Zaman mı kazanıyoruz
İlginç gelişmeler oluyor. Enflasyonla mücadele programı bir hazırlık döneminden sonra açıklandı. Programda ana yaklaşım özel sektör aktörlerine baskı yaparak manşet enflasyonda bir gerileme sağlanması olarak tanımlanabilir. Seçilmiş tüketim malları fiyatlarında yılsonuna kadar yüzde 10 indirim yapılması programda en çok ilgiyi çeken politika aracı olarak tanımlanabilir. Hem Sayın Bakan ekonomi yönetiminin bu talebini adeta özel vurgu yaparak açıkladı hem de ekonomi medyası programdaki bu noktayı ön plana çıkarttı. Enflasyonu aşağıya çekme amacıyla bankaların kredi faizlerinde geriye doğru yüzde 10’luk bir indirim yapmalarının talep edilmesi programda yer alan bir başka politika aracı. Elektik ve doğal gaz fiyatlarına yıl sonuna kadar zam yapılmayacağının açıklanması üçüncü politika aracı oldu. Bunların dışında KDV iadeleri vb noktalarda da düzenleme yapılacak olması enflasyonla mücadele programında işaret edilen ek önlemler oldu.
Açıklanan bu tedbirler kuşkusuz enflasyona karşı uygulanan geleneksel politikalardan farklı. Kendi adıma bu farkın iki noktada toplanabileceğini düşünüyorum. Bunlardan ilki fazlasıyla yükselmiş olan enflasyonun yavaşlatılması uygulamasının sorumluluğunun bütünüyle özel kesim aktörlerinin sırtına yüklenmiş olması. Burada iki nokta arasındaki farka işaret etmek doğru olur. Bir tanesi enflasyonu yavaşlatacağı düşünülen önlemlerin uygulama sorumluluğudur.
İkincisi de bu uygulama sonucu ortaya çıkacak yükün paylaşılmasıdır. Hem geleneksel politikalarda hem de devreye sokulan enflasyonla mücadele programında anti-enflasyonist uygulamaların yükü sokaktaki insanın sırtına yüklenmiştir. Bu noktada bir farklılaşma söz konusu değildir. Politikaların uygulanma faslına gelince geleneksel politikalarda uygulama bütünüyle siyasi gücün elindedir. Sorumluluk siyasi iktidara yüklenir. Enflasyonla mücadele programında ise uygulama tamamen özel sektör aktörlerine havale edilmiştir. Öngörülen uygulamadan kaçınmamaları için de düşük dozlu tehdit unsuru kullanılmıştır. Olağan koşullarda iktisat politikalarının uygulamalarını devlet yapar, uygulama sorumluluğu da kamu otoritesinin üzerinde kalır. Başarısız uygulamaların bedelini siyasi iktidar öder.
Yeni mücadele programında uygulama özel kurumlara havale edildiği için istenilen sonucun alınamaması halinde bu başarısızlıktan kimin sorumlu olacağı belirsizdir. Özel aktörler yeterince bir katılım göstermezse nasıl bir tepki gösterileceği de belirsizdir. Buna karşılık programda yer alan önlemlerin hemen hepsinin kısa süreli oluşu da sıkıntı yaratabilecek bir noktadır. Örneğin programın en çok ağırlık verilen politika aracı olan fiyatlarda yüze 10 indirim yapılması talebi sadece iki aylık bir süre için öngörülmüştür. Uygulamaya konu olan enflasyonun çok yüksek düzeyde olduğu, bir yılı aşkın bir süredir gittikçe hızlanan bir ivmeyle devam ettiği, dolayısıyla yayılıp, katılaştığı göz önüne alınırsa sahibinin kim olduğu belli olmayan bir uygulama ile bunun iki ayda düşürülmesi pek olası görünmemektedir.
Bu durumda siyasi iktidarın böyle bir uygulamayla amacının ne olduğu sorgulanması gereken bir nokta olarak öne çıkmaktadır. Amaç özgün bir ekonomi değerlendirmesi ile belirlenmiş olabilir. O zaman söz konusu değerlendirmenin analitik çözümlenmesinin de açıklaması gerekir. Durum böyle değilse enflasyonla mücadele programının bir zaman kazanma çabası olduğunu düşünmemiz gerekir.
Böyle düşünülünce zaman kazanmanın boyutunu ve dinamiğinin de irdelenmesi doğru olur. Şöyle bir değerlendirme yapmak mümkün gibi duruyor. Bir yandan biz enflasyonu düşürmek için öğreti dışı yollarda çare ararken bir yandan IMF bizim bu sene ve gelecek seneki büyüme tahminlerimizi sert bir şekilde aşağıya çekti. Zaman kazanma çabamızı düşünürsek bizim “Enflasyonla Mücadele Programı” ile enflasyonda ileriye taşıyabileceğimiz bir yavaşlama sağlamamız biraz kuşkulu görünüyor. Buna karşılık bu yılın son çeyreği ile önümüzdeki yılın ilk yarısında ekonominin sert biçimde yavaşlayacağı hemen bütün tahminlerde yer almaya başladı. Yani, sonuçta hala yüksek enflasyon ve negatif büyüme ile yola devam etmek zorunda kalabiliriz. Tabii ekonomi yavaşlayınca harcamaların ve talebin de yavaşlayacağını, fiyatlar üzerindeki baskının yumuşayacağını düşünecek olursak sonuçta ekonomi kendi içinde enflasyon hastalığını tedavi edecektir de diyebiliriz. Ama bu tedavi hem daha uzun zamanda sonuç verir hem de tahribatı büyük olur. Böyle bir yol seçilmiş olabilir mi sorusunu tartışmamız gerekir diye düşünüyorum.