Zamlar faize gidiyor
Bireysel borçlarda artış oranı hız kesmeden devam ediyor. Yüksek faiz oranlarına rağmen kredi kartı borçluluk oranı geçen yıla göre yüzde 180 arttı. Kredi kartı borçluluğu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine de yansıdı. 2023 yılının ilk 9 ayında borçluluk oranı 2022’ye göre yüzde 180 artışla 975,8 milyar TL oldu.
Bu sorunlu durum birçok farklı sorunlu durumu doğurdu. Vatandaş kredi kartını kapatabilmek, az parasını çok yapabilmek için o anda popüler olan yöntem neyse onu denedi. Bir dönem kripto paralara, daha sonra da borsadaki hisselere para yatıran vatandaş büyük zarar etti.
Kimi çok az bir nakit parasını, kimi ise kredi kartındaki limitin bir kısmını kâr ederim umuduyla yaptığı işlemlerde kaybetti. Böyle olunca vatandaşın gerek kredi kartlarındaki harcamaları kapatabilmek, gerekse küçük ölçekli yatırım denemelerinden ettiği zararı kapatabilmek için elinde tek bir koz kaldı.
Maaş. Asgari ücret zammına biraz da bu gözle bakmak gerekiyor. İnsanlar artan yaşam maliyetleri ve şişen kredi kartları için maaş zammına bel bağladı. Ve günün sonunda şöyle bir noktaya geldik. Her bir çalışanın bir kayığı var. Her kayıkta bir delik var. Bu delik günden güne büyüyor.
Ama eldeki kova aynı oranda büyümediği için kayıkçı, yani çalışan daha fazla efor harcamasına karşın kayığa dolan suyu tahliye edemiyor. Kayık batıyor. Şimdi yazacaklarım çalışan kesimin pek hoşuna gitmeyecek. Zira işverene bulunacağım öneriye karşın “Maaşımıza zam yapsın, yeter” diyecekler. Ama diyorum ya, bu durum artık zamla toparlanacak gibi değil.
Sözüm 5-10 bin çalışanı olan ya da zor dönen / dönemeyen işletmelerin sahiplerine değil. Kriz ortamına hazırlıklı yakalanmış, imkanları müsait, hatta krizi fırsata çevirmiş ve başarılı bir iş modeli yürüten şirketler için söylüyorum. Çalışanlarınız kişisel finanslarını doğru yönetemiyor. Muhtemelen çoğunluğu da bunu nasıl yapacağını bilemiyor.
Finans biriminizden ya da dışarıdan bir hizmet alarak çalışanlarınıza kişisel finansınızı yönetme eğitimi aldırın. Bireysel yatırım eğitimi aldırın. Mümkünse aynı şirket hekimi gibi, şirket doktoru gibi personelinizin kişisel finansı ile ilgili danışabileceği bir dış destek hizmeti aldırın.
Hepsinin nihayetinde, son sözüm: Eğer imkanınız varsa, personelinizin kredi ve kredi kartı batağından bir kerelik kurtarın. Maaşlarına bölmek suretiyle belli bir sürede de tahsil edin. Şirket finansmanı açısından hiç mantıklı değil, biliyorum ama finansın dışında çok farklı ve çeşitli faydalarını göreceksiniz. Öncelikle çalışan kredi kartını ya da kredisini öderken, hele bir de borç sarmalına girdiyse maaşın önemli bir kısmı kredi / kredi kartı faizine gidiyor.
Bir kerelik can suyu olduğunuz takdirde hem çalışanınızın aidiyeti ve sadakati artar. Hem daha çok ve daha istekli çalışarak verdiğiniz o can suyunu size birkaç ayda fazlasıyla çıkarır. Ayrıca faize ödediği tutar cebinde kalacağı için bir sonraki zamlarda bu seneki kadar makas oluşmayacak taleple arz arasında. Herkese uymayabilir, uymayanlar kızmasın, gücenmesin.
Bu sadece bir öneri. Ben yakın geçmişte bu dediğim şeyi beraber çalıştığımız insanlara faizsiz kredi imkanı sunarak deneyimledim. Çalışan arkadaşlarımızın çoğuna araçlarını şirket olarak aldık, aylık diledikleri ve rahatça ödeyebilecekleri taksitlerle de maaşlarından düştük.
Aidiyet duygumuz çok ama çok arttı. Elbette bütün bunları yapabilmek için öncelikle güçlü bir finansınız olması, sonra da şirketinizin parasının vadeli hesaplarda çalıştırılmıyor olması gerekir. Zira bu iki durumda da şirket olarak kendinizi oldukça zararda hissedeceksiniz. Ama çalışan memnuniyeti sağlamanız durumunda faiz getirisinin kat kat üstünde bir çalışan mutluluğu ve verimlilik bekliyor olacak.