Yüzlerce sayfa rapor binlerce sayfa ek: İçeriği tartışmalı raporlar
Değerli DÜNYA okurları, bazen yargıya intikal eden hususlarda kendimizi izah etmekte zorlanıyoruz. Öyle kalın kalın raporlar yazılıyor, ekine o kadar çok şey konuluyor ki gören, inceleme elemanı bu işe kendini vakfetmiş, günlerce, yıllarca gece gündüz o konu üzerinde çalışmış ve sonunda bir vergi kaçakçılığını ortaya çıkarmış sanabilir. Yargıya gitme kararı hiç de kolay bir karar değil. En haklı olduğunuz konularda dahi gitmeme kararı almak, gitme kararı almaktan daha kolay.
Yargıya gitme kararı alınırken yaşanan süreci biraz paylaşmak istiyorum. Bütün bu aşağıda kısmen paylaştığım süreç, değerlendirme ve kaygıları aştıktan sonra yargıya giden bir mükellef kendisine hukuken bir haksızlık yapıldığı inancıyla son ümit olarak yargıya başvurmaktadır.
Konuyu bilmeyen biri fahiş ve bariz bir konuyu atlamışsınız sanabilir
Vergi inceleme raporunu okuduğunuzda, işin uzmanı değilseniz bir şey anlayamayabileceğiniz gibi, kendinizden şüphe eder hale gelebilirsiniz. Bir önceki yazımda değindim, 27 sene aynı şekilde uygulanmış ve hiç eleştirilmemiş ya da belki idarenin yazılı görüş ve hatta tebliğ düzenlemeleri olan konularda akşamdan sabaha görüş değişiklikleri olabiliyor. Görüş değişikliği ileriye doğru olsa yine sorun yok. Öyle bir pozisyon alınıyor ki sanki “o” konu hep “o” yeni yorum şekli ile uygulanıyor veya uygulanmalıydı da siz atlamışsınız, pozisyonuna düşürülüyorsunuz.
Emeğe saygı sendromu
Önce idari aşamada “emeğe saygı” adını verdiğim engel karşınıza:
• “En iyi konuyu inceleyen arkadaşlar bilir.
• Biz yargı değiliz.
• Şimdi bu kadar çalışmayı yok mu sayalım.
• Siz bize söylediklerinizi inceleme sırasında ifade ettiniz mi?
• Burada incelemeyi yapan arkadaş yok. Olsa o ne söyler bilmiyoruz.” ve benzeri kalıplarla rapor değerlendirme ve uzlaşma komisyonunda çıkabiliyor. Bu nedenlerle de mükellefin beklediği ölçüde indirimler içeren bir çözüm, uzlaşmada sağlanamayabiliyor.
Ben olsam yargıya giderdim
Konular idari aşamada inisiyatif alınarak çözülebilecekken çözülmüyor.
Velhasıl idare bazen size hak da verip, “Biz düzeltemeyiz ama şahsen ben olsam yargıya giderim, kesin kazanırsınız.” gibi kalıplarla sizi yargıya itekleyebiliyor.
Korkudan yararlanma: Negatif teşvik
Bazen de, “Bu konular çok karmaşık, bize anlatamıyorsunuz,yargıya nasıl anlatacaksınız.”, “Zaten yargı çok meşgul, bu kadar çetrefilli ve kabarık bir dosyayı zor anlatırsınız.” yaklaşımı ile konunun uzlaşma aşamasında çözülmesi negatif teşvikle özendirilmeye çalışılır.
Müdahale ediyor görüntüsü yaratma kaygısı
Rapor değerlendirme komisyonları inceleme elemanlarının işine müdahale ediyor, bağımsızlıklarına müdahale ediyorlarmış gibi bir görüntü yaratmamak için çok da raporu irdeleme ve tartışma heveslisi değiller.
Rapor değerlendirme komisyonları sadece dinliyor
Bu müessesenin biraz daha geliştirilmeye ihtiyacı var. Dinlenme talebiniz genellikle, bir zorunluluk olmamasına rağmen kabul ediliyor. Ki bu oldukça güzel bir yaklaşım.
Ancak dinlenme komisyonuna bir şeyler anlatırken siz inceleme raporunda ne yazıldığını bilmiyorsunuz. Tahmin üzerine kendi cephenizden konuyu anlatırken, komisyon da sizi,hiç renk vermeden, kelimenin tam anlamı ile dinliyor.
Acilen bir düzenleme yapılıp, dinlenme öncesinde mükellefl erle rapor taslağının da paylaşılması gerekli ki bu müessese amaca daha iyi hizmet edebilsin. Yoksa idarenin tutumunu katılaştırmaya, manevra kabiliyetini kısıtlamaya yol açar. Sanki rapor, raporu yazanlar dışında bu komisyonca da imzalanmış gibi anlaşılır ve muamale edilir ki bizce halihazırdaki işleyiş böyle bir yorumu hak etmiyor.
Fazla indirim yaptı dedirtme kaygısı
Uzlaşma komisyonlarında merkezi uzlaşma komisyonundan başlayıp tarhiyat öncesi uzlaşma komisyonlarına doğru giderek daha katı yaklaşımların genelleştirilebileceği bir yaklaşım gözlemliyoruz. İstatistiklere bu gözle de bakmakta fayda var. Sanki bu müesseseler küçük ve orta boy işletmelere daha az toleranslı çalışıyor gibi.
Genel olarak tüm komisyonlarda fazla indirim yaptı derler kaygısı var. Bazen en haklı olunan konularda, belki konu uzlaşma aşamasında çözümlenebilecekken çözülememesinin ardında bu kaygı olduğunu müşahede ediyorum.
Belki ben de orada (uzlaşma komisyonunda) otursam aynı kaygıları taşırdım. Bu nedenle konunun yargı öncesi çözümünde farklı mekanizma arayışları ve sorumluluğu yayma çabalarımıza devam etmeliyiz.
Uzlaşma komisyonunca anlaşılma çabası
Değerli DÜNYA okurları, mükellef olarak kendi çapınızda büyük bir tarhiyatla karşı karşıya bırakılmış ve size haksızlık yapıldığı hissindeyseniz, uzlaşma komisyonunun konuya ne kadar zaman ayırıp dosyanıza vakıf olacağı, sizi ne kadar dinleyip anlayacağı endişelerine kapılıyorsunuz. Doğal olarak uzlaşma öncesinde istisnasız tüm mükellefler uzlaşma komisyonu üyelerine veya idaredeki ilgili yöneticilere erişip dertlerini anlatmaya çabalıyorlar. Bu çabanın görülüp, fırsat eşitliği, iyi ve şeffaf idare uygulamaları çerçevesinde mekanizma olarak tanımlanmasında fayda görüyorum. Bu durum idarenin rahatlamasına da katkı sağlayacaktır.
Böylece can siperane çalışan,işlerini layıkıyla ve kişisel olarak herhangi bir şaibe altında kalmadan yapmaya çalışan idarecilerimiz daha rahat hareket edebilecektir.
İdarenin Yargı Üzerinde Bir Etki Gücü Olduğu -Negatif Lobi Endişesi
Mükellefler yargıya gidip gitmeme kararı alırken,idarenin yargıda negatif lobi gücü olduğu endişesi de taşıyorlar. İdarenin yargı üzerinde bir etkisi olabileceği endişeleri de haklı olunan konular da dahi yargıya gitmeyi engelleyen bir faktör olabiliyor.
Yargının İdareden Gelen Çok Sayıdaki Üyenin de Etkisi İle İdareye Daha Sıcak (Hazineci) Yaklaşabileceği Endişesi
Mükellefler yargıdaki hazineci yaklaşım kaygısını da bir faktör olarak göz önünde bulunduruyorlar.
Yargının dava mükellef lehine sonuçlanırsa devlete getirebileceği yük vb hesapların hukuki değerlendirmelerin önüne geçebildiği endişesi haklı olunan konularda dahi yargıya başvuru engeli oluşturabiliyor.
Duruşmasız temyiz süreci
Değerli Dünya okurları,ne yazık ki temyiz sürecinin ağırlıkla duruşmasız yürütülmesi ve tetkik hakimlerinin dosya değerlendirmelerinin paylaşılmaması , adil yargılanma sürecini zedeleyen unsurlar olarak algılanıyor.Mutlaka belirli bir tutarı aşan temyiz dosyalarında talep halinde duruşma yapılmalı ve tetkik hakimlerinin dosya ile ilgili değerlendirmeleri tarafl arla paylaşılmalı.
Sonuç
Adeletli bir uygulama büyük, küçük tüm mükelleflerin vazgeçilmez hakkı, devletin temeli ve görevidir.