Yurt dışında büyüme stratejileri
Önceki yazılarımı takip eden dostlarım bilecekler, büyüme konusunda yumurtaları aynı sepete koymama düşüncem vardır.
Yani Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlere, yeni sektörlere yatırım yapma yerine öncelikle mevcut sektörde temel yetkinliklere yönelik yurt dışı fırsatları yakalamayı önermekteyim. Yurt içi farklı sektörlere yatırımlar sizi sektörel risklere karşı korusa da ülke riski ve jeopolitik risklere karşı korumaz.
Yurt dışına yönelelim ama nasıl?
Türkiye, stratejik konumu, güçlü sanayi ve hizmet yapısı ile birçok sektörde uluslararası pazarlara açılma potansiyeline sahip bir ülke. Pek çoğumuz acaba yurt dışında varlık gösterebilir miyiz diye şüphe duyuyoruz, bazılarımız birkaç deneme yapıyor, olmuyor diye bırakıyor, ya da yanlış iş ortaklarına denk geliyoruz ama bu hevesimizi kaçırmamalı. Ben Türk şirketlerinin, özellikle de KOBİ’lerin yurt dışında başarı potansiyelini görüyorum. Daha cesur olmalıyız. Eğer yurt dışına yönelik açılım düşünceniz varsa, ya da mevcut faaliyetlerinizi ilerletmeyi, bir sonraki aşamaya taşımayı planlıyorsanız hangi stratejileri kullanabilirsiniz, bunlara bakalım.
Pazar araştırması ve doğru pazar seçimi
Yurtdışına açılmadan önce yapılması gereken en önemli adımlardan biri, hedef pazarın doğru bir şekilde belirlenmesidir. Pazar araştırması, şirketin hedef müşterilerini, rakiplerini ve pazarın genel durumunu anlamasını sağlar. Örneğin, bir gıda şirketiyseniz, ürünlerinizin ABD ve Almanya’da talebi olabileceğini tespit ettiyseniz, bu pazarlara açılmadan önce geniş bir pazar araştırması yaparak, Türk diasporası ve Orta Doğu kökenli Amerikalıların ve Almanların yoğun olduğu bölgeleri hedef pazar olarak belirleyebilirsiniz. Bu konuda strateji açısından örnek alınması gereken firma bence Ülker.
Stratejik ortaklıklar ve işbirlikleri
Yurtdışı pazarlara girişte bir diğer etkili yöntem, yerel veya uluslararası işbirlikleri ve ortaklıklardır. Bu tür işbirlikleri, yerel pazar bilgisi, dağıtım kanallarına erişim ve regülasyonlara uyum gibi konularda avantaj sağlar. Örneğin bir savunma sanayi şirketiyseniz, yurt dışı ihracata yönelik de bir kısıtlamaya tabi değilseniz, Ukrayna, Pakistan veya Malezya gibi pek çok ülke ile stratejik ortaklıklar sayesinde teknolojik gelişiminizi hızlandırarak, yeni pazarlara açılma fırsatı bulabilirsiniz. Bu konuda Baykar firması bence çok başarılı.
Marka yönetimi ve yerelleştirme
Uluslararası pazarlarda başarılı olabilmek için markanın yerelleştirilmesi kritik öneme sahiptir. Tüketicilerin kültürel değerlerine ve tercihlerine uygun ürünler geliştirmek, marka bağlılığını artırır. Örneğin, Türk beyaz eşya üreticisi Arçelik, Avrupa pazarına girdiğinde ürünlerini enerji verimliliği ve çevre dostu özelliklerle donatarak, yeşil teknolojiye duyarlı tüketicilere hitap etmiştir. Şimdi de Beko markası altında başarısını geleceğe taşıyor.
Dijital dönüşüm ve e-ticaret
Dijitalleşme, küresel pazarlara açılmanın vazgeçilmez bir parçasıdır. E-ticaret platformları üzerinden satış yapmak, markaların uluslararası alanda görünürlüğünü artırır ve daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmalarını sağlar. Mesela Modanisa, Türkiye'den dünya çapında muhafazakâr giyim sektörüne öncülük eden bir e-ticaret platformudur. Uluslararası SEO ve dijital pazarlama stratejileri ile global bir kitleye ulaşmıştır.
Greenhouse yatırım ve yerinde üretim
Yurt dışında üretim tesisleri kurmak, lojistik maliyetlerini düşürmek ve yerel pazarlarda daha rekabetçi olmak için etkili bir yöntem olabilir. Bu kendi yatırımınız olacağı gibi, rakipleriniz ile işbirliği yaparak da olabilir. Bu konuda Şişecam ve Hayat Kimya gibi başarılı şirketlerin stratejilerini beğeniyorum. Sohbete Perşembe günü devam edeceğiz.