Yunanistan nereye koşuyor?

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Yunanistan'daki koalisyon görüşmelerinde bir anlaşmaya varılamaması sonucu ortaya çıkan siyasi kriz, ekonomik krizin üstüne tüy dikti. Dünya piyasaları gelişmelerden dolayı allak bullak. Euro dolar karşısında gerilerken, AB'nin ekonomileri bıçak sırtındaki ülkelerinde borçlanma maliyetleriyle birlikte finans sektöründeki riskler artıyor. Yunanistan'ın Parasal Birlikten çıkması olasılığının artması üzerine geçen pazartesi Yunan bankalarından çekilen mevduat 700 milyon euroya ulaştı. Herkes, bir belirsizliğe doğru hızla yol alan Yunanistan'ın tüm Avrupa'yı peşinden sürükleyeceği endişesinde. Liderler krizden çıkış için büyümenin şart olduğundan bahsederken, İspanya, İtalya ve Yunanistan'da kriz derinleşiyor. 17 üyeli Parasal Birlikte mart ayında endüstriyel üretimdeki gerileme bir önceki yıla göre yüzde 2.2. Parasal Birliği resesyona girmekten son anda yılın ilk çeyreğinde yüzde 2.1 oranında büyüyen Almanya kurtardı.

***
Almanlar arasında Yunanistan'ın üyeliğine karşı muhalefet giderek büyüyor. Tutumlu Almanlar, hovarda Yunanlıların kaynak transferleriyle kurtarılmasına karşı. Kuzey Ren Westfalya eyaletindeki seçimlerde iktidardaki Hristiyan Demokrat (CDU) Parti'nin uğradığı oy kaybı, bu konuda Merkel'e ciddi bir uyarıdır. 2013'de yapılacak genel seçimler öncesinde Merkel'in bu uyarıyı ciddiye almaması düşünülemez. Salı günü Berlin'de bir araya gelen Merkel ve Hollande, Yunanistan'a mali desteğin devam etmesinin bu ülkenin taahhütlerini yerine getirmesine bağlı olduğunu vurguladılar. Almanya başbakanı, büyüme için rekabet gücünün iyileştirilmesi gerektiği konusunda ısrarlı. AB'nin toplam üretiminde yüzde 30'luk paya sahip, dünyanın en büyük üç ihracatçı ülkesinden biri olan Almanya için bunu söylemek kolay. Ne euronun değerindeki artışın ne de ekonomik krizin Almanya'nın ihracatını pek etkilediği söylenemez. Kaliteli Alman ürünleri dünyanın her ülkesinde kolaylıkla alıcı buluyor. Ancak diğer birçok ülke için ihracatı arttırmak öyle kolay değil. ABD gibi bir süper güç bile dışsatımını arttırmak için zorlanıyorsa, Yunanistan'ın yapacağı fazla bir şey yok. Yunanistan'ın, sorunlarının çözümü için Parasal Birlikten ayrılması gerektiğinde ısrar edenler, ülkenin böylece para politikasını serbestçe belirleyebileceğini; ulusal para drahmiyi devalüe ederek rekabet gücünü yeniden kazanabileceği görüşünü ileri sürüyorlar.

***
Peki, bu doğru mu? Devalüasyonların dış ticaret dengesinde mutlak olarak iyileşmeye yol açacağı söylenemez. Bir ülkenin uluslararası ticarette rekabet gücünü belirleyen faktörlerden biri döviz kurundaki değişmedir. Ama bu, ülkenin para biriminin diğer ülke paraları cinsinden ifadesi olarak tanımlanan nominal döviz kurundaki değişme değildir. Rekabet gücünün ölçüsü, ülke içinde üretilen malların yabancı mallar cinsinden değeri olarak tanımlanan reel döviz kurudur. Buna göre bir ülkede üretilen malların yabancı ülkelerde üretilenler karşısında ucuzlaması reel döviz kurunda azalmaya, bir başka ifadeyle reel anlamda devalüasyona neden olarak o ülkenin dış ticaret dengesinde iyileşmeye yol açabilir. Şimdi, konumuz olan Yunanistan'a dönelim. Bu ülke, devalüasyon yapamayacağı için geriye tek yol kalmaktadır: Ülke içindeki fiyatların nispi olarak gerilemesi. Aslında Merkel, büyümek için Yunanistan rekabet gücünü arttırmalı derken bunu kastediyor. Önerilen reçete, ekonominin daha da daralması, resesyonun daha da derinleşmesi yoluyla fiyatların azalmasından başka bir şey değil. Ancak, fiyat rekabetini sağlamanın da ihracat gelirlerini arttıracağının garantisi yok. Ülkede son bir hafta içinde üç defa yapılan koalisyon görüşmelerinden bir sonuç çıkmadı. Haziranda yapılması öngörülen seçimlerden, ekonomik programın devamını kolaylaştıracak bir siyasi tablo ortaya çıkması imkansız. Sol Koalisyon lideri Alexis Tsipras'ın hem ekonomik programı reddetmesi hem de Parasal Birlik üyeliğini devam ettirmek istemesi gerçekçi değil. Siyasi istikrarsızlık, Yunanistan'ın Parasal Birlikten çıkışını hızlandırabilir.

***
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve ECB Yönetim Kurulu Üyesi Jörg Asmussen, Yunanistan ve AB arasında ekonomik reform paketinin uygulanmasına ilişkin bir antlaşma olduğunu; bu ülkenin üyeliğinin devamı için yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğunu tekrarladılar. Bu söylediklerine kendilerinin de inanmadığı açık. Bence, en ilginç değerlendirmelerden birini Almanya dışişleri bakanı Guido Westerwelle yaptı. Yunan halkının sadece bir siyasi görüş için değil, ülkelerinin ve Parasal Birliğin geleceği için de seçim yaptığını söyledi Westerwelle. Alman bakanın bu sözleri, Hazirandaki seçimler öncesinde Yunanlı seçmene son bir uyarı mı? Esasen, şimdi yaşanan sorunlara yıllar önce Robert Mundell parmak basmıştı; işgücünün hareket serbestisinin yeterli olmadığı ortamlarda parasal birliklerin başarılı olması zor, hatta imkansız. AB ülkeleri arasında işgücünün serbest dolaşımının sağlanmış olması da bunun için yeterli değil. En büyük engel, kültürel farklılıklar. Almana Nazi elbisesi giydirecek kadar işi ileriye götüren bir üyenin yer aldığı AB'nin ise, ne kültürel ne de ekonomik sorunları aşabilmesi kolay görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016