Yunanistan borç takası ve yaklaşan takvim baskısı
Hakan Tezcan / Yatırım Finansman
Geçtiğimiz Cuma günü dokuz Avrupa ülkesinin kredi notunu düşüren S&P, Pazartesi günü de EFSF'in AAA olan kredi notunu bir basamak düşürdü. EFSF'in kuruluş amacı : Yunanistan, İrlanda ve Portekiz örneklerinde olduğu gibi borç sarmalı içindeki ülkelere kurtarma fonu kapsamında kaynak sağlamak. Söz konusu kaynağın temini için ise üye ülkelerin garantörlüğünde tahvil ihracı yoluna başvuran EFSF, kredi notunun indirilmesi nedeniyle daha pahalı borçlanmak zorunda kalacak. EFSF'in 440 milyar EUR olan AAA statüsünde borçlanma kapasitesi, not indirimleri sonrasında 260 milyar EUR seviyesine inmiş durumda. Bunun zaten 40 milyar EUR'su kullanılmış durumda. Yunanistan'ın yeni kurtarma paketi onaylandığında ise 100 Milyar EUR'su daha kullanılacak. Dolayısıyla, eğer tek AAA kredi notuna sahip Almanya, ilâve bir teminat vermeyi kabul etmezse ki Almanya Maliye Bakanı bunun mümkün olmadığını defalarca tekrar etti, EFSF'in elinde 120 Milyar EUR tutarında AAA statüsünde borçlanma kapasitesi kalacak. İtalya ve İspanya için yaklaşık 1 Trilyon EUR tutarında bir kurtarma paketine ihtiyaç olduğu düşünüldüğünde ise elde kalan kaynak miktarı tedirgin edici duruyor.
EFSF'nin yeterince ucuza veya arzu edilen miktarda borçlanamaması halinde ise kurtarma fonu kaynağına gereksinim duyan ülkelerin dolaylı olarak olumsuz etkilenmesi söz konusu olacak. Bu noktada Yunanistan'ın 20 Mart tarihinde ödemesi gereken 14.4 milyar EUR tutarındaki itfası, oldukça kritik önem taşıyor. Yunanistan bu itfası için gerekli olan kaynağı, onaylanmasını beklediği 130 milyar EUR'luk yeni kurtarma paketi sayesinde bulacağını düşünüyor. Aksi durumda temerrüde düşme riski bulunan Yunanistan'ın gelişmiş ülkelerde 60 senedir görülmeyen böyle bir durumla karşılaşmaması için önünde aşması gereken iki önemli engeli bulunuyor. İlki, özel sektör elinde bulunan mevcut 203 milyar EUR tutarındaki borcunun en az 100 milyar EUR'luk kısmının borç takası anlaşması çerçevesinde silinmesini sağlamak; ikincisi ise söz verdiği bütçe kesintilerini hayata geçireceği konusunda ülkesinde görüşmelerde bulunan ECB, IMF ve AB yetkililerinden oluşan Troyka heyetini ikna edebilmek.
Geçtiğimiz hafta bir ilerleme sağlanamaması nedeniyle askıya alınan borç takası görüşmelerinin bu Çarşamba kaldığı yerden yeniden başlaması bekleniyor. Görüşmelerin 23 Ocak tarihindeki Euro-Bölgesi Maliye Bakanları toplantısına kadar sonuçlanması gerekiyor ki 30 Ocak tarihindeki AB Zirvesinde yeni kurtarma paketinin ilk kredi dilimi için onay alınabilsin. Ancak borç takası meselesinin oldukça çetrefilli olması nedeniyle tüm yönleriyle ele alınması oldukça zaman alıyor. Henüz yeni ihraç edilecek tahvillerin kupon faizi üzerinde bile bir anlaşmaya varılamamış olması, durumun hassasiyetini artırıyor. Ayrıca hesabı bilinmeyen CDS'lerin tetiklenmemesi için takasın muhakkak gönüllülük esasına dayalı olması gerekiyor. Aksi durumda bunun finansal çöküşe bile yol açacağını iddia edenler bulunuyor. Aslında ortada böylesine bir risk varsa mutlaka çözüme kavuşturulacağı da düşünülebilir. Ancak eğer yılbaşından itibaren USD bazında dünyanın en çok kazandıran ilk beş borsası arasında olan İMKB'de yatırımınız varsa sanırım iki kere düşünmek gerekiyor.