Zamana bağlı gelişim ve uluslararası kıyaslama...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 

 

Ülkemizin gelişimini daha iyi değerlendirebilmek dünya ekonomisi resmi içindeki yerimizi daha iyi saptayabilmek için bir yandan zamana bağlı olarak benzerimiz ülkelerle gelişimimizin kıyassını yapmalıyız. Bir yandan da uluslararası kurumların araştırmalarındaki sıralamalarda yerimizdeki değişimi görmeliyiz. Ancak böyle bir bakış açısıyla kendimizi doğru değerlendirip, saptayabiliriz.

Siyasiler ve bürokratlar genellikle olayların olumlu yönlerini açıklarlar. Bilim adamları ise konuları artıları ve eksilerinin içinde yer aldığı bilançoyla ele alıp irdelemeyi tercih ederler. Ve bu bilançoda hem zamana bağlı gelişim ortaya konur. Hem de benzer ülkelerin bilgilerine yer verilerek kıyaslama yapılmasını sağlarlar. Benzer iki ülkenin aynı tarihlerde 20-30 yıl önce bulundukları yerlerle ilgili bilgilerle, bugünleri birlikte ele alınınca hangi ülkenin daha hızlı kalkındığı bilgisine ulaşırlar. Oysa,   siyasetçiler ağırlıklı olarak sadece kendi ülkelerinin gelişme rakamlarını açıklayarak, "Ne denli geliştiklerini" söylemekle yetinirler. Benim bu düşüncemi İktisat ve Toplum Dergisi'nde kıdemli İktisatçı Ali Eşiyok'un ülkemizin rekabetçilik içindeki yerini irdeleyen makalesi bir kez daha pekiştirdi.

Sanayi Bilim ve Teknoloji Bakanlığı'nın hazırladığı Sanayi Strateji Belgesinde ortaya konulan amaç, "Avrasya'nın teknoloji üssü" olarak belirtiliyordu. Eşiyok'un makalesi ülkemizin durumunu ilgili rakamlarını bazı ülkelerin rakamlarıyla birlikte irdeliyor. Ve bizim dünya rekabetçiliği içersinde yerimizi daha net görmemize neden oluyor:

-UNİDO'nun 118 ülkenin yer aldığı rekabet endeksi listesinde Türkiye'nin yeri 35.'lik. İlk 20 içersinde Çin, Kore, Tayvan, Singapur ve Hong Kong gibi Asya ülkeleri yer alıyor. 2005 yılında bizim bu endeksteki yerimiz 33.'lükken iki sıra gerilemiş durumdayız. Oysa aynı dönemde Kore 9.'unculuktan 7.'liğe, Çin 6.'lıktan 5.'liğe yükselmiş.
-Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) 2012 yılı sıralamasında da Türkiye 142 ülke arasında 59. sırada. Bu sıralamada Türkiye'nin ortalamanın altında kaldığı alanlar olarak "Kurumsal yapı, İş başı eğitimi, Emek piyasasının etkinliği ve İnovasyon gücü" olarak belirtiliyor. Bu da son dönemde sözel olarak üzerinde çok durduğumuz bu konularda, daha alacak çok yolumuz olduğunu, bunlar için atmamız  gereken reform adımları olduğunu ortaya koyuyor.
-İmalat Sanayinin Katma Değerinin GSYH içersindeki payı 2010 yılı verilerine göre ülkemizde yüzde 17.7'lik bir pay oluşturuyor. Bu pay Kore ve Çin için aynı seviyede; yüzde 30. 1970'te ülkemiz için bu değer 2010 yılı değerine çok yakın, yüzde 16.5 seviyesindeydi.
-Türkiye'nin dünya imalat sanayi içindeki payı yüzde 1.1 seviyesinde. Çin'in aynı alandaki payı yüzde 17.6, Güney Kore'ninki yüzde 2.8. Mal ve Hizmetler bütünü verileri açısından sonuçlara baktığımızda Türkiye'nin payının binde 8'e gerileyerek yüzde 1'in altına düştüğünü görüyoruz. Güney Kore'nin bu alandaki payı yine yüzde 2.8, Çin'inki ise yüzde 9.8.
-İleri teknoloji ürünleri ihracatında 2009 yılında dünyadaki payımız yine 2000 yılındaki gibi onbinde 9 seviyesinde. Bu alanda Kore'nin payı yüzde 4.6, Çin'inki ise yüzde 3.5 gibi bizimle kıyaslanmayacak oranda yüksek.
-Teknolojik ürünlerin ihracat içindeki paylarına baktığımızda, bunun bizim ülkemizde 2010 yılında yüzde 1.9 olduğunu görüyoruz. Teknolojik ürünlerin Çin ihracatı içindeki payı yüzde 27.5, Kore'de yüzde 2.9. Gelişmekte olan ülkeler arasında sık sık birlikte anıldığımız Brezilya'da ise yüzde 11.2.

Ali Eşiyok'un makalesinde yer alan bilgiler bir konu değerlendirilirken zamana bağlı gelişme ve benzer ülkelerle uluslararası kıyaslamanın bizim içinde bulunduğumuz konumu ve  "Dünya ekonomisi resmi içindeki yerimizi" daha iyi görmemize yardım ediyor. Doğaldır ki bu durumu görmek, atmamız gereken adımları ve yapmamız gereken reformları da bize hatırlatıyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar