Zagreb’de Türkiye rüzgarları esti
“Küçük” bir Balkan-Güney Avrupa ülkesinde mayıs ayında öylesine “büyük” bir Türkiye rüzgarı esti ki, emeği geçenleri alkışlamamak o derece büyük bir haksızlık olur!
Hırvatistan zaten Türkiye ile ilişkileri mükemmele yakın bir ülke. Tarihi bağlarımız zengin, sağlam. Üstüne üstlük son yıllarda Türk dizileri fırtınası ile coşku, ilgi dorukta.
İşte bu ortamda Zagreb Yunus Emre Kültür merkezinin hepsi mayıs ayına sığan etkinlikleri, Hırvat başkentine damgasını vurdu.
Bunlardan en önemlisi bu yıl 6’ncısı düzenlenen Türk Filmleri Haftası idi. Başkentin müzeyi andıran tarihi sahnesi Kino Europa’da düzenlenen hafta pek çok açıdan takdire değerdi. Hem bu festivalin artık bir geleneğe dönüşmüş olması, hem şehirde güzel afişlerle tanıtımının başarıyla yapılması, hem Türk sinemasının farklı dönemlerinden “kült” filmler seçilerek harika bir program yapılmış olması, hem de matinesi ile suaresi ile hemen her seansta filmlere ilginin yüksek olması, Türkiye için yazılan artı puanlar oldu. Medyada da faaliyetler hakkıyla yer buldu.
“Mandıra Filozofu” ile açılışı yapılan festivalde 13 film beyaz perdeye yansıdı. “Gurbet Kuşları”, “Nadide Hayat”, “Canım Kardeşim”, “İncir Reçeli”, “Eşkıya" ve “Züğürt Ağa” gibi kült filmler, “Kötü Kedi Şerafettin” animasyon filmi ve “Ayas” isimli çocuk filmi de izleyicilerle buluştu. Alkış aldı.
Mayıs ayındaki bir başka güzel etkinlik Doğu ve Batı ezgilerinin seslendirildiği “Doğu’dan Batı’ya” etnomüzik konseriydi. Türk Sufî müziği ve Flamenko’nun bir araya gelmesiyle ortaya çıkan özgün eserler, Hırvat, Boşnak ve Novipazarlı sanatçılar tarafından icra edildi ve “farklı kültürlerin yan yana beraberlikleri”nin simgesi olarak büyük ilgi gördü.
Bununla da kalmadı. Son yıllarda genç yaşına rağmen çok başarılı projelere imza atan, Tük mutfağı tarihi araştırmacısı ve şeflerinden Ömür Akkor’un sunumuyla Türk mutfağı Zagreb’de vitrine çıktı. Şef Ömür Akkor’un The Westin Otel’in ödüllü aşçıları ile birlikte hazırladığı Türk Menüleri, "Türk Gastronomi Haftası" kapsamında damakları şenlendirdi.
Yunus Emre Kültür Merkezi’nin çıtayı iyice yükselttiği bir başka Mayıs ayı tekinliği de, Anadolu’nun Yörük kültürünün Hırvatistan’a taşınmasıydı. Yörük gelininin renkli düğün adetleri ve kıyafetleriyle yer aldığı fotoğraf sergisi kentin entellektüel hayatına renk kattı.
Bu arada büyük ilgi gören uzun soluklu Türkçe kursları da mayısta noktalandı ve sertifika sınavları verildi.
Sözün kısası, Hırvatistan mayıs ayında “Türkiye’yi teneffüs etti, tattı, izledi, yaşadı”.
Zaman zaman memleketin kayıkçı kavgalarında, bitmeyen polemiklerinde, toplumun bölünmüş halinde umutsuzluk ve kaygı bulutları kara kütleler olup başımızın üstünde toplanıyor. Ama işte bazen işini iyi yapmaya çalışan bir avuç insanın çabasıyla “güzel şeyler” oluyor ve gelecekten yana umudumuz yeniden yeşeriyor.
Özellikle Zagreb Türk Filmler Haftası’nda, ideolojik takıntılardan tamamen uzak, sinemamızın farklı renkleriniden ve bakış açılarından gelme filmleri keyifle izlerken bunları düşündük. Farklılıklarımızı iki duvarın arkasından, birbirimizle temas etmeden, konuşmadan birbirimize bağırmak yerine, “ortak paydalarımızı” çoğaltacak güzel işlere siyasetin ve günlük çekişmelerin ötesine geçip sahip çıktığımızda hayat her köşesinden rengarenk tomurcuklar patlayan bir “bayram yerine” dönüyor. Zagreb’de Mayıs ayında bunun keyfini yaşadık.