Yurt dışına para kaçırmak cezalandırılacakmış!
Türk Lirası değer kaybettikçe, hem beklentiler olumsuzlaşıyor ve hem de güvensizlik büyüyor. Bu durumu terse çevirmeye çalışan Siyasi İrade ise ne yapacağını bilemiyor; öne sürülen kuru sıkı söylemler, endişeleri derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor; eğilimleri kontrol altına almak giderek zorlaşıyor.
Basına yansıyan haberlere bakılır ise, Cumhurbaşkanı’nın ‘’yurt dışına para kaçırmaya çalışanları affetmeyiz’’ söyleminin ardından önemli bir adım atılmış! Türk Parasının Kıymetinin korunması Kanunu’na aykırı hareket edenlere 50 bin liraya kadar idari para cezası verilecekmiş; İthalat, ihracat ve diğer kambiyo işlemleri yolu ile yurt dışına kaçırılan döviz ya da Türk Lirasının yüzde 40’ı oranında ceza kesilmesi yönünde yasal düzenleme hazırlanmakta imiş!
Kambiyo rejiminde değişiklikle ilgili sayısı soru yanıt bekliyor
Hemen yukarıda aktarmaya çalıştığımız söylemlere yansıyan bakış açısı, kambiyo rejiminin radikal sayılabilecek şekilde değişebileceği ve sıkı denetim anlayışının geri dönebileceğini düşündürüyor. Neden bu şekilde bir izlenim oluştuğunu anlatmaya çalışalım.
1989 yılında yürürlüğe giren 32 sayılı karar, yurt dışına para kaçırmak türünden bir kavramı anlamsızlaştırdı. Öncesinde 3 milyon dolar veya eşdeğeri bir parayı yurt dışına çıkarabilmek için Bakanlar Kurulu onayı gerekliydi; bu kararın yürürlüğe girmesi sonrasında ise Türk Lirası ‘’tam konvertibl’’ olarak tanımlandı ve para hareketleri rakamsal büyüklükten bağımsız olarak serbestleştirildi. Herhangi bir vatandaşın Türk Lirası ödeyerek bankadan satın alabileceği veya getireceği dövizi istediği yere götürebileceği hükmü getirildi. Bu uygulamanın hale yürürlükte olduğunu dikkate alır isek, Siyasi İradenin bu durumdan fazlası ile rahatsız olmaya başladığı tahmin edilebilir!
Diğer kambiyo işlemleri yolu ile yurt dışına döviz veya Türk Lirası kaçırılmasının suç sayılabilmesi nasıl mümkün olacak ve önce hangileri bu kapsama girecek? Böyle olması için döviz kuru ve faizlerde yükselişe sebep olabilecek tüm kambiyo işlem çeşitlerinin engellenebilmesinin yolu mu açılacak? Düzene güvensizlik nedeniyle tasarruflarını fiziki olarak kasada veya bir yurt dışı hesabında tutmak, cezalandırılması gereken bir suç mu olacak? Siyasi İradeye ve mali sisteme güvenmeyenlerin, teslim olmak veya cezalandırılmak dışında bir seçeneği olmayacak mı? Şimdilik somut yanıtı olmayan soruların sayısı hızla artıyor ve kafalar karışıyor.
1980’li yıllarda Kambiyo Rejimimiz, küreselci anlayışın dayatması ile kademeli olarak değişti ve 32 sayılı karar ile bugünkü halini aldı; sermaye diğer üretim faktörlerine göre daha ayrıcalıklı hale getirildi, böyle olmasını engelleyen düzenlemeler kaldırıldı; piyasaların görünmez eli herkesin ve her kesimin geleceği üzerinde daha belirleyici hale getirildi. Tüm bunlar net sermaye girişi olabilmesi adına yapıldı; koşulların bir daha düzelmeyecek kadar terse döneceği zamana kadar böyle devam edilecekti! Döviz kuru ile faizlerin nasıl belirleneceği konusu, yakında özerk olacağı varsayılan para otoritesi ile sermayenin daha belirleyici olacağı finansal piyasalar arasında paylaştırıldı. Sermaye hareketlerini yönlendirebilenlerin ve onlar ile kayıtsız şartsız işbirliği yapanların, Dünyamızın geleceği üzerinde daha belirleyici olabilmesi için çaba harcandı!
1989 yılında Berlin Duvarının yıkılması sonrasında önce sıcak para hareketlerinde büyük bir patlama yaşandı. 1990’ların ikinci yarısında ise küresel sayılabilecek krizler nedeniyle eğilimler sürdürülebilir olmaktan çıkınca, oyun değişti; gelişenlerin küresel ekonominin yeni lokomotifi olacağı algısı, gelişmiş ülkelerin para otoritelerinin genişlemeci yaklaşımları eşliğinde pazarlandı. Sorunlar ağırlaştıkça, riskten kaçınma eğilimi dalgalı bir şekilde belirleyici olmaya başladı; küreselleşme denilen kuralsızlığın ve derinleşen uzlaşmazlıkların, kalıcı çözümlerin önündeki en önemli engel olduğu algısı şekillenir oldu. Farklı yapılardaki ekonomiler arasındaki ayrışmalar keskinleşti.
Korumacılık güçleniyor Sıcak parada işler tersine dönüyor
Küreselleşmenin etkinliğin kaybettiği ve korumacılığın güçlenmeye başladığı, sıcak para hareketlerinin terse döndüğü koşullarda hiçbir şeyin eskisi gibi olabilmesini beklememek gerekiyor. Kambiyo rejimlerinde yaşanabilecek daha sıkı denetim yönlü değişikliklerin, ekonomiden siyasete ve sosyal ilişkilere her şeyi etkileyerek sarsabileceğini hesaba katmak gerekiyor!