Zarar da ettirse tasarrufların dörtte üçü TL cinsinden tutuluyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yurtiçinde yerleşiklerin 2015 sonu itibariyle finansal yatırım araçlarındaki tasarruf tutarı 1.8 trilyon lira olarak gerçekleşti. 2014 yılı sonundaki 1.6 trilyon liraya göre yüzde 14 artış var. Toplamda artışı bu düzeye taşıyan döviz tevdiat hesapları. Döviz hesaplarında yüzde 38'e ulaşan artış oldu. Bu artışın nedeni de belli, kurdaki yükseliş.

Türk Lirası cinsinden yapılan tasarrufların nominal getirisinin enflasyonun altında kaldığı biliniyor. Bu konudaki detaylı rakamlara daha önceki dönemlerde TÜİK verilerine dayalı olarak defalarca yer verdik. TL cinsinden tasarruf eden, zararı göze almış oluyor. Ama buna rağmen 2015 sonundaki toplam tasarrufların yaklaşık yüzde 75'i TL cinsinden. Üstelik bu oran geçen yıl düştü. Kurdaki yükselmenin etkisiyle döviz hesapları hızla artınca TL cinsi tasarrufların payı geriledi. Örneğin 2014 sonunda TL cinsi tasarruflar toplam içinde yüzde 80'e yakın pay alıyordu.

Geçen yıl sonu itibariyle TL cinsi mevduat ve katılım fonu toplamı 709 milyar lira düzeyinde. Devlet iç borçlanma senetlerinde 379 milyar var, repoda ise 53 milyar. Yurtiçinde yerleşikler 85 milyar liralık da hisse senedine sahip durumdalar. 

2015 sonundaki 1.8 trilyon liralık toplam tasarruf, sistemde görünen tutardan ibaret elbette. Yastık altında ne kadar döviz tutulduğunu bilme şansımız yok. Döviz tasarrufunu tercih eden herkes bu dövizi götürüp bankaya yatırmıyor. Döviz tevdiat hesabındaki artışın temel nedeni biraz önce de belirttiğimiz gibi kur artışı. Geçen yıl döviz hesaplarında da bir miktar artış görüldü ama bu artış, yüzde 38'lik büyümeyi izah edebilecek ölçüde değil.

Yurtiçinde yerleşiklerin TL cinsi tasarruflarında dikkati çeken bir yön var. TL cinsi tasarruflar geçen yıl yalnızca yüzde 7 kadar bir artış göstermiş. 2015'in enflasyonu dikkate alındığında tasarruflarda reel olarak bir artış yok, hatta geri gidiş söz konusu.

Çünkü yerli yatırımcı TL cinsi tasarruf araçlarına yöneldiğinde zarar edeceğini adeta biliyor. Bu yüzden de elinden geldiğince TL'den uzak durmaya çalışıyor. Türk halkının dövize ilgisi, fiyatlarını döviz üstünden vermesi boşuna değil ki... Anadolu'da bir dönem mark egemenliği vardı, şimdi onun yerini euro aldı. Kimi yerde de dolar egemen. Türk parasının zayıflığı ve enflasyona hep yenik düşüyor olması, halkı ister istemez daha gerçekçi bir para birimine, kendisini enflasyon karşısında koruyacağına inandığı bir para birimine, yani dolar ve euroya yöneltiyor.

Sonuçta karşımıza da böyle bir tablo çıkıyor. TL cinsi finansal yatırım araçları sistemdeki büyüklüklerini koruyor olsalar da giderek güç yitiriyorlar.

Yabancıların tercihi

Yurtdışında yerleşiklerin 2015 sonundaki portföyü ise 102 milyar dolar düzeyine indi. 102 milyar dolar, son dört yılın en düşük düzeyine işaret ediyor.

Yabancıların sahip olduğu portföyün geçen yıl böylesine azalmış olmasında temelde üç etken var. 

Bunlardan biri kur etkisi. Yabancıların varlığı TL cinsinden aynı olsa da, kur arttığı için dolar olarak ifadede rakam küçülüyor.  

Bir diğer etken varlık fiyatlarının gerilemesi. Yani özellikle hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi fiyatlarının düşmesi. İç borçlanma senetlerinin fiyatındaki gerileme doğal olarak faizin artması anlamına geliyor. Yani şu bir kez daha anlaşılıyor ki, faizin artması DİBS fiyatlarının gerilemesi demek olduğundan, elinde DİBS bulunanlar bundan zarar görüyor.

Üçüncü bir etken de yabancıların geçen yıl Türkiye'den yüklü miktarda çıkış gerçekleştirmiş olmaları. 

Bu koşullar gelmek için uygun, ama...

Hisse senedi fiyatları görece düşük. Devlet iç borçlanma senetlerinde faiz yüksek, yani fiyatlar düşük. Türkiye'ye para getirmek için kur hiç de fena bir düzeyde değil. Yani yabancı bir yatırımcının Türkiye'ye döviz getirip yüksek kurdan TL'ye dönmesi ve düşük fiyattan menkul kıymet alması için oldukça uygun koşullar var gibi görünüyor.

Görünüyor, ama tereddüt yaratan bir dizi etken de söz konusu. Bugün alınacak bir menkul kıymetin fiyatının yarın nasıl oluşacağını kimse bilemez tabii ki. Bu yalnızca Türkiye'ye özgü bir durum da değil; dünyanın hemen hemen her yerinde söz konusu olabilir. Ama yalnızca bize ve bizim gibi ülkelere özgü olabileceği söylenebilecek bir belirsizlik var; kurda yaşanabilecek oynaklık. Bugün gelecek bir yabancıya yıllık yüzde 10 getiriyi garanti etseniz bile, bu dönemde kurun yüzde 11 artması riski varsa, sonuçta reel bir getiri değil, kayıp söz konusu olacak demektir. 

Hem zaten biz bu konuda güven verebilsek, (bir güvenceden söz etmiyoruz) bir güven verebilsek, bu fiyat düzeyinden alım yapmak için yabancılar Türkiye'ye kesinlikle akın ederler. Ama o kur oynaklığı kaygısı yok mu...

2342342342423445555.jpg

4234234234324566666.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar