Yunanistan ekonomisi uzatmaları oynuyor

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Geride bıraktığımız haftanın en önemli gelişmelerinden biri, önde gelen beş merkez bankasının Polonya'nın Wroclaw kentinde yapılan Avrupa Maliye Bakanları toplantısında likidite sıkıntısı çeken Avrupa bankalarına dolar musluklarını açma konusunda aldıkları karardı. Kararın nedeni, AB'de kontrol altına alınamayan borç krizinin Avrupa bankalarının dolar cinsinden kredi almalarını giderek zorlaştırması. Karar uyarınca, Amerika, İngiltere, İsviçre ve Japonya merkez bankalarının desteğini arkasına alan Avrupa Merkez Bankası (ECB) ekimden başlamak üzere, aralıka kadar gerçekleştireceği üç operasyonla ihtiyaç duyan Avrupa bankalarına üç ay vadeli dolar kredisi açacak. Böylece ECB, Avrupa bankalarına daha önceden bir hafta süreyle açmış olduğu dolar kredilerinin vadesini üç aya çıkarmış bulunuyor. Amerikan Merkez Bankası (FED) doğrudan kredi verme işine girmeyecek, ancak diğer merkez bankalarıyla dolar değişimini yapacak.

***

AB bölgesinde kriz derinleşirken, üye ülkelerin liderleri arasındaki görüş ayrılıkları da iyice belirginleşmeye başladı. Yunanistan'ın Para Birliği içinde kalması için her türlü yolu deneyen Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, yine de sonucun bu ülkenin taahhüt ettiği reformları gerçekleştirip gerçekleştirmemesine bağlı olduğunu söylemekten geri kalmıyorlar. Merkel ve Sarkozy'nin, Yunanistan Başbakanı Papandreu ile yaptıkları görüşmede Yunanistan'ın geleceğinin Euro Bölgesi'nde olduğunu söylemeleri, bu ülkenin ekonomisine çeki düzen vermeden ve bütçede öngörülen kısıntıları yapmadan gerekli desteği alamayacağı anlamına geliyor. Yani, Avrupalı liderler Yunanistan'a "Birlik içinde kalmak senin yararına. Ancak, bunun için gerekli reformları bir an önce yapmak zorundasın" mesajını veriyorlar. Pazar günü acil olarak toplanan Yunan Parlamentosu'nda, bütçe açığının kontrol altına alınması için gerekli yeni tedbirler görüşüldü. Parasal Birliğin 17 ülkesinin parlamentolarının 8 milyar euro tutarındaki yardım dilimini serbest bırakmaları yeni tedbirlerin Parlamento'dan geçmesine bağlı. Kamu sektöründe işten çıkarmalar ve emeklilik haklarının budanması anlamına gelen bu önlemler, ülkenin iflasının önüne geçebilecek mi? Yatırımcılar dışında sayıları giderek artan Birlik üyeleri de bunun mümkün olmadığı görüşünde. Parasal Birliğin üyelerinden Slovakya, Yunanistan'a yardıma başından beri karşı. Koalisyon ortağı Özgürlük ve Dayanışma Partisi, parlamentoda yapılacak oylamada, AB içinde ülke kurtarmak için oluşturulacak fona karşı oy vereceklerini açıkladı. Partinin kurucusu ve parlamentodaki sözcüsü Richard Sulik, ne bugün, ne yarın, ne de elli yıl sonra Yunanistan'ın borçlarını ödemesinin mümkün olduğunu; en iyi çözümün bu ülkenin Avrupa Para Birliği'nden ayrılması olduğu görüşünü yineledi. Bu görüşleri reddetmek mümkün değil. Rekabet gücünü yitirmiş, hızla küçülen bir ülkeden toparlanıp borçlarını ödemesini beklemek iyimserliğin de ötesine geçen bir düşünce. Durum, AB'nin diğer ülkeleri tarafından da iyi bilindiği halde sessiz kalmalarının nedeni, topyekün çöküş korkusundan başka bir şey değil.

***

Sulik'in bu çıkışının ardından AB'nin Ekonomik ve Parasal İşlerden sorumlu komiseri Olli Rehn, yaptığı açıklamada Slovakya'nın yardımı onaylayacağını umduğunu söyledi. Birliğin en fakir üyeleri arasında yer alan Slovakya'nın karar aleyhinde oy kullanması uzak bir ihtimal de olsa, üye ülkeler arasındaki görüş ayrılığını ortaya koyması bakımından anlamlı. Fakat Slovakya bu konuda yalnız da sayılmaz. Bu ülkenin dışında Avusturya ve Finlandiya Parlamentolarında da oylamalar ertelendi. Avusturya, Slovakya ve Finlandiya yardım paketlerine mesafeli dururken, Polonya ise Yunanistan'ın desteklenmesinden yana bir tutum sergiliyor. Avrupa Birliğinin Dönem Başkanlığını yapan Polonya'nın, Maliye Bakanı Jacek Rostowski, Strasbourg'da Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, "Euro çökerse, AB'yi ayakta tutmak güçleşir" diyerek, açıktan olmasa da Yunanistan'a destek verdi. Hatta, Polonyalı Bakan daha da ileri giderek, euronun muhtemel çöküşünün ileride Avrupa'da savaşlara bile yol açabileceği uyarısında bulundu. Bunu şimdiden kestirmek mümkün olmasa da, borç krizi kaygıları arttırıyor. Kaygılananların başında ABD ve Çin geliyor. Dünyanın iki büyük ekonomisi ABD ve Çin'in AB'ye destek vermek istemelerinin altında kontroldan çıkan krizin yeni bir küresel resesyona yol açma olasılığı taşıması yatıyor. Krizin diğer bir boyutu getirdiği siyasi riskler. Krizden dolayı birçok ülkede iktidarların yaklaşan seçimler öncesinde rakiplerine karşı durumlarının sarsılacağı açık. Ne Obama, ne de Sarkozy böyle bir duruma meydan vermek niyetinde. ABD'deki seçimlere neredeyse bir yıl kaldı. Fransa'da ise Sarkozy, ikinci defa seçilebilmek için sekiz ay sonra seçmenlerinin karşısına çıkacak. Eyalet seçimleri hesaba katılmazsa Almanya'daki genel seçimlere daha iki yıl var. Bu yüzden Yunan krizinin etrafa fazla sirayet etmesinin önüne geçmek gerekiyor. Yunanistan ekonomisi ise uzatmaları oynamaya devam ediyor. Bakalım, oyun ne zaman bitecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016