Yunanistan'a 110 milyar avro!
Nihayet Yunanistan'a ilişkin somut bir plan ortaya konuldu. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ikili anlaşmalar ile Yunanistan'a 80 milyar avro tutarında kredi açacaklar. Yunanistan aynı zamanda IMF ile üç yıllık bir stand-by anlaşması imzalayacak. Bu anlaşmanın hızlandırılmış bir şekilde -bir hafta içinde, IMF yönetimince onaylanarak devreye girmesi bekleniyor.
Bu çerçevede IMF 30 milyar avro tutarında kredi açmış olacak Yunanistan'a. Bu tutar Yunanistan'ın IMF'deki kotasının yüzde 3200'ü! Kotasına kıyasla daha önce en fazla kredi kullanan ülkelerden birisi Türkiye idi. Yunanistan'ınki tüm zamanların rekoru oldu. AB ülkelerinin vereceği miktar da dikkate alındığında, bir ülkeye yönelik olarak yapılan en büyük 'kurtarma' operasyonu olduğu ileri sürülebilir bunun. 'Kurtarma' tırnak içinde; sonuçta yüzde 5 faizle kredi veriliyor Yunanistan'a. Az değil bu faiz.
Tabii ki 'azlık' ya da 'çokluk' göreli: Yunanistan bu programı uygularsa kredi riski zaman içinde azalacak; bu çerçevede yüzde 5 faiz az değil. Yoksa iki gün önce Yunanistan piyasadan borçlanmaya kalksaydı çok daha yüksek bir faiz ile borçlanacaktı.
Artık komşuya ilişkin ana sorun bu programın ne ölçüde uygulanabileceği olacak. Yunanistan halkının programı desteklemesi gerekiyor. Oysa sokak gösterileri sürüyor, genel grevden söz ediliyor. İlk bakışta anlaşılmaz bir durum yok ortada: Ücretler ve emekli maaşlarında indirimler söz konusu. Ama sorun şu ki program uygulanmayacak ise çalışanlar çok daha zor durumda kalacaklar, çünkü Yunanistan ekonomisi iflas edecek.
Kamu çalışanlarının ücretleri ile emeklilerin maaşlarının önlem paketinin merkezinde yer almasının temel nedeni şu: Yunanistan'ın bütçe harcamalarının yüzde 70'i ücret ve emekli maaşlarından oluşuyor. Borç batağından kurtulabilmesi için komşunun bütçesini radikal biçimde düzeltmesi gerekiyor. Bunun bir yolu harcamaları kısmaktan geçiyor.
Bir diğer yolu da gelirleri artırmaktan geçiyor. Açıklanan programda buna yönelik önlemler de var. Katma değer vergisinde artış yapılacak. Ek olarak lüks tüketim mallarından, sigaradan, petrol ürünlerinden ve elektrik tüketiminden daha fazla vergi alınacak. Ayrıca, daha yüksek gelir elde edenlere daha yüksek vergi geliyor. Bu sonuncu önlem, paketi biraz daha kabul edilebilir kılmak için. Aynı amaçla en düşük gelir grubunda olanların ücretlerinde ve emekli maaşlarında indirime gidilmiyor.
Diğer ilginç unsurlar şunlar: 2010 büyüme tahmini aşağıya doğru değiştirildi. Yeni tahmin Yunanistan'ın yüzde 4 daralacağı yolunda. Üstelik 2011'de de küçülmenin yüzde 2.6 ile süreceği öngörüsü var. Bunlar resmi açıklamadan alınmış rakamlar. 2009'da da Yunanistan ekonomisinin küçüldüğü düşünülürse, işsizlik açısından oldukça sevimsiz bir durum ile karşı karşıya komşu. Aynı şekilde şirketlerin de zor günler yaşayabilecekleri öngörülebilir. Bunun ayna yansıması, şirketlerin ve tüketicilerin bankalara olan kredi borçlarını ödemekte zorlanacak olmaları. Bu nedenle bir de finansal istikrar fonu kuruluyor. Açılacak kredilerin bir kısmı bu fona aktarılacak. Fonun 10 milyar avro dolaylarında olduğu söyleniyor.
Açık ki Yunanistan'a rekor miktarda kredi açılacak olmasının temel nedeni, komşuda kriz çıkması halinde, krizin AB üyesi ülkelere de bulaşması riski. Daha önce yaşanan krizlerin bir kısmında (mesela Rusya 1998 ve Asya 1997), kriz çıkan ülke ile ticari ilişkisi fazla olmayan ülkeler de etkilendi. Bu olgunun arkasındaki nedenleri araştıran çalışmaların temel bulgusu şu: Bulaşıcılığa yol açan en önemli nedenlerin başında, ortak uluslararası mali yatırımcıların (borç verenlerin) olması geliyor. Mesela aynı yabancı banka, bazı kırılganlıkları olan ekonomilere önemli miktarlarda kredi açmış olabiliyor. Yunanistan'da olan biten en çok bu nedenle iktisatçıları korkutuyor. Yunanistan tahvillerini yüklü miktarda tutan bankaların çoğunluğu AB bölgesinde. Bu bankalar, küresel krizin tahripkâr etkisini tam atlatamadan yeni bir şokla karşı karşıya kalabilirler (di?).