Yükselen korumacılık ve aşırılıkların kendi zıddını yaratması!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

İçinde bulunduğumuz koşullar, hem kalıcı çözüm üretimini zorlaştırıyor ve hem de ciddi yan tesir risklerini bünyesinde barındırıyor. Her türlü aşırılığın kendi zıddını yaratabileceğini düşünmeden ve sorunları ağırlaştırarak günü kurtarmaya çalışmanın birikmiş maliyetleri, hareket yeteneğimizi önemli ölçüde daraltıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından son açıklanan veriler, makroekonomik görünümün ve beklentilerin bozulmaya devam ettiğine işaret ediyor. 2016 yılının mevsimsellikten arındırılmış Gayri Safi Yurtiçi Hasıla büyümesi, yüzde 2,7 gibi güçlü bir daralmaya işaret ediyor; bu olumsuz eğilimin kırıldığına ilişkin her hangi bir veriye rastlanamıyor. Bu hafta içinde açıklanan Ekim ayı işsizlik oranı yüzde 11,8 düzeyinde gerçekleşmiş. Aralık ayı itibari ile söz konusu oranın yüzde 12 seviyesini aşmış olabileceğini hesaba katmak gerekiyor.

Enflasyon oranları ise çok daha güçlü bir bozulmaya işaret ediyor. Tüketici fiyatları Aralık ayında yüzde 1,63 oranında yükselmiş ve yıllık oran yüzde 8,53 düzeyine tırmanmış. Gerek imalat sanayi ve gerek ise tarım alanındaki üretici fiyatları ise, 2016’nın son ayında tam anlamı ile alarm vermeye başlamış; sırası ile yüzde 3,26 ve yüzde 3,51 oranlarında güçlü yükselişler yaşanmış. Türk Lirasındaki tempolu yıpranma, maliyet kökenli enflasyon baskıları yükselterek kırılganlık yönündeki algıları olabildiğince artırmış.

Finansal piyasalardaki eğilimler ise aktarmaya çalıştığımız görünümün daha da bozulduğunu düşündürüyor. Döviz kuru ve faizler arasındaki olumsuz etkileşim, beklentileri olumsuzlaştırarak sorunları ağırlaştırmaya devam ediyor. Riskten kaçınma eğilimine tahammül şansımız giderek azalıyor. Tepkisel tavsiye ve müdahaleler ise, hem pek bir işe yaramıyor ve hem de güven bunalımının derinleşmesine sebep oluyor.

Orta Vadeli Plan Hedefleri anlamsızlaşıyor ve yönlendirici olabilme özelliğini tümü ile kaybetmiş gibi görünüyor. Para ve maliye politikalarının olabildiğince gevşek olacağı, döviz kurları ve faizlerde beklentileri olumsuzlaştıracak dalgalanmalar yaşanmayacağı varsayımları daha birinci ayda çökmüş gibi görünüyor. Ekonomik koordinasyon toplantıları ise kötüye gidişi değiştirmek konusunda yaya kalmaktan kurtulamıyor; riskten kaçınma eğilimini daha da güçlendirmekten başka bir işe yaramıyor.

2003- 2012 yılları genelinde aşırılıkları dizginlemeye çalışmamış olmanın faturası giderek ağırlaşıyor. Eğer döviz kuru ve faizlerdeki gerilemenin yarattığı derinlik sarhoşluğuna kapılmamış ve cari açığın kontrolsüz bir şekilde büyümesine yol vermemiş olabilseydik, bugünkü sıkıntıları bu şiddette yaşamak zorunda kalmayabilirdik. Üretim cephesindeki rekabet koşullarında yaşanan olumsuzlaşmaya kayıtsız kalmasak, faaliyet gelirleri erirken borçluluk oranlarının ölçüsüz biçimde yükselmesine dur diyebilsek sonuç daha farklı olabilirdi.

Fakat olmadı! Kısa vadeli bakış açılarından destek bulan aşırılıklar, bugünkü kısır döngünün şekillenmesinde ve geleceğimizi karartmasında belirleyici oldu. Zamanında gerekli ve gerçekçi uyarıları yapanları felaket tellalı diyerek dokuz köyden kovmak, bugün daha büyük açmazların sebebi oldu.

Sürdürülebilir olmayan ve aşırılıkları zorlayan küresel eğilimler, uzunca bir süredir kendi zıddını yaratmaya başladı. Küreselleşme denilen kuralsızlık tekler ve para otoriteleri etkisizleşirken, korumacı eğilimler güçlenmeye başladı; riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesi de kaçınılmaz hale geldi. Küresel kriz sırasında mali sistemi kurtarmaya çalışmak, özellikle gelişmiş ekonomilerde siyasi merkezin sağa doğru kayması ve göçmen karşıtı politikalar yükselmekte olan korumacılığın ayak sesleri idi. Sıranın üretim cephesine kayması ve küresel ticaret hacmini etkileyerek sistemik risk algısını beslemesi kaçınılmaz bir durumdu. Bu açıdan değerlendirildiğinde, İngiltere’nin AB referandumundan veya ABD Başkanlık seçimlerinden çıkan sonuçlar sürpriz sayılamazdı! Küresel sorunlara uzlaşıya dayalı ve küresel çözümler üretememenin sonuçları belli idi!

Ön plana çıkmaya başlayan korumacı eğilimler, bakış açılarının hızla orta vadeye kaydığı ve riskten kaçınma eğiliminin dalgalı bir şekilde güçlenmeyi sürdürebileceği anlamındadır! Hayal peşinde koşma zamanı değildir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar