Zamanlama sıralaması değişir mi?
Aylar önce konuştuğumuzdan farklı bir fiyatlama teması etrafında yol bulma çabası içerisindeyiz. Kim ne derse desin, GOÜ grubu için de gelişmişler için de oyunun gidişatı bir süreliğine değişti. Fed’in ne zamandır anlatmaya çalıştığım önemli dönüşü sonrasında artık para politikalarına dair beklentilerin zamanlamasında da değişiklik söz konu. Ne gibi? Konuşma başlıklarını sıralarken önceliği hangisine vereceğimiz gibi. Anlatmaya çalışalım.
Öncü sinyaller gelmeye başladı. Zayıflayan Avrupa ekonomisi doğal olarak para politikası yönlendirmesinin de değişmesine neden olacak. ECB’nin önemli isimlerinden Coeure’nin ardından Villeroy ve Praet’in açıklamaları nasıl bir resim ile karşılaşacağımızı netleştirir gibi. TLTRO dediğimiz ucuz kredi mekanizmasının 2014 ve 2016’dan sonra üçüncüsü muhtemelen Mart toplantısında ilan edilecek. Olmazsa en geç Haziran ayında takip edeceğiz. Bu kısım önemli. Çünkü ECB gibi önemli bir kurumun henüz 2018’in son çeyreğinde yaptığı yönlendirmenin de değişime uğraması anlamına geliyor. Zira bölge ekonomisine dair takip edilen makro verilerde ciddi anlamda soğuma söz konusu. Yavaşlayan ekonomi tam anlamıyla parasal genişlemeden çıkış aşamasından konuşmasak da hazırlık yapmak için altyapı çalışmalarını yürüten ECB için evdeki hesabın çarşıya uymamasını ifade ediyor. Sonuç olarak, yılın ilk yarısı Fed’den ziyade terazide ECB’nin ağır basmasına imkan tanıyor.
Aylar önce konuştuğumuz başlıkları hatırlayacak olsak, bugün için sıralama değişikliğine ihtimal verir miydik? Muhtemelen vermezdik. Hatta kuvvetle ihtimal vermezdik demek daha doğru. Ancak, gidişatın işaret ettiği sonuçların iki tanesi önemli. i) TLTRO denilen programın devreye alınması ağır basıyor. ii) Zayıflamanın devamı halinde yaz ayları için yapılan faiz yönlendirmesi de güncellenecek. Tamamen masadan kaldırılır mı? Şimdiden bir şey söylemek güç ve-fakat güncelleme durumunda bölgenin taşıdığı risklerin aşağı yönde birikeceğine dair beklentilerin bu tarz bir kararın alınmasına neden olduğunu düşünmek yanlış olmayacaktır. Her iki sonuç da resmin değişiminin açıkça ifadesi.
TLTRO kısmına ayrı parantez açalım. 2020 yılı içerisinde ECB’nin daha önce düzenlediği ve toplam büyüklüğü 700 milyar euronun üzerinde olan işlemlerin önemli bir kısmının geri dönüşü takip edilecek. Düşük fonlama ile çıkılan yolda ödemelerin kısmen sıkılaşan finansal koşullar ve yavaşlayan bölge ekonomisi çerçevesinde beklentileri etkileme ihtimaline karşı yeni bir tur adımın atılma ihtimali artık düne göre daha yüksek sesle tartışılıyor. Koşulların ECB’yi bu noktaya getirdiği aşikar. Global yavaşlama ve ABD Başkanı Trump’ın tarife uygulamalarındaki tercihleri artık genele yayılır ölçekte etkilerini gösteriyor.
Toparlayalım. Fed ve ECB’nin duruş değişiklikleri –fazla ileri vade düşünmeye gerek yok, bugünü anlamak yeterli- başta GOÜ grubu olmak üzere risk iştahını destekler koşullar açısından değerli. Öte yandan Türkiye açısından ayrı parantez açmak gerekiyor. Avrupa Birliği’nin zorlanması ihracatın yüzde 50’lik kısmını karşılayan bölgeyi bizim açımızdan bir adım öne çıkarıyor. Kaldı ki doğrudan yatırımlardaki önemi de yadsınamaz. Öyle görünüyor ki devam edecek yazılarda detaylandırma ihtiyacı duyan bir konu.