Yüksek likiditenin rallisi
Fatih BAYKAN / Yatırım Finansman Menkul Değerler
Global piyasalarda 5 aydır süren olumlu algılama devam ediyor. Özellikle son dönemde ABD konut verilerindeki toparlanma; Almanya'da ve Fransa'da 2. çeyrekte ekonomide gerçekleşen sınırlı büyüme ile resesyon sürecinin ara vermesi olumlu beklentileri destekledi. Ancak piyasalarda, son 5 aylık süreçte resesyon sürecinin yavaşlamasının fazlasıyla fiyatlanmış olması nedeniyle son dönemdeki olumlu verilerin yeni bir trend yarattığı söylenemez. Nitekim önümüzdeki aylarda resesyonun yavaşlamasının haricinde, büyüme sürecine geçişin ipuçları aranacak. Ayrıca, her ne kadar global ekonomilerde en kötü sürecin geride kaldığı ve hareketliliğin başladığı gözüküyor olsa da, kalıcı olmayan bir düzelme, özellikle oldukça hızlı yükselen hisse senetleri piyasaları üzerinde trend değişikliklerine neden olabilecektir. Dünyada işsizliğin yükselmeye devam etmesi de tüketimin ve dolayısıyla sürdürülebilir bir ekonomik toparlanmanın önünde engel oluşturuyor.
Merkez bankalarının piyasalara likidite sağlaması, kredi akışının hızlanması ve tüketimi artırma amacı taşıyan hızlı faiz indirimleri hisse senetleri piyasalarının güçlü seyretmesinde etkili oluyor. Sabit getiriye dayalı alternatif yatırım araçlarının getirilerinin azalması hisse senetlerindeki ilgiyi artırıyor. Yüksek likiditenin sağladığı sert yükselişler, likiditenin çekilmeye başlaması ile birlikte gücünü kaybedecektir. 2009 yılında merkez bankaları tarafından likditenin hızlı bir şekilde çekilmesi beklenmemeli.
2008 yılı son çeyreği ve 2009 yılı ilk aylarında hızlı düşüş gerçekleşen hisse senetlerinde, mevcut şartlar yüksek beklentilerin fiyatlanmasına neden oldu. Fakat 5 aylık süreçte düzeltmesiz devam eden yükselişte her geçen gün düzeltme olasılığı yükseliyor.
Yurtiçindeki piyasaların ayrışması için temel olarak IMF beklentisinin sebep olduğu söylenebilir. Ancak bu beklentinin de yeterince fiyatlanmasının yanı sıra, beklentinin gerçekleşmesinin de satış fırsatı olabileceği göz ardı edilmemeli. Uzun süredir gündemden düşmeyen IMF ile ilişkilerde de, artık açıklamalar değil, IMF heyetinin Türkiye'ye davet edilmesi belirleyici olacaktır.
İMKB-100 endeksinde son 2 haftadır 43,000-45,500 aralığında seyir gerçekleşti. Yükseliş trendinin yorulduğu söylenebilir; ama yine de kırılmanın olduğu yöne doğru pozisyon almak gerekiyor. Geniş bir bant gibi görünse de, bu aralık kararsızlık bölgesi olmaya başladı. 43,000 desteğinin kırılması endeksteki düzeltmenin hızlanmasına ve düzeltmenin 39,000-40,000 aralığına doğru sürmesine neden olacaktır. Diğer olasılıkta ise; 45,500 direncinin aşılması 48,000-48,500 aralığına doğru yükselişin hızlanmasına neden olabilecektir. 5 aydır düzeltmesiz gerçekleşen yükseliş trendi değerlendirildiğinde mevcut seviyelerin kademeli kâr satışları için uygun olduğunu ve pozisyon taşıma konusunda temkinli olunması gerektiğini düşünüyorum.
Son aylarda risk iştahının seyrine göre hareket eden global dolar talebi emtia fiyatlarını da etkiliyor. Orta vadede FED ve Avrupa Merkez Bankası'nın düşük faiz politikasının devam edeceği varsayımı altında, risk iştahının azalması global dolar talebini artırabileceği gibi, özellikle petrol fiyatlarının da düşmesine neden olabilecektir. TL de global dolar talebinden sınırlı etkilenebilecektir; ancak TCMB'nin faiz indirimi sürecinin devam etmesi TL'nin değer kazanmasını sınırlayabilecektir. Sadece IMF ile anlaşmanın olması durumunda TL'deki değer kazancı dolar talebinden bağımsız hareket edecektir.