Yumurtalarınız aynı sepette mi?

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM [email protected]

Bildiğiniz üzere iş dünyamız birkaç senedir makro ekonomik sorunlar ile boğuşuyor. En önemlisi de öngörülebilir, istikrarlı bir ortam oluşmaması. 2018’den bu yana ekonomi yaklaşımları sıklıkla değiştiğinden, politikalar ve bunun iş alemine yansımaları şirketleri finansal ve stratejik riskler ile karşı karşıya bırakıyor. Geleceğe yönelik planlama yapmayı, yatırım kararları vermeyi, finansa erişimi zorlaştırıyor. Evet, işin talep boyutunda, büyüme boyutunda büyük sorunlar yaşamadık, ancak maliyet ve giderleri öngörme ve yönetme noktasında zorlandık. Politika değişiklikleri adaptasyon sorunları oluşturuyor. Bu makro risklere bir de yıkıcı teknolojik dönüşümü, yeni kuşakların iş hayatına bakışı nedeniyle yaşanan çatışmaları, eğitim sistemi nedeniyle alttan işgücüne, özellikle de sanayide işgücüne katılım oranının düşüklüğünü, yasa ve düzenlemelerin her geçen gün ağırlaşmasını ve jeopolitik riskleri de eklediğinizde, bu riskleri kısa vadede yönetmiş olsak bile, orta ve uzun vadede yönetmek zorlaşıyor.

Riskleri ancak global bir bakış açısı ile yönetebiliriz

Geçtiğimiz salı günü DÜNYA Gazetesi’nde Özlem Ermiş Beyhan’ın TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile gerçekleştirdiği röportaj yayınlandı. Sn. Başkan’ın verdiği mesajların hepsi önemliydi ancak bir tanesi gerçekten çok kritikti:

“Globaldeki temayı kaçırıyoruz. Niye? İçerde günlük gelişmelerle uğraştığımız, operasyonel işlere boğulduğumuz için… Bu ülkemiz için de geçerli şirketler için de… Enflasyon, nakit akışı, finansmana erişim, değişen regülasyonlar ile uğraşmaktan globaldeki trendleri kaçırıyor iş dünyamız. Bizim sık değişen regülasyonları anlamaya uğraşmakla enerji kaybetmememiz, verimliliğe odaklanmamız gerek. Pandemiden sonra kartlar yeniden dağıtılıyor. Avrupalı firmalar bugün tedarik zincirini çeşitlendirmek için arayışta. Burada Türkiye ön planda zaten. Ama biz içeride enerjimizi günlük işlerle harcadığımız için bu gelişmeyi kaçırıyoruz”.

İşte bu noktada, global düşünmemek, tek bir ülkede oyuncu olarak kalmak riskli olabilir. Globaldeki fırsatları kaçırmaya neden olabilir.

Yurt dışında yatırım yapmak makro riskleri yönetmenize katkı sağlar

İhracat elbette önemli bir iş ve risk yönetimi stratejisi ancak, sizi ülkenin politika ve yasal değişikliklerinden, pazar risklerinden, finansa erişim sorunlarından tam anlamıyla korumaz. Makro sorunların yansımaları ile uğraşırken büyük resmi kaçırıyor olabilirsiniz. Global düşünce için ihracat ilk adımdır ve iyi bir başlangıçtır. Ancak uzun süredir ihracat yapan, yurt dışı müşterileri olan, networkü olan şirketler için artık bir sonraki aşamaya geçmek gerektiği düşüncesindeyim. Konfor alanından çıkmak gerekiyor.

Şirketler açısından en önemli risk yönetimi stratejilerden bir tanesi de yurt dışından şirket satın alma veya sıfırdan “greenfield” yatırımlar ile potansiyel yurt dışı pazarlara ben burada yerleşik bir oyuncuyum demektir. Bu eski ve potansiyel müşterilerinize de daha fazla güven verir.

Şirketinizin yurt dışında yatırım yapması halinde iyi bir pazar yakalayabileceğine inanıyorsanız, bu konuyu stratejik planlarınız içine almalısınız. Öte yandan yurt dışında şirket alımı ya da temelden greenfield yatırımlar beraberinde farklı operasyonel, yasal ve mali riskleri getirmektedir. Hem stratejik seviyede daha en başta yatırımları planlarken, hem de yatırım süreci ve sonrasında operasyonel seviyede risklerinizi değerlendirmek ve doğru eylemler ile yönetmeniz gerekir. Bu risk değerlendirmelerinin profesyonelce ve belirli bir metodoloji çerçevesinde yapılması gerekir. Pazar, yerel düzenlemeler, kültürel farklılıklar, finans ve altyapı konularına özellikle dikkat edilmelidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eyvah torunlar büyüdü! 12 Kasım 2024