Yumuşak gücümüz ve tv dizilerimiz son

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ [email protected]

TV dizileri araştırmamın sonuçlarını vererek bu konuyu bırakıyorum.
1) Bizim dizileri seyredip de Türkiye’ye özellikle İstanbul’a gelmemek için odun olmak lazım. Yani, diziler turizm için iyi.
2) Bu diziler bizi yumuşak güç sıralamasında son sıradan çıkarır mı? Hayır.
3) ihracatımızı 2023 yılında 545 milyar dolara çıkarır mı? Yok canım.
4) Her alanda olumlu etki uyandırıyorlar mı? Hayır.
İşte böyle. Bundan başka, benim bulamadığım, olumlu etki, eğer varsa, abartmamak lazım. Yazının bundan sonraki kısmını okumasanız da olur ama çok emek verdim, vakit harcadım onun için nezaketen okuyun. Kanılarımı belki birinin işine yarar umuduyla alfabetik sırada sunuyorum.

- APTALLIK
İyi Türkler aptal, kötü Türkler dizinin son bölümüne kadar cin. Özellikle esas kızların zekası iki haneli rakamları geçmiyor. Esas oğlanlar da pek zeki sayılmaz. Kandırılmaları çok kolay. Bazı sahneleri seyrederken ben dayanamayıp “Yok artık. Bu da yutulmaz” diye bağırıp çağırınca Hanım’dan azar işittim. İyi Türklerin bu kadar enayi olmalarını olumlu bulmadım.

- BÜROKRATLAR
Bir kaç çürüğü kötülemek dışında diziler siyaset ve bürokrasiye bulaşmıyor. Sık kullanılan bürokrat karakterler genellikle avukatlar ve polis komiserleri. Kötü bürokratlar kötü adamla işbirliği halinde olan yiyiciler. Sayıları az ve mutlaka yakalanıyorlar. Bunu olumlu buldum.

- ÇOCUKLAR
Benim çocukluluğumun filmlerindeki gıcık çocuk tiplemesi değişmemiş beter olmuş. Dizilerdeki çocuklar bilmiş, dünya etraflarında dönüyor, istekleri bitmiyor. Dizilerdeki ebeveynler ve diğer büyükler bu çocuklara nedense “sana soran oldu mu ulan?” diyerek şiddet uygulamıyorlar. Bunu da olumlu buldum.

- DUYGUSALLIK
Türkler çok duygusal. Çabuk parlıyorlar. Aşıklar sık kavga ediyorlar. Ama milletin birbirine melül baktığı, göz yaşı döktüğü sahne daha çok. Esas kız başta, tüm kadınlar, anneler hatta erkekler her bölümün yüklü bir kısmını ağlayarak geçiriyorlar. Göz yaşı sel oluyor. Ağız dalaşı hariç duygusallık olumlu herhalde.

- FERAGAT
Türkler bazen gereksiz konularda kimsenin işine yaramayacak fedakarlıklarda o kadar aşırıya kaçıyorlar ki herkes sefil oluyor. Dizinin birinde 25 yıllık bir sırrı bir Allah’ın kulu açıklamadığı için millet 79 bölüm sefil oldu. Esas kız delicesine aşık olduğu esas oğlanı sevdiğini babasına söyleyemediği için başkasıyla evlendirdiler. O da evlendi. Bunu olumlu bulmadım.

- GÖRÜNÜM
Türkler, özellikle hanımlar her durumda artist gibi! Bir dizide esas oğlanı tavlamak isteyen kız küçük kasabada öyle makyaj ve kıyafetlerle gezdi ki ahlaka mugayir hareketten tutuklansa kimse şaşmazdı. Gangsterler bile makyajlı. Tamamı yapma kaşlı hanımlar yüzlerinde yarım kilo fondötenle yatıp kalkıyorlar. Bunu yumuşak gücümüz açısından olumluca buldum.

- HASTANELER
Hastanelik olacaksanız Türkiye’ye buyurun. Tedaviyi, hiç bekletilmeden, saray gibi yerlerde alıyorsunuz. Hastanenin bekleme koltukları klasik İtalyan, hasta odaları lüks otellerin kral daireleri gibi. Sadece hastane sayısı biraz az gibi. Dizilerde herkes aynı hastaneye gidiyor. Hatta diziler arası hastaneler de aynı. Buna rağmen acilde bile sıra bekleme falan yok. Bu biri hastanelik olana kadar iyi. Bunu riskli ama olumlu buldum.

- KÖTÜLÜK
Türklerin kadın erkek kötüsü 7/24 kötü. Arkadaş, akraba falan dinlemiyorlar başta esas kız olmak üzere herkese kötülük yapabiliyorlar. Türkler özellikle aşk ve kıskançlık yüzünden her türlü iblisliği yapabiliyorlar. İftira, tuzak ve şantaj favori. Yalan söyleyen Türk çarpılsa memlekette düz Türk kalmaz. İyiler de kötüler de bol bol yalan söylüyorlar. Bu olumsuz.

- MAFYA
Mafyasız dizi hemen hemen yok. Babalar etraflarında bir sürü siyah takım elbiseli, kravatsız beyaz gömlekli, silahlı, cıvan delikanlı tayfasından belli oluyorlar. Paralarını nasıl kazanıyorlar tam açıklanmıyor. Babalar esas kızın/oğlanın babası bile olabiliyor. Hatta bazen esas oğlan bile mafya babası olabiliyor. Ona baba denmiyor ağa falan deniyor. Bu olumlu değil.

- MAHREMİYET
Türkler başkalarının konuşmalarını dinliyor mektup ve haberleşmelerini okuyorlar. Özellikle kötü adamlar esas oğlan ve esas kızın aleyhine olacak her şeyi kapı aralığı, merdiven boşluğu falan mutlaka dinliyorlar. Özellikle kötüler bu konuda adeta uzman kesilmişler. Mektup çalma olağan. Bunu olumlu bulmadım.

- MEKAN
Alelade mekan yok. Her dizi bir şekilde cennet İstanbul’a değiyor. İstanbul’un her tarafı Boğaz. Boğaz manzarası görmeyen bir evde veya boğaza yürüyüş mesafesinde olmayan bir yerde oturan kimse yok. Kazara oralarda oturmayanlar için ekranda bol Boğaz Köprüsü ve Kız Kulesi resimleri geçiyor. İstanbul’da değilseniz ya bir sahil kasabasında ya da UNESCO dünya mirası bir şehirde oturuyorsunuz. Bu olumlu.

- MUTFAK
Türkiye’de millet ha babam de babam yiyor. Dizilerdeki fakir olsun zengin olsun sofralar ağız sulandırıyor. Burada dizilerimiz abartıyor denemez. Mutfağımız harikadır amenna. Bunu yumuşak gücümüz açısından olumlu buldum.

- POLİS
Bir dizi hariç, ki o da ihraç edilmemiş, Türk polisi oldukça nazik. Bu garip değil. Garip olan polisimizin durumlara müdahale hızındaki varyasyon. Ya olay veya ihbardan bir dakika sonra veya dizinin son bölümünde ancak geliyorlar. Genellikle kötü adam yakalanıyor ama esas kötü adam üç-beş kere etrafının kuşatıldığı! yerlerden bir arka pencere veya kapı bulup kaçabiliyor. Bir de polis merkezi ve komiser sayısı çok az. Herkes aynı karakola gidip aynı komisere ifade veriyor. Bu yumuşak gücümüz açısından pek olumlu değil.

- SEKS
Dizilere bakarsanız kovboyların def-i hacet etmedikleri gibi Türkiye’de seks ırza tecavüz edildiği haller haricinde yapılmıyor. Aşık ve maşuk kelebek öpücüğü ile idare ediyorlar. Tam vuslat oluyor gayri derken kamera ya yere ya da havaya dönüyor. Ama bir şekilde hanımlar sık hamile kalıyorlar. Bu yumuşak gücümüz açısından iyi mi kötü mü bilemedim.

- ŞİDDET
İthalatçı bir ülkenin yetkilisi bizim dizilerin sevilmelerinin bir nedenini şiddetin azlığına bağlamış. Halbuki dizilerde şiddet ırza tecavüz, dayak, işkence ve silahlı çatışma şeklinde bol bulunuyor. Seks az olabilir ama şiddet az değil. Daha ne şiddet olacak bilmiyorum. Alıcılar şiddet az diye algılıyorlarsa iyi ama ben mesajı olumlu bulmadım.

- SINIF ATLAMA
Türkiye mucize bir memleket. Bir sosyal sınıftan öbürüne zıp diye geçiliyor. Tahsil almamış olmak sorun değil. Bir haftada mucizevi ekonomik ve sosyal sıçramalar yapılıyor. Bir balıkçı ikizinin yerine moda şirketine genel müdür oluyor kimse anlamıyor. Konaktan kovulan hizmetçi ve oğlu beş on sene, bazen adeta hemen sonra milyarder olarak intikama geliyorlar. Bunu olumlu buldum.

- TESADÜFLER
Dizileri tesadüfler belirliyor. Hele gerilimi bol dizilerde hemen her şey tesadüflere bağlı. Bir de ‘Tam o esnada’ dedikleri şeyler aşırı bol. Tam öpücük alış verişi yapılacak odaya biri giriyor, tam bir kilit sır açıklanacak telefon çalıyor, tam önemli delil bulunacak patlama oluyor, vesaire. Başka dizi nasıl uzayacak? Bunun yumuşak gücümüze etkisini çözemedim.

- TRAFİK
Türkiye’nin özellikle İstanbul’un ulaşım ve park sorunu diye bir sorunu yok. İstanbul’un her tarafından her tarafına beş dakikada gidiliyor. İsteyen istediği yere park ediyor. Bir çok dizide millet emniyet müdürlüğünün kapısının önüne araba park etti. Adamı sorgusuz vururlar. Bunu birileri bizzat gelip İstanbul’u ziyaret edene kadar yumuşak gücümüz için olumlu buldum.
Özetle, yukardaki öğelere bakınca bir kaç tanesi hariç çoğu öğe çok olumsuz değil. Türkler ellerinde pala, altlarında deve ırzına geçecekleri kadın arayan giyimsiz insanlar değiller. Yakışıklı oğlanlar, güzel kızlar var, kötü kadınlar bile güzel. Aşk var, manzara var, lüks arabalar, köşkler ve konaklar var, iyi yemekler var, gelenekler var, arkadaşlık var. Olmayan tek şey Türkiye’nin bütünü. Benim gibi dizileri peş peşe seyredenlerin Türkiye nasıl bir ülkedir anlamaları hayatta mümkün değil. Benim bile aklım karıştı.

Sağlıcakla kalın

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019