Yüksek faizin bıraktığı hasar daha net görülecek
Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikası ve sıkı duruşta gösterdiği kararlı duruşun etkileri 2024 yılının 1. çeyrek bilançolarında ortaya çıkmıştı. Şimdilerde açıklanmaya başlanan 2. çeyrek bilançolarında yüksek faizin bıraktığı hasar tespit edilmiş olacak.
Merkez Bankası’nın kararlı para politikası ve buna eşlik etmeye başlayan(başlayacak) mali sıkılaşma süreci, ekonomide normlara dönüş senaryosunun en önemli araçlarından biri olarak fiyat istikrarının sağlanması ve piyasalarda öngörülebilirliğin artmasına destek olabileceği için orta uzun vadede oldukça pozitif bir tablo ortaya koyuyor.
Ancak yüksek faizle birlikte artan finansman maliyetleri ve soğuyan büyüme şirketler ve dolayısıyla borsa açısından durumu biraz daha sıkıntılı bir hale getiriyor. Bu sıkı duruşun etkileri 2024 yılının 1. çeyrek bilançolarında ortaya çıkarken, 2. çeyrek bilançolarında daha net bir hasar tespiti yapılıyor olacak.
Bir yandan yüksek faiz ve yavaşlayan büyüme, diğer taraftan enflasyon muhasebesi bilanço dönemlerini son 3 çeyrektir daha heyecansız karşılamamıza neden oluyor. Hem enflasyon muhasebesinin tahmin yapmakta yarattığı zorluklar hem de şirketleri ciddi anlamda zorlamaya başlayan finansal yükler bu bilanço döneminde de sınırlı sayıda şirket için beklentilerin ortaya konduğu bir dönemi beraberinde getirmiş durumda. Önümüzdeki dönem için beklenen dezenflasyon süreci ile birlikte şirket ve analistlerin enflasyon muhasebesi konusunda kazandığı deneyim, gelecek çeyrekler için çok daha sağlıklı beklentiler oluşturabilmemize de olanak sağlayacaktır diye umut ediyoruz.
Bilanço dönemi 30 Eylül’de bitiyor
Borsa İstanbul’da işlem gören bankaların 2024 yılı ikinci çeyrek dönemine ilişkin konsolide olmayan finansal sonuçlarını son gönderme tarihi 9 Ağustos 2024 olarak açıklanırken, konsolide finansal sonuçlar için ise son tarih 19 Ağustos 2024. Konsolide olmayan şirketlere ilişkin 2. çeyrek finansal sonuçlar için son gönderme tarihi 20 Eylül 2024, konsolide şirketler için ise 30 Eylül 2024 olacak.
Banka bilançolarında baskı sürüyor
2024 yılının ilk çeyreğinde kârlılık anlamında yavaşlama eğiliminin öne çıktığı Bankacılık sektöründe bu tablonun yılın ikinci çeyreğinde daha da netleşmesi bekleniyor. 2. çeyrekte net faiz marjları, daralan TL kredi-mevduat makası ve artan swap maliyetleri sebebiyle baskılanmaya devam edecek. Fonlama maliyetindeki artış ve sınırlı TL kredi büyümesi kârları baskılarken, komisyon gelirlerinde güçlü seyirle bu durum telafi edilmeye çalışılacak.
Yine yılın ikinci çeyreğinde, önceki döneme göre döviz ve tahvil alım-satım gelirlerinin (ticari kârın) ve TÜFE endeksli tahvillerin azalan katkısı da kârları aşağı çekiyor olacak. Özellikle bireysel kredilerde takip oranının artmasına rağmen bankaların geçmişte muhafazakar davranarak yüksek seviyelerde tuttuğu karşılık oranlarını bu çeyrekte bir miktar azaltarak kârdaki düşüşü sınırlayabileceğini düşünüyoruz.
Bankaların kârı yüzde 20 daralabilir
Özetle, 1. çeyrekteki %20 seviyesindeki kâr daralmasını takiben bankaların 2. çeyrekte çeyreksel bazda %25, yıllık bazda ise %20 civarında bir kâr daralması yaşayacağını düşünüyoruz. Albaraka ve TSKB bu dönemde hem çeyreklik hem yıllık bazda kâr artışlarıyla öne çıkmasını beklediğimiz bankalar olurken; Garanti Bankası’nın ise rakiplerine kıyasla düşük fonlama maliyetleri sayesinde çekirdek marjlarını koruyarak daha sınırlı bir kâr gerilemesi yaşaması olası. Yüksek faiz ortamı ve güçlü poliçe büyüme hızından nemalanmaya devam eden Sigortacılık sektöründe bu çeyrekte de görece güçlü sonuçlar görmeyi bekliyoruz.
Enflasyon muhasebesinden kaynaklı ilk çeyrekte net kâr olarak zayıf sonuçlar açıklayan Holdingler cephesinde mevcut tablonun bu çeyrekte de devam etmesi olası. Mevsimsel olarak Gıda-İçecek ve Havacılık sektörlerinde poziitf sonuçlar görmeyi beklerken; Perakende, İletişim ve Sağlık sektörlerinde de güçlü sonuçlar görüyor olacağız.
Borsada uzun vadeli olumlu hikaye devam ediyor
Borsa İstanbul açısından, kısa vadede bir patinaj ve konsolidasyon yaşanıyor. Ancak uzun vadeli olumlu hikayenin devam ettiğini söylemek mümkün. Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğü, ülke risk priminin gerilediği, TL’nin reel olarak değerlendiği, ülke kredi not artırım potansiyelinin korunduğu mevcut süreçte uzun vadeli bakış açısıyla hisse senetlerinde potansiyel devam ettiğini söyleyebiliriz. Seçimlerin geride kalması, TCMB rezervlerinde yaşanan iyileşme, not artırımına yönelik artan beklentiler ve yaz aylarıyla birlikte başlaması olası dezenflasyonist süreç özellikle sıcak para anlamında yabancı girişlerinin artmasını beraberinde getirebilir. Ancak yabancının radarına giremeyen, ayrıca özel bir hikaye ya da beklentisi olmayan, borçlu, işletme sermaye ihtiyacı yüksek ve bunu kısa vadeli borçla çeviren şirketler içinse zorlu süreç devam ediyor. Bu noktada yatırımcıların hisse seçiminde çok dikkatli olması gereken bir süreçte olduğumuzun bir kez daha altını çizelim.