Yurt dışında kurulu şirketinizden fatura kesmek vergi planlaması mıdır?

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ zeki.gunduz@dunya.com

Değerli okurlar, vergi hukukunun temel kav­ramlarından olan “vergi planlaması” kav­ramının, doğru olduğu samimi inancı ile çok yanlış kullanıldığını görüyorum. Zaman zaman dilim döndüğünce bu yanlış bilgilerin yaratabi­leceği risklere dikkat çekmeye çalışıyorum.

Mükelleflerin mümkün olan en az miktarda vergi ödemek konusunda vergi kanunlarının kendilerine sunduğu olanaklardan olabildi­ğince yüksek oranda yararlanmaya çalışmala­rı haklarıdır. Bu amaca yönelik olarak, vergiyi doğuran olaya sebebiyet vermekten kaçınmak, vergi kanunlarının indirim, istisna ve muafiyet hükümlerinden yararlanmak, şirket veya şahsi mükellefiyet şeklinde faaliyette bulunmak vb. olduğunda bir sorun olmayacaktır.

Bu kapsamda, vergi planlaması işletmelerin üzerlerine düşen vergi yüklerini minimuma in­dirmek ve maksimum vergi avantajı sağlamak için mevcut yasaların sunduğu vergiyi azaltıcı ya da ertelenmesi imkânı veren olanaklarından yararlanma hususunda gösterdikleri çabalar olarak tanımlanabilir.

Başlıktaki konu bu çeşit (vergi planlaması sınırları içinde değerlendirilebilecek) bir ko­nu değil ancak ne yazık ki vergi planlaması sa­nılan bir konu. Sadece faturanın yurt dışından kesiliyor olması Türkiye’nin vergileme hakkı­nı kaldırmaz.

Faturanın düzenlendiği ülke ile Türkiye’nin çifte vergilemeyi önleme anlaşma­sı olması da vergileme yetkisinin o ülkeye bıra­kılabileceği otomatik sonucu yaratmayabilir. Bu nedenle vergi planlaması adı altında kurdu­ğunuz yapının çökmemesi, boşu boşuna bir de yurt dışında şirket kurma ve sürdürme masraf­ları da taşımamak, cezalı işlemlerle karşı karşı­ya kalmamanız için bu tür yapıların risk anali­zinin detaylı yapılması gerekmektedir.

Faturanın yurt dışında kurulu şirketten kesilmesi

Özellikle hizmet işlerinde, hizmeti verenin Türkiye mukimi olduğu hallerde, bu kişilere yurt dışında düşük vergili ülkelerde bir şirket kurduruluyor, iş Türkiye’de, Türkiye’den ya­pıldığı (kanuni merkez dışarıda olduğu halde iş merkezi Türkiye’de olduğu) halde (Türki­ye’de işi yapan şahsın yurt dışındaki şirketin irtibat bürosu çalışanı şeklinde gösterilmesi bir de ücret stopajı riski yaratmak dışında ilave bir koruma sağlamayabilir) gösterilerek fatu­ranın yurt dışındaki bu şirketlerden kesilmesi halinde işi yapan açısından Türkiye’de vergile­me olmayacağı değerlendirmesi yapılabiliyor.

(Daha gözü karalar mal ticaretlerini de sadece fatura düzenleme veya kayıt işleri yapabilecek bir alt yapıya sahip, ilişkisiz (ama ilişkili) tabe­la şirketleri üzerinden yapıp ticari karlarının bir kısmını da halen oralarda bırakmaya çalı­şıyorlar. Artık bu konunun riskleri, hukukiliği üzerinde konuşmak dahi istemiyorum. Konuyu daha da yaymamak için bu bahsi parantez için­de bırakıyorum.)

İşin Türkiye’deki çalışanlarca yapılıp Duba­i’deki (Kıbrıs, vb. düşük vergili bir başka ülke veya bölge de olabilir) şirketten (çoğu zaman çalışanı dahi olmayan, fatura şirketlerinden) faturasının gelmesi halinde konuya vergilen­dirme yetkisi açısından bakılmalıdır.

Türkiye’den yapılan, Türkiye’den yönetilen (iş merkezinin Türkiye olduğu) işlerde fatura­nın Türkiye dışından düzenlenmiş olması ver­gilendirme yetkisinin devri sonucu doğurma­yabilecektir.

Orada vergi ödüyor olmanız da önemli değil

İş merkezi Türkiye’de ise Türkiye açısın­dan vergilendirme yetkisi Türkiye’nindir. Bu durumda kanuni merkezin bulunduğu ülkede ödenen bir vergi olsa bile bu verginin Türki­ye’de mahsubuna imkân verilmeyebilir.

Diğer bir ifade ile kuruluş ve sürdürme mas­rafları dışında bir de orada ödediğiniz verginin de boşa gitmesi ihtimali oluşabilir.

Fatura muhatabı açısından

Yurt dışından gelen fatura ile ilgili sorum­lu sıfatıyla KDV ve dar mükelleflere yapılacak ödemelerde çifte vergilemeyi önleme anlaşma­larını da dikkate alarak stopaj yapma yüküm­lülüğü hususları her halükârda dikkatle yerine getirilmelidir. İşi yapan Türkiye’de ise, iş Tür­kiye’den yapılıyorsa faturayı düzenleyen tara­fın (ÇVÖA var ise) stopaj şartlarının oluşmadı­ğı (183 gün kuralı) iddiası iyi değerlendirilme­lidir. Aksi durumların tespiti halinde ödemeyi yapan şirket en azından stopajdan sorumlu tu­tulabilecektir.

Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı mesele sayılabilir mi?

Bu tür iddialarla da karşılaşıldığını, yargıla­malar yapıldığını paylaşmak isterim. Velhasıl yapı çok kör parmağım gözüne cinsinden ku­rulmuş ise bir kalemde böyle bir iddia ile karşı­laşılabilme olasılığını da göz ardı etmemek ge­rektiğini ifade etmek isterim.

Risk analizi çalışmasında fayda var

Mevcut bir yapı varsa gözden geçirilmesin­de fayda var. Yok kurma niyetindeyseniz de yi­ne oldukça detaylı bir risk analizi yapılmasın­da fayda var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İlk torbanın son hali 08 Temmuz 2024
Torba Kanun- 2 22 Haziran 2024