Yüksek oranlı büyümeye veda
Küresel ekonomi krizden sıyrılıp yerini canlanmaya bırakmak istiyor. Ancak bu iş her ülke için öyle kolay olmayacak gibi duruyor. Nitekim OECD’de yayınladığı 2014 Ekonomik Görünüm Rapor’unda 2015 yılının birçok ülke için zorlu geçeceğinin altı çizilmekte.
Rapora göre 2015 ve 2016 yıllarında birçok ülkede yüksek oranlı büyüme oranları göremeyeceğiz. Bu ülkelerin başında da Euro Alanı ülkeleri ve Japonya geliyor. Japonya tek başına ayrı bir inceleme tabi tutulması gereken bir ülke. Çünkü Japonya durgunluğa 2008 krizi ile girmedi, 1995 yılından beri krizde. Euro Alanındaki ülkeler ise Avrupa Merkez Bankası ve IMF kurbanı.
Kriz başladığında ABD parasal genişlemeye giderken, başta AB’nin lider ülkeleri Almanya ve Fransa olmak üzere kimi ülkeler IMF’in istikrar programının destekçisi oldular. Programda ilk hedef Kamu Borç Stoku/GSYH oranı yüksek olan Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya’nın borçlarını ödeyecek duruma getirmekte. Programa safça bakanlar bunu gerekli bir politika olarak gördüler. Aslında yapılan Alman ve Fransız bankalarının bu ülkelerden alacaklarını garanti altına almaktı. İstediklerini de yaptılar, ancak bu AB’yi kurtarmaya yetmedi. AB 2014’ü durgunluğun kıyısında geçirdi, OECD 2015 yılının da böyle geçeceğini tahmin ediyor. Çünkü 2015 yılında Euro Alanının yükünü çeken iki ülkeden Almanya’nın %1,1, Fransa’nın %0,8 büyüyeceği tahmin ediliyor. Bu büyüme oranları iki ülke için kabul edilebilir oranlar, fakat AB’yi ayağa kaldıracak oranlar da değil.
AB büyüme ve enflasyon oranları yerde sürünüyor. Sorun o kadar derin ki, geçen hafta Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi “enfl asyonun artırılması için gerekli bütün adımların atılacağını söyledi”.
ABD 2014’de başlattığı yükselişini 2015’te de sürdürecek. OECD’ye göre 2015’te büyüme oranı %3,1 olurken, işsizlik oranı %5,6 kadar gerileyecek. ABD’yi diğer ülkeler karşısında bu kadar güçlü kılan nedir sorusunun yanıtı, toplam faktör verimliliğinde ve ekonominin yenilik yönlü kurumsal yapılanmasının diğer ülkelerden iyi olması. 2014 yılında yenilikte ilk 20’ye giren şirketlerin 14’ü ABD’li. Bu olgunun altında yatan en önemli olgu elbette sadece şirketlerin yenilikçi yapılanmaları değil, eğitim sistemi bu yapıyı sürdürülebilir kılıyor.
2015 yılında riskli ülkeler grubunda dört ülke öne çıkıyor: Türkiye, Brezilya, Meksika ve Güney Afrika. Bu ülkeler içinde en yüksek enflasyon oranına sahip olan ülke Türkiye. Daha önce de yazdım, Türkiye stagflasyonun kıyısında. Yani düşük büyüme (ya da küçülme) ve yüksek enflasyon olasılığı Türkiye’yi sıkıştırıyor.