Zamanımız daralıyor…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Küresel kriz Türkiye ekonomisini vurmaya başladı. Avrupa ekonomisindeki durgunluk ve mali piyasalardaki daralmadan bunalan Türkiye ekonomisinde küçülme işaretleri gelmeye başladı. Eylül ayı sanayi üretimimiz geçen seneye göre %5.5 daraldı. Merkez Bankası tarafından açıklanan eğilim anketleri ekonomideki daralmanın önümüzdeki aylarda da süreceğini gösteriyor.

Küresel krizin yayılmasıyla birlikte toplumun çeşitli kesimlerinin hükümetten talepleri arttı. Merkez Bankası faizleri indirsin, kamunun harcamaları artsın, KOBİ'lere kredi verilsin türünden talepler geliyor.

Ancak kamunun elinde büyümeyi artıracak sihirli bir değnek yok. Kamu harcamalarını artırarak veya para politikasını hızla gevşeterek ekonomiyi düze çıkarma imkânımız sınırlı.

Türkiye ekonomisi iç ve dış talebin eşanlı olarak daraldığı, yurtiçinden ve yurtdışından kredi bulma imkânlarının azaldığı, finansman maliyetlerinin arttığı zorlu bir dönemden geçiyor. Bu zorlu süreçten nispeten az hasarla çıkmamız için,  AKP hükümetinin politik kaygıları bir yana bırakıp, Uluslararası Para Fonu ile bir "standby" imzalaması ve reform programını hızlandıracak bir paket açıklaması gerekiyor.

Ancak belediye seçimleri öncesinde elini bağlamak istemeyen AKP hükümeti Uluslararası Para Fonu ile anlaşma konusunda işi ağırdan alıyor. G-20 toplantıları kapsamında Washington'da bulunan Başbakan Erdoğan, Uluslararası Para Fonu Başkanı Kahn ile yaptığı toplantı sonrası yaptığı açıklamada yatırımları durduracak ve büyümeyi düşürecek bir standby programına girmeyeceklerini tekrarladı.

2001 yılından bu yana uygulanan reformların Türkiye ekonomisinde yol açtığı yapısal dönüşümü azımsamıyoruz. Kamunun borçlanma ihtiyacının azalması ve bankacılık sektörünün güçlenmesi Türkiye'nin dışsal şoklar karşısındaki direncini önemli ölçüde artırdı.

Ancak kamu borçlarındaki azalmaya karşı özel sektörün döviz borcunun ciddi boyutta arttığını da kabul etmemiz lazım. Avrupa ekonomisindeki yavaşlama ve küresel bankacılık sistemindeki daralma 2009 yılında Türkiye ekonomisi için önemli bir risk oluşturuyor.

2009 yılı küresel mali sistemin daraldığı ve özel sektörün kaynak bulmakta zorlanacağı bir yıl olacak. Uluslararası Para Fonu ile yüklü bir standby programı üzerinde anlaşmaya varılmaması durumunda rezervlerin 15-20 milyar dolar azalması ve Türkiye ekonomisinin önemli boyutta küçülmesi riski var. Dimyata pirince giderken elimizdeki bulguru kaybetmemek için Uluslararası Para Fonu ile ivedi olarak anlaşmamız gerekiyor. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019