Yunanistan olayından ders çıkararak izlemek

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Yunanistan’ın yaşamakta olduğu sorunun kaynağında üretim ve gereken reformlardan uzaklaşma ve bol likidite döneminde aldıkları yüksek borçla ulaştığı bu refahta, kreditör ülkelerden ithal ettiği ürünlerin önemli payı oldu. Ülkenin  önemli bir sanayi yatırımı söz konusu değildi. Gelir kaynakları, deniz taşımacılığına dayalı ticaret, tarımsal ürünler ve turizm alanlarından olan ülke, bunlarla tabarrufu ayağını yorganına göre uzatmadan uzaklaştı. Kendi imkanlarıyla  10 bin dolarlık kişi başı milli gelirli bir ülke olabileceken, borçlarla  20 bin doların üstünde kişi başına milli gelirli bir ülke olarak refah içersinde yaşadı. Bunu yaparken üretimden uzaklaştı, kendi gelir alanlarında turizm, tarım ve deniz ticarette de gelişmeyi sağlayacak reformları hayata geçirmedi.Aldığı borçlarla kreditödlerden ithalatlarla onların üreticilerine pazar oldu.

Şimdi içinde yer aldığı ve kendisine yeni kemer sıkma politikaları öneren Avro bölgesi liderleriyle anlaşmaya ve bölge içersinde kalmaya çalışıyor. Bir taraftan borçlarının yeniden yapılandırılıp uzun vadeye yayılmasını, bir kısmının da silinmesini istiyor. Bir yandan da ekonomisini toplamak, halkını rahatlatmak için yeni kredi talebinde de bulunuyor.

2001 yılında önemli ve disiplinli bir programı hayata geçiren ülkemiz ise 2007 yılına kadar dünyada bol likidite döneaminden  faydalanarak yüksek büyümeli bir dönem yaşadı. Amerika’dan başlayan Avrupa’ya sıçrayan kriz sonrası ise üretim artışına ve ihracata dayalı bir gelişmenin gerektirdiği reformlar hayata geçirilemedi. Son yıllarda büyümemiz yüzde 3’ler seviyesine indi. Mevsim etkisinden arındırılmış Haziran ayı kapasite kullanım oranı  geçen yıla göre binde 1 gerilemeyle yüzde 74.5 olarak gerçekleşti. Haziran ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.4 azalırken, yılın ilk yarı ihracatı da yüzde 8.1 gerileme gösterdi. Mart 2015 işsizliğimizde  geçen yılın aynı ayında yüzde 9.9 iken bu yıl yüzde 10.8’e yükseldi.Özel sektör ağırmıklı dış borç yükümüzde yüzde 67.8’i özel sektör yüzde 29.9’u kamu borcu olmak üzere 393 milyar dolara ulaştı. GSMH’mızın yüzde 49.6’sı oranına yükseldi. 

Bu veriler bizim sorunumumuzun da Yunanistan seviyesinde akut olmasa da üretim eksikliğine, büyümemizin düşüklüğüne, tasarruf eksikliğine, yüksek işsizliğe ve artan borç yüküne bağlı olduğunu gösteriyor.

Her ne kadar seçimlerden bir süre önce 2015-2018 yılları için 1300 eylem planlı 25 dönüşüm programı açıklandıysa da üç ayda bir açıklanması gereken izleme sonuçları bilgisi yayınlanmadı. Aynı şekilde bir önceki 2011-2014 Avrasya’nın orta ve üst üretim merkezi olma amaçlı Sanayi Strateji Belgesinin sonuç bilançosu da açıklanmamıştı.
Bu dönemde bizim de sorunumuzun büyüme, tasarruf, yatırım  ve üretim sorunu olduğunu biliyoruz. 

Yunanistan olayını izlerken çıkarmamız gereken ders, “üretimsizliğin ve artan dış borç yükünün” getirdiği olumsuzluk olmalıdır.  Zaten son yılda bundan bağımsız olarak birçok ekonomistin ve yazarın tasarruf ve yatırım azalmasına bağlı üretim daralmasına dikkat çektiğine ve  yeni reformist bir kalkınma programına ihtiyacımız olduğunu önerdikilerine tanık oluyorduk. Bu yazılarda yetersiz büyümenin ancak, yerli hammadde ve kaynak kullanımıyla üretimi ve ihracatı artırarak büyümenin ivelendirilebileceği belirtiliyordu. Yunanistan olayı bu uyarıların haklılığını çok net ortaya koydu. Hemen yeni bir üretim artırıcı bir kalkınma modelini hayata geçirmeliyiz. Onun için gerekli vergi, hukuk reformlarını ve KOBİ desteklerini gündeme almalıyız...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar