Yunanistan 2010 ve Türkiye 2001

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Sıra Yunanistan'da olan bitene geldi. Komşunun oldukça yüklü miktarda derdi var. Birincisi kredibilitesini önemli ölçüde yitirdi. Son seçimle işbaşına gelen iktidar büyük bir sürprizle karşılaştı. Daha önce açıklanan bütçe açığı rakamının doğru olmadığı ortaya çıktı. 2009'un ortalarında IMF bir rapor yayınlamış ve komşunun bütçe açığının açıklanandan çok daha yüksek (milli gelirin yüzde 6.2'si) olduğu tahminini yapmıştı. İktidar değişikliğinden sonra ortaya çıkan bütçe açığı rakamı ise IMF'nin tahminin iki katı kadar oldu. Yeni hükümetin bütçe açığının milli gelirin yüzde 12.5 kadarı olduğu açıklaması ekim sonuna doğru geldi.

Aşağıdaki tartışma açısından ilk notumu düşeyim: Türkiye'de o zamanki mevcut milli gelir verilerine göre, kamuoyu 2001 yılına ilişkin bütçe açığı milli gelir oranını yüzde 17.7 olarak biliyordu. Farklı bir ifadeyle, Yunanistan'ın yeni ortaya çıkan ve tüm AB'yi şoka sokan bütçe açığından daha yüksekti bizim açığımız. Gerçi, sonradan açıklanan yeni milli gelir serilerine göre ise bu rakam yüzde 11.9 oldu, ama bir rakam daha: Yeni milli gelir serileri de kullanılsa, sadece bütçe değil de tüm kamu kesimi dikkate alındığında ve AB tanımı kullanıldığında 2001'deki açığımız milli gelirin yüzde 24.5'i oluyor!  

Bütçe açığının ardından Yunanistan'ın kamu borcuna ait rakamların da gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Yunanistan geleceğe ilişkin bazı yükümlülüklere girmişti; bunların da bütçe açığına eklenmesi gerektiği ileri sürülüyor. Bu ekleme yapılmadan bile Yunanistan'ın kamu borcu oldukça yüksek: Hükümetin kasım ayındaki açıklamasına göre milli gelirin yüzde 100'ü. Bu rakam başka kaynaklarda yüzde 110'u aşıyor.

Yine aşağıdaki tartışma açısından ikinci not: 2001'in sonunda eski milli gelire oranla (yani kamuoyunca bilinen gelire oranla) Türkiye'de kamu borcu yüzde 104 düzeyindeydi. Yunanistan'ın mali piyasasının Türkiye'den daha derin olduğunu ve üstelik Yunanistan'ın avro bölgesinde yer aldığını dikkate alalım. Farklı bir ifadeyle, Yunanistan'ın Türkiye ile aynı borç oranına sahip olsa bile borcunu çok daha rahatlıkla finanse edebileceği gerçeğini unutmayalım. Bu durumda, 2001 krizinden hemen sonra kamu borcu açısından da Türkiye'nin durumunun Yunanistan'ın mevcut durumundan daha iyi olmadığı ortaya çıkıyor. 

2001 sonrası bizim durumumuza ilişkin bir noktaya daha dikkat etmek gerekiyor. Ne AB üyesiydik, ne de avro bölgesindeydik. Paramızın arkasında Avrupa Merkez Bankası yoktu. Farklı bir ifadeyle Türkiye'nin önemli bir kur riski vardı. Bu risk yurtiçi faizlere yansıdığı gibi, ekonomik birimlerin önlerini görme yeteneklerini de azaltıyordu. 

Tüm bu sorunlara karşın, IMF'den taze para destekli çok ciddi bir programla krizi atlatıp istikrar yolunda çok başarılı adımlar attık. Yunanistan da yapabilir.  Peki, başarabilir mi?

Daha pazartesi günü Yunanistan Başbakanı mart ayına ilişkin bütçe finansmanı sorununu çözdükleri 'müjdesini' verdi. Siz durup dururken şirketiniz, ya da ülkeniz açısından böyle bir açıklama yapar mısınız? Çok açık biçimde bütçe açığını finanse edememesi riski var komşunun. Biz 2001'de ne yaşadıysak komşu da aynısını yaşıyor. İşin kötüsü, finanse edilebilecek bir açık, eğer herkes finanse edilemeyeceğini düşünüyorsa finanse edilemez. Çünkü ya hiç kimse finansman için çıkarılan tahvilleri almaz ve bu durumda açık finanse edilemez. Ya da satın almak için çok yüksek faiz talep eder ve bu durumda da açık çok daha artar; bir dönem sonra finanse edilemez hale gelir.

Bu sevimsiz ihtimali ortadan kaldırmanın yolları var. 2001 krizinden sonra Türkiye'nin yaptığı gibi çok ciddi bir mali disiplin gerekiyor öncelikle Yunanistan'a. "Mali disiplin çok önemlidir" benzeri sözlerle olmuyor bu iş. Disiplin yolundaki adımların hemen şimdi atılması gerekiyor. Bu adımların arkasının geleceğine güven sağlanması olmazsa olmaz bir diğer koşul. Bunlar da yetmiyor; mutlaka taze para ile desteklenmesi lazım Yunanistan'ın. Taze paranın AB'den gelmesi önünde bazı engeller var. Bunun başka 'yaramaz çocuklara' da kötü örnek olmasını istemiyor AB.

Sadece taze para ve mali disiplin yolunda atılmış kuvvetli adımlar da yetmez. Yunanistan'ın şu anda hiç kredibilitesi yok. Tıpkı 2001 krizi sonrasında bizim kredibilitemiz olmadığı gibi. Bu nedenle bütçeye ilişkin açıklanan rakamlara kimse inanmaz. Üstelik Yunanistan'ın bu rakamlarla sürekli oynadığı biliniyor. Açıklanan verilerin doğru olduğunu tescil edecek bir kuruma ihtiyaç var. Bu açık ki AB değil. Çünkü Yunanistan AB içindeyken oldu bütün bunlar.

Hem taze para hem de tescil açısından bakınca en ideal çözüm IMF; gibi geliyor. Yunanistan'ın durumu çözüm sürecine girmezse, Portekiz ve İspanya derken ortalık yine karışabilir. Bu riski artıran unsur AB'deki finansal kurumların azımsanmayacak bir kısmının küresel krizden zaten kötü etkilenmiş olmaları. Yara daha kabuk bağlamadan yeni bir darbe hoş olmaz kısacası.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018