Zade Vital Tesisleri'ni dolaşırken...
Bu ülkenin coğrafi derinliklerinde olup bitenleri izleme, inceleme ve anlama sevdasının peşine düşeli neredeyse yarım yüzyıllık bir zaman akıp gitti. Zenginliğin üst sınırı olan “dostlarla sofrayı korkmadan paylaşacak kadar akara sahip olma” sınırını aşmış; “sahip olmak için değil, olmak için” mücadele eden çok insan tanıdım: Tahir ve Mevlüt Büyükhelvacigil kardeşler gibi...
Kasım ayının son haftasında Konya düzlüğüne indiğimizde, Hakan Güldağ ve Prof. Dr. Emre Alkin'le akşamın karanlığında Zade Vital tesislerinde hızlı bir tur attık.
Anadolu' nun kalbinde dünya gıda üretim standartlarına uyum için olağanüstü özen gösterilen uzayüssü gibi bir tesis görmenin ötesinde, bu tesisi düşünce aşamasından hayata taşıyan Büyükhelvacigil kardeşlerin bakış açıları, tutum ve davranışları da etkileyiciydi.
Beni etkileyen hususlardan biri de yüzyılı aşan iş deneyimi olan aile bireylerinin “gelenek taassubuna” kendini kaptırmadan, “gelecek düşlerinin peşinde koşma” sevdası oldu. Anadolu'nun kalbinde, nezaket ve tevazudan asla ödün vermeyen Büyükhelvacigil aile bireyleri; önce doğup büyüdükleri yere zenginlik katma sevdasınının peşine düşmüş... Sonra da “Başkalarından ne eksiğimiz var?” diyerek, “talep uyarma maliyetleri” yüksek; “eğitim ihtiyaçları” uç noktalarda olan, “çalışanlarını motive etme” için büyük yatırımlara ihtiyaç duyulan, “müşteriyi ikna etmek” için olağanüstü çaba gerektiren; bu ülkenin el değmememiş kaynaklarını zenginliğe dönüştürmek için önemli “riskleri” üstlenmişler.
Dışa ve dünyaya açık
Tesiste üretilen bir dizi ürünün ham maddesini, ön-işlemlerini ve kurulan laboratuvarları, hijyenik kontrol titizliğini görmek önemliydi. Daha da önemlisi, bu yatırımı kuvveden fiile çıkaran “bakış açısı ve yatırımcı heyecanı.” Bu heyecanın kuru bir gururdan kaynaklanmaması da altı çizilmesi gereken hususlardan bir diğeri. Tesis tamamen “dışa ve dünyaya açılma ana fikri” etrafında örgütlenmiş...
Bilgi toplumu aşamasında “en büyük girdi bakış açısıdır” diye sık sık yineliyoruz. Zade Vital tesislerini kuran anlayış, ürünleri küresel pazarlarda satma kadar, başka kültürleri anlayarak onlara uygun yaşam ürünleri sunma anlayışından da besleniyor. Bu bakış açısı, ülkemizin bütün tesislerinde hayati öneme sahip. Dileriz ki hızla ülke coğrafyasının derinliklerine yayılır; elimizin altındaki kaynakları etkin kullanırız.
Tesisi gezerken bize anlatılanlar, dünya genelindeki eğilimleri dikkate alan, yatırımın bileşen ve bağlamlarını gözeten, kuru bir heyecanın selinde sürüklenmeyen bir anlayışı yansıtıyordu. Gözlediğim kadarıyla yatırım heyecanı kadar, yatırımcılığın “rasyonel aklı” vardı.
Eğilimlerin fırsat ve tehditlerini iyi analiz etmek iyi başlangıç ama “kendi olanak ve kısıtlarımızın nesnel değerlendirilmesi” bir o kadar önemli. İş yerlerinin birikim yeteneklerini koruyarak uzun dönemli geleceğinin güven altına alması yatırım heyecanı kadar rasyonel akıl da gerektiriyor. Mevlüt Büyükhelvacigil' in anlatımından, tesiste çalışanların motivasyonunu, müşteri kazanmanın önemini ve nakit akımının belirleyiciliğini dikkate aldıkları izlenimini edindim.
Yerelden küresele yolculuk
Ağırlıklı olarak “yerel kaynaklardan küresel ürünler çıkarma” eksine yerleştirilen girişimin başarılı olması için sadece yatırımcıların özeni yeterli değil. Bu ülkenin siyasi iradesinden bürokrasisine, sivil insiyatiflerinden girişimcilerine böylesi atılımların uzun soluklu olmasında “ortak sorumluluğumuzun” ne olması gerektiğini de tartışmalıyız. Ülkenin hukuk sisteminden, kalkınma stratejisine bütün yapıların böylesi yatırımlarda özendirici etkileri kadar caydırıcı etkileri de olabilir. Yatırımcının kendini sorgulaması ne kadar önemliyse, siyasi iradenin kendine ayna tutması da o kadar önemlidir. Bürokrasinin yatırımla ilgili ayrıntı bilgisine sahip olması da bir o kadar önemlidir. İş insanları arasındaki dayanışma ve sivil insiyatiflerin de yatırımların başarısı için katkı yapmalarının önemini tartışmak bile abesle iştigaldır.
Ülkemizin ucuz-emek odaklı, düşük katma değerli, vasatlıktan beslenen üretim altyapısını hızla ileri-teknolojik donanım, rekabet edebilir ölçek, rekabeti gücünü ilerleten yönetim anlayışına taşıması gerekiyor. Bu açıdan bakarak Konya'daki Zade Vital tesislerindeki gelişmeleri yakından izlemek, ülkenin uzun soluklu gelişmesine katkılarımızı artırma konusunda bizim gibi yazıp çizenlerin de büyük sorumlulukları olduğunu düşünüyorum.