının kullanılabileceğini ve varsa fazla ve yersiz ödenen vergilerin de iadesinin istenebileceğini düşünüyorum. Bu yapılmayacaksa da yargı kararlarında olduğu gibi, yasal süresi içinde sonraki yıllarda mahsuba izin verilmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Ancak, yukarıda bahsedilen farklı görüşleri de dikkate alarak, sonradan telafi edilemez zararlarla karşılaşmamak için, şekli koşullara tam uyuma dikkat etmekte yarar var.