Yurtdışından ucuz e-alışveriş; gerçekti, hayal oldu
İnternetin dünya tarihinde en önemli icatlardan biri olduğu şüphesiz tüm otoritelerce kabul edilmiş olsa gerek. Aralık 1969'da Utah Üniversitesi'nin ve Santa Barbara Kaliforniya Üniversitesi'nin de eklenmesi ile 4 düğümlü bir ağ kurularak başlayan internet yolculuğu, bugün yaşamımızın en önemli gereksinimlerinden biri olmuş durumda.
Alışverişten haberleşmeye, sosyal medyadan bankacılık işlemlerine, saymakla bitmeyecek kadar hayatın her anındaki hız ve konforu internete borçlu olduğumuzu söylesek abartmış olmayız. Ulusal kullanımların haricinde uluslararası alışverişin de, medya kullanımı sayesinde insanlar arasındaki haberleşmenin de adresi ellerimizdeki mobil telefonlar ve elbette internet.
Bu hafta Türkiye’nin gündeminde en çok yer alan konulardan bir tanesi instagramın kapatılması meselesi olunca, posta veya hızlı kargoyla gelen eşyada kıymet bedelinin 150 eurodan 30 euroya düşmesini çok da algılayamadık. Oysaki yaşamımızı bir hayli yakından ilgilendiren bir değişiklik girdi bu hafta yürürlüğe, uygulamanın başlamasına ise 10 gün kaldı.
Resmi Gazete’de yayınlanan karar, yurt dışından posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla Türkiye'de gerçek bir kişiye gelen ticari olmayan eşyalar için uygulanan 150 euro kıymet bedelini 30 euro’ya indirirken, AB’den gelen ürünlerde %18 olan gümrük vergisini %30’a, diğer ülkelerden gelen ürünlerde %30 olan gümrük vergisini %60’a çıkartmış oldu.
Ticaret Bakanı Sn.Ömer Bolat konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bu bir firma, şahsa ya da ülkeye yönelik bir düzenleme değil, genel bir ithalat düzenlemesi. Şunu gördük; e-ticaret ile ilgili yapılan işlemlerde sektörlerde, ürünlerde çok hızlı değişimler oluyor. Çok hızlı pazar payları değişimleri meydana geliyor” derken, özellikle küçük esnaf, tüccarlar, ticaret odaları, esnaf odaları, sanayi odaları gibi kurumlardan gelen şikayetlerin bu kararın alınmasında önemli bir rolü olduğunu söyledi.
Mütekabiliyet
Alınan bu kararın faydası, zararı, serbest ticarete bakış açısı, yurtdışı ile rekabet anlayışıyla çelişip çelişmediği, halkın ekonomik sıkıntılar ile mücadele ederken daha ucuz ürüne ulaşabilmesi özetle kimi nasıl etkileyeceği bir yana dursun, AB ile bir mütekabiliyet ilkesinin bundan sonra nasıl sürdürüleceğini de düşündürür hale geldi.
Pek de aklımızda olmayan bu kelimenin sözlük anlamı; karşılıklı olma durumu. Diplomatik bir terim olan mütekabiliyet, devletler arası ilişkilerde maruz kalınan davranışa aynı şekilde karşılık verme prensibini tanımlar.
Ülkeler arası ticarette mütekabiliyet ilkesi bulunmasına rağmen; ülkeler birbirlerine yönelik vergi kolaylıkları ve ayrıcalıklarını; en yalın hali ile bazen ikili, bazense bölgesel anlaşmalar ile sağlar, karşılıklı olarak ticaretin gelişmesini böylelikle tesis etmiş olurlar.
1996 yılında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması, ülkemizin AB ile yaptığı ve bu konudaki en geniş kapsamlı anlaşma. Ve temelinde AB ile ortak hareket etme hükmü yer almakta. Ülkelerin karşılıklı olarak birbirlerine uygulayacakları vergilerde karşılıklı sağlanılan kolaylıklar ticaretin hacmi açısından büyük önem taşımakta.
İthal edilen eşyalara gelen bu kısıtlamanın başta AB olmak üzere tüm ülkelerce Türkiye’den e-ihracat yoluyla sevk edilen yıllık yaklaşık 40 milyar dolar hacme ulaşmayı başarmış ürünlerimize de uygulanması halinde, binlerce e-ihracat yapan firmanın bu durumdan nasıl etkileneceği hususu göz önünde bulunduruldu mu, doğrusu merak ediyorum.
Bu karar kime yarar
Kararın esnafa yarayacağı ve ucuz eşyanın girmesinin engelleneceği öngörülmüş olsa da rekabet açısından bakıldığında Türkiye’deki büyük hacimli e-ticaret firmalarının bu konuda çok daha avantajlı hale geleceğini söylemek mümkün.
Yemeksepeti’nin kurucusu Nevzat Aydın’ın X platformunda konuya ilişkin olarak paylaşımında yer alan, “Giderek dünyaya açılmaktan uzaklaşıp sıkışıp kalıyoruz canım ülkemde” sözüne katılmamak mümkün değil. Temu ve Shine gibi firmaların önünü kesmeye çalışırken halkın daha ucuza alışveriş yapma hakkının elinden alındığı bir tarafta dursun, gerçekten yerli üretime ve üreticiye; tarıma, çiftçiye, sanayiciye fayda sağlayacağına dair ikna olmak bir hayli zor.
Bilsem ki ülkemin üreticisine ve sanayisine faydası olacak, amenna. Ama sanki bu değişiklik üzüm yemekten çok bağcıya zarar verecek gibi görünüyor. Umuyorum AB başta olmak üzere e-ihracat ile gönderim yaptığımız ülkeler de bize benzer bir tutum içerisine girmezler ve sadece mal ihracatında 40 milyar dolara ulaştığımız e-ihracatımız bu revizyon yüzünden zarar görmez.