Yüzde 3 büyümeyi bile mumla aramak…
ABD ekonomisinde işler yolunda gidiyor. Çoğu uzmana göre, ekonomi tam istihdam düzeyine çok yakın, keza üretim düzeyi de potansiyel düzeyi civarında. Öte yandan, mevcut ücret artış oranlarının yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşılmasını sağlayacağı düşünülüyor.
Ocak ayı içinde Başkanlığı devralacak Trump kısa “kabul konuşmasında” ABD’nin altyapısını tümüyle elden geçireceğini ve bu amaçla önemli kaynaklar ayıracağını belirtti. Öte yandan, seçim kampanyası sırasında önemli vergi indirimlerine gideceğini de sıkça açıklamıştı. Üstelik çoğu konuda yaptığı “U” dönüşlerini, vergi indirimi konusunda hiç yapmadı; düzenli olarak bunu dile getirdi. Zaten cumhuriyetçileri demokratlardan ayıran önemli bir ekonomi politikası uygulaması bu; cumhuriyetçiler geleneksel olarak, “yatırım yapma iştahlarının azalmaması” temel bahanesine sarılarak, zenginlerden daha az vergi almaktan yana.
Trump’un mevcut düzene tepkili, durumlarının hem daha yüksek gelir dilimlerindekilere göre hem de kendi sınıflarının 30-40 yıl önceki durumuna göre çok daha kötüleştiğini düşünen orta ve düşük gelir gruplarındaki Amerikalılara sempatik gelen ve ona seçimi kazandıran bir ekonomi politikası önerisi daha var. Onlara, durumlarındaki kötüleşmenin nedenlerinin başında serbest ticaret anlaşmalarının geldiğini söyledi. Çare olarak bu anlaşmaları tanımayacağını ve gümrük duvarlarını yükselteceğini belirtti. Uzmanlara göre bu politikaların uygulanmasının ithalatı azaltıcı etkisi olacak. Ama diğer ülkeler de tepki verip benzer önlemler alacakları için, ABD’nin ihracatı da azalacak. Dolayısıyla, büyüme üzerinde net bir etki görülmeyecek. Beklenti bu.
Sonuçta, vergi indirimlerinin ve altyapı yatırımlarının, ABD ekonomisinde birkaç yıllık süre için büyüme oranını artırmaları bekleniyor. ABD ekonomisinin zaten potansiyel gelir düzeyine yakın bir yerde olduğu dikkate alındığında, üzerinde siyasi aşırı bir baskı olmadıkça, ABD Merkez Bankası’nın önceden ima ettiğinden daha yüksek oranlarda faiz artırımlarına gitmesi olasılık dahilinde. “Daha yüksek” faizlerden kasıt, ilk yapılacak faiz artırımında daha yüksek faiz değil; daha ileri aşamalardaki faiz artırımları için geçerli bu beklenti.
Elbette bunlar çok kaba yorumlar. Daha kesin bir şeyler söylemek için biraz daha zaman gerekiyor. Yine de bir kaç seneliğine ABD’nin daha yüksek bir oranda büyüme ihtimali bizim gibi ülkeler açısından ilk bakışta olumlu gibi görünüyor. Ama Trump dediğini yapar ve gümrük duvarlarını artırırsa, başka ülkelerin de benzer artırımlara gitmesi ile ileride dünya ticaret hacmi olumsuz etkilenecek. Büyüme üzerindeki olumlu etki ortadan kalkacak.
Salt Türkiye ekonomisi açısından bakıldığında, ABD faiz artırımlarının, hele bir de önceden ima edilenden daha yüksek artırımların, iyi olmayacağı açık. Avrupa Birliği ile işler çok kötü gidiyor. Yurtiçini söylemeye bile gerek yok. Bu koşullar altında, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki 2-3 yıl ortalama yüzde 3 düzeyinde bir büyüme oranı tutturması bile oldukça iyi bir sonuç olur. Olur da, muhtemelen yüzde 3’ü “mumla arar” bir durumda olacağız bu sürede. Üstelik sadece ekonomide değil, hemen her alanda niyetlenildiği beyan edilen politikalar uygulamaya sokulursa mum yerine daha kuvvetli bir ışık kaynağı da yetmeyecek aradığımızı bulmaya.
Unutmadan… İşsizlik oranı artış üzerine artış sergiliyor. Dün açıklanan Temmuz-Ağustos-Eylül dönemi verisine göre işsizlik oranı yüzde 11.4’e yükseldi. Çok değil, Mart ayında yüzde 9.9 düzeyindeydi. Geçen hafta bu köşede yer alan sanayi üretimi gelişmeleri ile paralel ve oldukça olumsuz bir gidişata işaret ediyor. Elbette geçmişi yansıtıyor bu olumsuzluk. Ama az önce tartışmaya çalıştığım gibi gelecek daha az iç karartıcı değil.