Yumuşak derken üçüncü çeyrekte sert indik…
Üçüncü çeyrek büyümesi dün beklenenin altında yüzde 1.6 olarak beklenenin çok altında açıklandı. Yumuşak iniş derken üçüncü çeyrekte sert inmiş olduk. Buna bağlı olarak dokuz aylık, üç çeyreklik büyümede yüzde 2,6 olarak gerçekleşmiş oldu. Buna göre revize edilmiş 2012 yılı büyümesi yüzde 3.2'yi elde edebilmemiz için dördüncü çeyrekte yüzde 4.9 büyüme elde etmemiz gerekiyor. Dördüncü çeyrek büyümesine bizi belki üçüncü çeyrekte tüketime etki etmeyen sıcak para girişi devam ederken, bankaların tüketim, konut ve otomotiv kredilerindeki indirimleri tüketimi hızlandırarak ulaştırabilir.
İş dünyasının temsilcilerinin dün gazeteniz DÜNYA'da yer alan 2012 değerlendirmeleri "2012'de beklendiği gibi yumuşak inişin gerçekleştiği, 2013 yılında ise büyümenin ivmeleneceği, canlılığın artacağı bir yıl" beklentisiydi. Dün açıklanan ve beklenenin çok altında kalan yüzde 1.6'lık üçüncü çeyrek büyümesi, "Yumuşak inişin sert inişe döndüğünü" gösteriyor. Eğer son çeyrekte yüzde 4.9'luk bir büyüme elde edebilirsek, ancak o zaman bu yıl için hedeflenen yüzde 3.2'lik revize edilmiş büyümeyi yakalayabileceğiz. Bu yılın üç çeyreklik, 9 aylık bölümde ulaşabildiğimiz büyüme rakamı sadece yüzde 2.6.
Bu dokuz aylık yüzde 2.6'lık büyüme rakamına ulaşırken "net ihracata" dayalı bir büyüme. Ve net ihracat içersinde "altın ihracatı" önemli oranda rol oynuyor. İhracatının büyüme oranına ilk dokuz aylık dönemde katkısı 4.7 puan olarak karşımıza çıkıyor. Sabit sermaye yatırımları dokuz aylık dönemde binde 5 oranında gerilemiş durumda. Özel tüketim dokuz aylık dönemde büyümeyi binde 4 aşağıya çekerken, kamu tüketiminin katkısı binde 5 gibi düşük oranda kalıyor.
Oysa üçüncü çeyrekte uluslararası likidite artışı ile ülkemize "Sıcak para" girişinde önemli artış gözlenirken, bunun tüketimi ivmelendirmediğini görüyoruz.
Borsa Finans servisimizin yaptığı çalışma son dönemde gerileyen faizlerin ardından, son 10 günlük dönemde bankaların tüketici, konut ve otomotiv kredilerini önemli ölçüde aşağıya çektiklerini ortaya koyuyor.
Eğer artan sıcak para girişi ve aşağıya çekilen banka kredileri 4. Çeyrekte tüketimde önemli bir sıçramaya neden olabilirse ancak o zaman 2012 yılının revize edilmiş yüzde 3.2'lik büyümesini yakalayabiliriz. Aksi halde bu yılı yüzde 3'ün altında kapatmamız söz konusu olacaktır. Bu 2013 büyüme beklentisini de olumsuz etkileyecektir.
Büyüme açısından 2013 yılı Orta Vadeli Program hedefi yüzde 4. Programda bu sonucun nasıl elde edileceği " Bu dönemde ekonomik büyümeye katkının tamamının toplam yurt içi talepten gelmesi, net mal ve hizmet ihracatının GSYH büyümesine katkısının ise sıfır puana yakın olması hedeflenmektedir" cümlesiyle ortaya konuluyor. Özel tüketim hedefinin yüzde 3.1, kamu tüketiminin yüzde 3.6 artması bekleniyor. 2013 yılının yüzde 4 büyümesine özel tüketimin yüzde 2.1, kamu tüketiminin 0.3, özel kesim sermaye yatırımlarının da 1.5 puan katkısının beklendiği OVP'de yer alıyor.
Bütün bunlar hem bu yıl büyüme hedefinin tutturulması, hem gelecek yıl büyüme hedefine ulaşılması için iş dünyası temsilcilerinin dünkü haberimizde yer alan önerilerinin dikkate alınmasını gerekli kılıyor. İş dünyası temsilcileri "Yumuşak iniş döneminin bitmesi ve büyüme dönemi önerilerinin hayata geçirilmesini" istiyorlardı. Seçim ekonomisi ve popülist politikalardan uzak durularak, makro dengeler korunurken, mikro ve makro reformların hayata geçirilmesini öneriyorlardı.
Aslında iş dünyası temsilcilerinin bu söylemleri 2013 yılının özellikle içerde üretimi artırma yönünde reformist politikaların hayata geçirilmesinin zorunluluğunu ortaya koyuyor. Ülkemizin artık yeni bir kalkınma modeline ve buna bağlı olarak yeni reformlara ihtiyacının zorunluluğunu gösteriyor.
2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için gerekli olan büyüme hedeflerinin altında kaldığımız ve büyümeyi yeniden ivmelendirmemiz ve sürdürülebilir kılmamızın ancak yeni bir program ve buna bağlı reformlarla mümkün olabileceği iş dünyası ve bilim dünyasının bazı temsilcilerince dile getiriliyor. Siyasilerin buna kulak tıkamadan harekete geçmeleri gerekiyor.